Die Welt gazetesi, Suudi Arabistan-İran
gerginliğini yorumluyor. İran'da şubat ayında
parlamento seçiminin yapılacağının hatırlatıldığı yorum, özetle şöyle
devam ediyor:
"Şii din adamı
Nimr Bakır El Nimr'in idamı daha tehlikeli sonuçlara yol açamazdı.
Alaycı hesaplar içindeki bir güç politikacısı için bile idam kararı aptalca kaçıyor. Bu
feci mantıksızlık nereden kaynaklanıyor? Çılgınlığın birden fazla nedeni var.
Buna
Batılılar da katkıda bulundular. Ortadoğu dengesine tekme atıp yüzümüzü geri
çevirdik. Şimdi her türlü titreme bir tehdit anlamına geliyor. Ortalığı dağıtırken katkıda
bulunduğumuz gibi düzen sağlanması için de yardımda bulunmalıyız."
Riyad-Tahran gerilimi konusunda Saarbrücker Zeitung'un yorumu ise şöyle:
"Tahran dünyaya
açılmak istiyor. Suudiler ise geçtiğimiz kritik bir dönemde kışkırtıp
istikrarsızlaştırmayı yeğliyor. Yeni kralları Salman ve oğlunun liderliğinde gerek ülke
içinde gerekse dışarıda saldırgan bir tavrı benimsiyorlar. Kadınların, başka
düşüncelere sahip olanların ve rejim muhaliflerinin bastırılmasında kullandıkları zorba
yöntemlerle IŞİD çetelerinin gerisinde kalmıyorlar. Klimalı büroları, belki tek farkları.
Batı, Riyad'ın insan hakları ihlallerini daha kararlı şekilde dile getirmeli ve ihlallerin bir
bedelinin olacağı tehdidini vurgulamalı."
Hannoverische Allgemeine Zeitung, Brüksel-Varşova gerilimine değiniyor.
Polonya'da muhafazakâr Hukuk ve Adalet Partisi'nin seçim zaferi dönüm noktası oldu.
Hükümetin anayasa mahkemesinin yapısının değiştirilmesi, medyada devlet
kontrolünün artırılmasını öngören yasa gibi hızla uygulamaya koyduğu icraatlar
binlerce muhalifi sokaklara döktü. Gazetenin yorumunda özetle şöyle deniyor:
"Avrupa'nın Polonya konusunda bir çifte stratejiye ihtiyacı var. Hukuk devletini hedef
alan uygulamalar Avrupa Birliği Komisyonu'nun 13 Ocak tarihinde yapacağı toplantıda
gündeme gelecek. Brüksel'de yapılacak perde arkası görüşmelerde Varşova'ya tarım
ve kömür sübvansiyonları da hatırlatılmalı. Ancak krizden çıkışın asıl
anahtarı
Polonyalıların elinde bulunuyor. Polonya halkı, hükümetine sınırlarını göstermelidir.
Bugünlerde adeta güneş tutulması gibi karanlığa itilen yeni, genç ve liberal Polonya'nın
varlığı devam ediyor. Yeni Polonya, yalnıza siyasilerin değil AB'li diğer vatandaşların
da desteğini hak etti."
Ludwigshafen'da çıkan Rheinpfalz, Polonya meselesine yorum sütunlarında yer veren
bir başka gazete:
"AB Komisyonu sonunda Polonya hükümetinin icraatını daha yakından incelemeye
karar verdi. Bunun Varşova'nın daha temkinli davranmasını sağlaması beklenmiyor.
Ancak AB bir değerler topluluğu olarak ciddiye alınmak istiyorsa harekete geçmelidir.
Bunun için birçok araç ve kaynak Brüksel'in hizmetinde bulunuyor. Polonya'nın oy
hakkının elinden alınması, bunlar arasında yer alıyor."