Dünya
Deutsche Welle

'Sadece denetim yetmiyor'

İstanbul Teknik Üniversitesi’nden Prof. Dr. Orhan Kural, Türkiye’deki maden ocaklarıyla ilgili DW Türkçe'nin sorularını yanıtladı. Kural tartışma yaratan sözlerine de açıklık getirdi.

15 Mayıs 2014 20:50


DW Türkçe: Türkiye’de şu anda maden ocaklarının çalışanlar açısından güvenliği tartışılıyor. Uluslararası standartlarla karşılaştırıldığında Türkiye’deki maden ocaklarında güvenlik koşulları ne durumda?

Kural: "Bu bir mesuliyet zinciri. Yani bir denetleme mekanizmasının senede bir kere gelip orada sadece dört gün kalmasıyla bu iş hallolmaz. Bu sistemin iyi oturtulması lazım. Bu sistem işçi ile orada çalışan maden mühendisleri ile özel sektörse sahibi ile birlikte bir sistem. Ben şuna benzetiyorum: Uçakta tek bir pilotun yapacağı hata 250-300 kişinin ölümüne neden olur. Aynı şey madenler için geçerli, özellikle de kömür madenleri için. Çünkü içinde metan gazı vardır, toz kömürü patlaması olabilir, hatta bir işçinin içeri girip sigara içmeye yeltenmesi bile, ki maalesef zaman zaman bunlarla karşılaşıyoruz, o anda çıkacak olan grizuyu patlatarak toz kömürünü ve yaşadığımız olayları tetikleyebilir. Çünkü bu mesuliyetler zinciridir. Denetleme tabii ki olsun, ağır cezalar olmalı, sadece olay bir hafta 10 gün konuşulup sonra tekrar eski sisteme dönülmemesi lazım. Onun için sadece denetim değil, vicdan ve denetimin bir arada olması ve cezaların da ağırlaştırılması lazım. Denetimler oluyor elbette, geliyorlar, üç gün orada kalıyorlar, ama binlerce insanın çalıştığı bir işletmenin ne kadarını görüyor, ne kadarı denetleyebiliyor denetimciler… İşçilerin de kesinlikle iyi bir eğitimden geçirilmesi gerekiyor. Bence bir eğitim düzeyi de olması lazım, belki bir lise mezunu olması lazım. Ya da belli bir okulda eğitim görmeden maden ocağında çalışmaması lazım."

DW Türkçe: Yetkililer ocağın yeni kontrol edildiğini ve denetimlerde herhangi bir soruna rastlanmadığını açıkladı. Siz Soma’daki maden ocağını yakından tanıyorsunuz. Soma’daki ocakta gerçekten her şey yolunda mıydı?

Kural: Madencilik camiasında ve bölüm başkanı olarak bulunduğum bölümdeki tecrübelerime nazaran özel kömür ocakları arasında ciddi kurumsal olduğunu düşündüğümüz, bizden sürekli iyi mühendis isteyen, geçen sene öğrencilerimizi bu ocağa teknik geziye götürdüm, bir işletmeydi… Yani intibası iyiydi, ama ben bir denetimci değilim. Gördüklerimizi ve olan bağlarımızı söylüyorum. Sık sık oraya bitirme ödevi için öğrencilerimizi yolluyorduk, daha ciddi olarak tanıdığımız bir işletmeydi. Ama bu hata yapılmasını gerektirmez. Eğer bir yanlış varsa, bir ihmal varsa, bunu denetçiler anlayacaklardır. Sorumluların da ciddi olarak cezalandırılması gerekiyor. Ama bu kaza madencilik alanına büyük zarar verdi. Bütün Türkiye’yi yasa boğdular, bütün dünyayı yasa boğdular… İki gecedir uyayamıyorum, geceleri titriyorum…"

DW Türkçe: Maden ocaklarının böylesine tehlikeli olduğu biliniyor ve sık sık da kazalar meydana geliyor. Almanya, enerji dönüşümünü başlattı. Türkiye maden ocaklarından neden vazgeçmiyor?

Kural: "Türkiye'nin böyle bir lüksü yok. Türkiye şu anda en büyük bütçe açığını enerji alımından dolayı yaşıyor. Kömür bizim önemli bir enerji kaynağımız. Türkiye sanayisi yıllardır kömür sayesinde, Zonguldak sayesinde bu duruma geldi. Bu bir vefa borcudur. Onlar birer okuldur, kapatmak çok kolay. Trafik kazası olduğu zaman yolları kapatmıyoruz. Ama bunu kader olarak da kabul etmek mümkün değil. Kömür madenleri tehlikelidir. Artık bilim çağındayız, bu riski sıfıra indirmek için elimizden geleni yapmalıyız."

DW Türkçe: Bir televizyon programında karbonmonoksitten ölüm için söylediğiniz “tatlı bir ölümdür” benzetmesi tepkilere neden oldu. Daha sonra yanlış anlaşıldığınızı söylediniz ve özür dilediniz. Peki aslında ne anlatmak istemiştiniz?

Kural: "Bu olay beni çok üzdü. Bir anda bana döndü herkes. Oysa ben iyi niyetle karbonmonoksitin ne kadar riskli, ne kadar tehlikeli bir gaz olduğunu anlatmaya çalışıyordum. Bana karşı lobiler var, sigarayla, avcılarla mücadele ettim. Bu lafımı çekip kullandılar. Çok üzdü beni. İki gecedir uyayamıyordum. Çok tatsız bir olay yaşatıldı, sanki bir vatan haini gibi. Tekrar tekrar özür diledim. Bir de Soma A.Ş. ile işbirliği yapmakla suçladılar. Ancak oraya biz öğrencilerimizi gönderiyoruz. Öğrencilerimiz madene girmeden mi mühendis olsunlar? Bu kötü niyetli bir davranış."

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştirDeutsche Welle