Sağlık Bakanlığı’nda, E-Nabız’ın yurtdışına satıldığı iddiasıyla açılan dava ve Bakan Yardımcısı Şuayip Birinci’nin kendi danışmanları hakkında suç duyurusunda bulunmasıyla devam eden kriz yeni bir boyut kazandı. Birinci, kendi danışmanlarını, komisyonunda yer aldıkları bir AB ihalesine fesat karıştırmak ve rüşvet almakla suçlarken, Avrupa Birliği’ne tam tersi yönde bilgi verildiği ortaya çıktı. Bakanlığın Proje ekibi tarafından AB Komisyonu’na gönderilen mektupta, “söz konusu proje ihalesine fesat karıştırılmasının mümkün olmadığı” anlatılırken, Bakanlığın proje ekibinin ihaleye fesat karıştırdığı iddiasına ilişkin de bir “kanıt bulunamadığı” kaydedildi. Mektupta, ihaleyi kazanan Bilbest firmasının işlerinin kaliteli olduğu ve şirketin ikinci fazda elendiği de anlatıldı.
E-nabız ve rüşvet davası krizi
Sağlık Bakan Yardımcısı Sabahattin Aydın’ın eşi tarafından kurulan Bilbest firmasının, tüm yurttaşların kişisel sağlık bilgilerinin tutulduğu e-Nabız sisteminin fikri mülkiyet hakları nedeniyle Tiga isimli şirket ve Sağlık Bakanlığı aleyhine açtığı dava krize neden olmuştu. Dava sürerken, Sağlık Bakan Yardımcısı Birinci, kendi danışmanlarını, komisyonunda yer aldıkları bir AB ihalesine fesat ve ihalenin ilk fazını kazanan 6 şirketten biri olan Bilbest’ten rüşvet almakla suçlamıştı. Şikayet üzerine soruşturma başlatan savcılık Birinci’nin danışmanı U.E ile Bilbest’in sahibinin de aralarında bulunduğu 6 kişi hakkında “ihaleye fesat ve rüşvet” davası açmıştı.
Önce AB’ye bildirimde bulunuldu
Birinci’nin danışmanları ve Bilbest yetkilileri hakkında dava açılmasına neden olan suç duyurusu sonrasında Sağlık Bakanlığı, geçen Kasım ayında ihalenin finansörü ve denetimden sorumlu Avrupa Birliği’ne bir yazı göndererek, “potansiyel çıkar çatışması” adı altında bildirimde bulundu. Bakanlıktan yapılan bildirimde, HS Monitör isimli AB ihalesine fesat karıştırılmış olduğu öne sürülerek, çıkar çatışmasına sebep olan kişinin (Birinci’nin danışmanı) işten çıkarıldığı, konuya ilişkin olarak da suç duyurusunda bulunulduğu anlatıldı. Bildirim yazısında, “Şeffaflık ilkemiz gereği sizi bu konu hakkında bilgilendirme ihtiyacı hissettik, bu husus tüm partnerleri de ilgilendirmektedir. Sunduğumuz bilgiler ışığında daha önce benzer bir problem yaşadıysanız veya nasıl ilerlememiz konusunda destek verebilirseniz çok mutlu oluruz” denildi.
“Kanıt bulunamadı”
Bu bildirimin ardından Avrupa Birliği, yolsuzluk iddiasına ilişkin kanıtların gönderilmesini talep etti. Talep üzerine Bakanlık’taki yeni proje ekibi Avrupa Birliği ihale komisyonuna Aralık ayında bir mektup gönderdi. Danışmanlar hakkındaki ceza soruşturmasının devam ettiği dönemde gönderilen bu mektupta, savcılığa yapılan suç duyurusu ile AB’ye yapılan bildirimin aksine, söz konusu ihaleye fesat karıştırılmasının mümkün olmadığı ve buna ilişkin bir kanıt da bulunamadığı belirtildi.
“Daha yüksek puan verilmedi”
“Sağlık Bakanlığ’nın Kasım ayında size bildirdiği potansiyel çıkar çatışmasına ilişkin durum ve projenin uzatılmasına ilişkin talep hakkında sizi bilgilendirmek istiyoruz” ifadeleriyle başlayan mektupta, aralarında Birinci’nin danışmanının da bulunduğu “Sağlık Bakanlığı değerlendirme komitesi ekibinin”, ihalenin ilk fazını kazanan şirketlerden biri olan Bilbest’e, diğer ülkelerin proje ekiplerinden daha yüksek puan vermediği, en yüksek puanı veren partnerin de Sağlık Bakanlığı olmadığı kaydedildi.
“Düzeltici eyleme gerek yok”
Mektupta şöyle denildi:
“Bu bilgilere dayanarak satın alma grubu değerlendirme komitesinin tek bir üyesinin veya satın alma grubunun herhangi bir partner üyesinin, süreçteki diğer üyelerin veya satın alma grubunun görüşlerini etkileme olasılığının olmadığını ve Türk değerlendirme ekibinin olağandışı tercihlerine dair belirli bir kanıt bulunmadığına ikna olmuştur. Aynı şekilde yüklenicinin (Bilbest), projenin birinci fazındaki işlerinin kalitesi de değerlendirme komitesi tarafından bir bütün olarak değerlendirilmiş ve oy birliğiyle kabul edilmiştir. Satın alma grubuna göre, bu durumda herhangi bir düzeltici eylem gerekmemektedir. Ayrıca Bilbest’in ikinci faz ihalesini kaybettiğini de belirtmek isteriz.”