Kuşadası'nda gözaltına almak istediği şizofreni hastası Umut Tamaç'ı başından vurarak kör olmasına sebep olan polis Murat Üşenmez, altı ay 20 gün hapis cezasına çarptırıldı ve cezası ertelendi. Tamaç'a ise 'direnme' suçundan yedi buçuk ay, 'hakaret' suçundan da 11 ay 20 gün hapis cezası verildi.
İsmail Saymaz’ın Radikal’deki haberine göre, Aydın Kuşadası’nda dört yıl önce sokakta karşılaştığı ve gözaltına almak istediği Umut Tamaç adlı şizofreni hastası genci, bıçak çektiği ve kendisine direndiği iddiasıyla başından vurarak kör eden polis Murat Üşenmez, yargılamanın sonunda ‘taksirle yaralama’ suçundan altı ay 20 gün hapis cezasına çarptırıldı ve cezası ertelendi.
30 yaşındaki Umut Tamaç ise bir gözünü kaybettiği yetmezmiş gibi, ‘direnme’ suçundan yedi buçuk ay, ‘hakaret’ suçundan da 11 ay 20 gün hapse çarptırıldı. Cezalar ertelenmedi. Umut Tamaç’ın vurulmasından sonra polis yetkililerinin, lehte ifade vermeleri için esnafa ve tanıklara baskı uyguladığı, ilk ifadelerde “Tamaç bıçak savurdu” dedirtildiği, daha sonra jandarmada ve savcılıkta alınan ifadelerde ise gerçeğin anlatıldığı belirlenmişti. Ne var ki tanıklar, mahkeme huzurunda da bir kez daha ifade değiştirdi.
O tarihte 28 yaşında olan Umut Tamaç, bir süre Manisa Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nde tedavi görmüş ve taburcu edilmişti. Tamaç, 13 Nisan 2010’da çarşıya çıktığında polis Murat Üşenmez’le karşılaştı. Merkez Polis Amirliği’nde evrak memuru olarak çalışan Üşenmez görevi kapsamında olmadığı halde Adli Tıp Kurumu’na sevki olduğu gerekçesiyle Tamaç’ı durdurdu ve gencin kendisiyle gelmesini istedi. Üşenmez’in iddiasına göre Tamaç, cebindeki bıçağı çıkarıp küfür etmeye başladı, yumruk atıp boğazına sarıldı. Üşenmez de belindeki silahını çekti. Üşenmez’e göre arbede sırasında silah patladı. Tamaç’ın kafasından giren kurşun, çenesinden çıktı ve bir gözünü kör etti.
Polis baskı uyguladı iddiası
Polis Üşenmez’in bu anlatımını silahın patladığı noktada kasap dükkanı işleten Mehmet Yaylacı çürüttü. Yaylacı, Tamaç’ın elindeki bıçağı çok önceden yere attığını ve elinde tutmadığını belirtirken, “Polis adama ‘Başıma bela olacaksın, seni öldüreceğim’ diyordu. Karşısındaki, korkudan ses çıkarmıyordu. Polis bu sözünü birkaç kez tekrarlayınca bu şahıs da ‘Öldüreceksen öldür’ dedi. Polis ayaklarına ateş etti. Adam yola doğru gitmek istedi. Polis önüne geçmek istedi, yakasından tuttu. Bu esnada tabancanın namlusuyla adamın alnına tıklatacak şekilde iki kere vurdu. Şakağına dayayıp tetiğe bastı” dedi. Yaylacı, olaydan hemen sonra emniyet müdürü ve polislerin esnafı gezdiğini ifade etti. Kuzeni Mustafa Yaylacı da iki kişinin arasında boğuşma yaşanmadığını belirterek, “Polis tabancayı götürüp sağ şakağına dayadı. Tabancayla itekleyerek götürmeye çalıştı. ‘Beni vurmak zorunda bırakma’ diyordu. Diğeri de, ‘Vurmazsan adam değilsin’ dedi. Polisin tabancası adamın sağ şakağındayken patladı” dedi. Bu arada polis görevlilerinin ulaştığı kimi tanıklar, Tamaç’ın polise bıçak çekip savurduğunu iddia etti. Hatta kimi tanıklar, polisin elinde silah görmediklerini bile ileri sürdü. Aynı gün Tamaç’la kavgalı bir komşunun da ifadesinin alındığı anlaşıldı.
Bunun üzerine Tamaç ailesinin avukatı Bülent Tokuçoğlu ifadenin jandarma tarafından alınmasını istedi. Jandarmada dinlenen Elif Duymaz ve Selma Şekerci, Tamaç’ın bıçağı çoktan atmış olduğunu ve uzaklaştığı sırada polis Üşenmez’in tetiğe bastığını anlattı. Kuşadası Savcısı Fikret Aras tarafından yürütülen soruşturma sonunda polis Üşenmez hakkında ‘silahla adam öldürmeye teşebbüs’ suçundan, Tamaç hakkında ‘memura silahla direnme ve hakaret’ suçlarından dava açıldı. Söke 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen yargılamada kimi tanıklar ifadelerini değiştirdi. Dava, geçen 18 Mart’ta sonuçlandı. Üşenmez’e ‘taksirle yaralamaya sebebiyet vermek’ suçundan altı ay 20 gün hapis cezası verildi ve hükmün açıklanması ertelenirken; gözünü kaybeden Tamaç’a ise ‘direnme’ suçundan yedi ay 15 gün, ‘hakaret’ suçundan da 11 ay 20 gün hapis cezası verildi.
Avukat Tokuçoğlu yargının devletçi bir bakış açısıyla hareket ettiğini ifade ederek, “Devletin her zaman memurunu koruyan bir zihniyetle hareket etmesinin bir sonucudur bu. Vatandaşın ister gözü kor olsun, ister canı gitsin, devlet, suçlu memurunu diğer memurları aracılığıyla, hakimi ve savcısıyla koruyor. Olan gencecik insanlara oluyor” dedi.