Ekonomi
Deutsche Welle

Pekin'in Irak ikilemi

Çin uzmanı Frank Sieren, son Irak krizinin Çin açısından ABD’ye göre çok daha riskli olduğu görüşünde. Son yıllarda bu ülkede milyarlarca dolarlık yatırım yapan Çin aynı zamanda Irak petrolüne de ihtiyaç duyuyor.

30 Haziran 2014 21:05


Çin şimdiye kadar Irak politikasında son derece başarılıydı. İki savaşa da tek asker dahi göndermeden bu savaşların asıl galibi olmuştu. ABD ise yaklaşık 4 bin 500 kayıp verdi. Savaşlarda yüz binden fazla Iraklı sivil ölürken, faturası 79 milyar doları bulan Irak serüveni ABD’ye barış temettüsü de kazandırmadı.

Irak petrolünde Çin söz sahibi

George W. Bush Irak’ın petrol zenginliğine artık Amerikan şirketlerinin hükmedeceğini sanıyordu. Ancak savaştan sekiz ay sonra Saddam Hüseyin’in saklandığı çukurdan çekip çıkarılmasının ardından senaryo tamamen değişti. Saddam sonrasının Irak’ından ilk petrol çıkarma ruhsatını alan PetroChina adlı Çin şirketi oldu. Çin şirketleri çok daha yüksek bedel ödeyerek Irak’ın ham petrol sahalarını Amerikalılardan kaptı.

Günümüzde Irak petrollerinin yarıdan fazlasını Çinliler işletiyor. En verimli petrol kuyuları ya Çin ya da Amerikan olmayan şirketlerle Çinlilerin kurdukları ortaklıklar tarafından işletiliyor. Seçimle işbaşına gelen Irak hükümeti ülkedeki Amerikan aleyhtarlığını hesaba katmak zorunda olduğu için Amerikan şirketlerinin boy göstermelerine izin veremezdi. Demokratik seçimle göreve gelen Irak hükümeti, iktidarını borçlu olduğu Amerikan süper gücüne karşılık veremedi. ABD hayal kırıklığına uğradı ve 2011 yılında birliklerini Irak’tan çekerek petrol işini Çinlilere bıraktı. Çin zamanla Irak’taki en büyük yatırımcı oldu. Irak, petrollerinin yüzde 80’i Çin’e ihraç ediliyor.

IŞİD Pekin'i tedirgin ediyor

IŞİD’in Bağdat yönündeki ilerleyişi sırasında ele geçirdiği her yere kara sancağını dikmeye başlaması Çin’i tedirgin etti. Ülkenin güneyindeki Çin ortaklı petrol tesisleri için şimdilik tehlike söz konusu değil. Ama cihatçıların kanlı eylemleri petrol ticareti üzerindeki etkisini göstermeye başladı. IŞİD militanlarının Irak’taki en büyük rafineriyi işgal etmeleri nedeniyle petrol talebi azaldığından, güneydeki kuyulardan satılan petrol azaldı.

Bu da Irak Şam İslam Devleti adlı örgütün petrol yataklarıyla rafinerilerin stratejik önemini kavradığını gösteriyor. Sünni radikaller hayal ettikleri Şeriat devletinin günde beş vakit namaz kılmakla ayakta tutulamayacağını biliyorlar.

Petrol sevkiyatı tehlikeye düşebilir

Irak’ta göz gözü görmüyor. Çin şirketlerinin daha uzun yıllar bu ülkede çıkarılan petrolle Çin’in enerji ihtiyacının karşılanmasına katkıda bulunabileceğine ihtimal verilmiyor. Irak Başbakanı Nuri El Maliki Sünnilerle Kürtleri dışladığı sürrece Bağdat’a gönderilen 300 Amerikan askerî danışmanının durumu değiştirmesi mümkün değil. Görünürde Maliki’nin siyasi alternatifi de bulunmuyor. Ayrıca Washington yeniden kara savaşının içine çekilmek de istemiyor.

Bu bakımdan Çinlilerin haklı olarak endişelendikleri söylenebilir. Petrol üretimindeki kısa süreli kesintilerin üstesinden gelinebilir ama Çin’in Irak’tan yapılacak uzun vadeli petrol sevkiyatına ihtiyacı var. İhtiyacının üçte ikisini ithal petrolle karşılayabilen Çin 2030’a kadar yılda 800 milyon ton petrol tüketecek.

İçişlerine karışmama politikasının sonu mu?

Irak krizi aynı zamanda Çin dış politikası için de büyük bir sınav olacak. Bağdat Büyükelçisi’nin Irak yönetimine sunduğu mesajda Pekin’in ülkede güvenliği yeniden tesis etme ve Irak kentlerini yeniden kontrol altına alma girişimlerini desteklediği belirtilmekteydi. Irak hükümeti bu "desteğin" karşılığında elçilik mensuplarıyla Irak’ta çalışan Çinlilerin can güvenliğini garanti altına alma sözü verdi. Irak’ta on bin Çinli çalışıyor. Bağdat’ın verdiği güvenlik garantisi Çin’in bu ülkedeki çıkarlarının korunmasına yetmeyecek.

Önümüzdeki yılların en önemli sorusu, fanatik dincilerin önemli bir faktör oluşturduğu bir ülkeyle sadece ticari ilişkiler kurup içişlerine karışmama politikasının ne kadar tutarlı olduğudur. Bu soru Irak kadar Libya ve Pekin yönetiminin bundan böyle sadece Kabil hükümetiyle değil ama aynı zamanda Taliban ile de muhatap olacağı Afganistan için de geçerli.

Hedefler örtüşüyor

Irak'taki durum ise çok daha karmaşık. El Maliki, ABD kadar Pekin'in sıkı müttefiklerinden İran tarafından da destekleniyor. El Maliki'nin düşmanı olan Suriyeli cihatçılara Arap petrol oligarkları da yardım ediyor. Pekin'in dinci militanları destekleyen Arap ülkeleriyle de arası oldukça iyi. Çin mayıs ayında Suudi Arabistan ile insansız hava araçları satışı için anlaşmıştı. ABD de Irak'a Scan Eagle tipi insansız hava aracı vermeyi taahhüt etti. Bu durumda insansız Çin ve Amerikan silahlarının Irak semalarında karşı karşıya gelmesi mümkün olacak. Hâlbuki her iki süper güç de, Irak'ın istikrarlı ve hesaplanabilir bir ülke olmasını arzuluyor.

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştirDeutsche Welle