T24 - Zaman gazetesi yazarı Hilmi Yavuz, Osmanlı Devleti padişahlarından Kanuni Sultan Süleyman devrini konu alan "Muhteşem Yüzyıl" dizisini köşesine taşıdı. Devrin veziriazamlarından olan Pargalı İbrahim Paşa'nın hayatını yazdı. Yavuz, Pargalı İbrahim Paşa için "Sultan Süleyman'a olan ödevleri ile tutkuları arasında ikileme düşmüştür" dedi.
Hilmi Yavuz'un Zaman gazetesinde "Parga'lı İbrahim Paşa: "Tarih ve Edebiyat" başlığıyla yayımlanan (6 Nisan 2011) yazısı şöyle:
Parga'lı İbrahim Paşa: "Tarih ve Edebiyat"
'Muhteşem Yüzyıl' dizisi, Türk yayın hayatını da etkilemişe benziyor. Kanunî Sultan Süleyman ve Hürrem Sultan üzerine birbiri ardısıra, telif ya da çeviri, kitaplar, biyografiler yayımlanmaya başladı. TV dizilerinin kitap satışlarında ciddi oranda bir artışa yol açtığı biliniyor. 'Aşk-ı Memnu' dizisi yayımlandığı sırada, bir kitapevinin vitrininde Halit Ziya'nın romanını gören bir genç kızımızın, yanındaki arkadaşına 'aaaa, bak, Aşk-ı Memnu'nun kitabı çıkmış!' dediğine tanık olanlar bile var!!!
Şaka bertaraf, Türk insanının kitap okuru olmasında TV dizilerinden reyting yapanların belirleyici bir rolü var, ama konumuz o değil! Yayıncıların, Kanunî ve Hürrem'i öne çıkarmalarını anlamak mümkün, ama o dizide, en az Süleyman ve Hürrem kadar, hatta Kemal Tahir'in deyişiyle, her iki ana karakterden çok daha fazla 'drama düşmüş' bir tip var: Parga'lı İbrahim!
İbrahim'in [Dizide Kanunî, onu 'Parga'lı' diye çağırıyor!], 'drama düşmüş'lüğü, dizide vurgulanan yanıyla, Kanunî'nin kızkardeşi Hatice Sultan'a başlangıçta mutlu bir sona bağlanması imkânsız gibi görünen aşkı ve yine dizide vurgulanmayan yanıyla da, ihtida edip Müslüman olsa bile, bir Hıristiyan olarak yaşamayı sürdürmek durumunda kalmasındandır.
Dizi devam ediyor ve Parga'lı, artık veziriazam da olmuştur. Dolayısıyla, büyük bir ihtimalle, dizide Hatice Sultan'la evlenecektir. Gerçekte ise, 'Makbul', daha sonra da 'Maktul' diye anılan İbrahim Paşa'nın, Hatice Sultan'la evlenip evlenmediği konusu tartışmalıdır: Ord.Prof.Dr. İsmail Hakkı Uzunçarşılı'ya göre (Belleten, XXIX 1965), Parga'lı, Hatice Sultan'la değil, Muhsine Hatun adında biriyle evlidir; dolayısıyla 'padişah damadı' değildir. Hatice Sultan'ın kocası, İskender Paşa'dır. Uzunçarşılı, bu kanaatini, Celalzâde, Lütfi Paşa ve Gelibolu'lu Ali'nin tarihlerine dayanarak öne sürüyor.
Çağatay Uluçay ise, 'Kanunî Armağanı'nda yayımlanan 'Kanunî Sultan Süleyman ve Ailesi ile İlgili Bazı Notlar ve Vesikalar' başlıklı yazısında, aksini savunmakta, dolayısıyla İbrahim Paşa'nın Hatice Sultan'ın kocası olduğunu, bir vesikaya ve bazı argümanlara dayandırmaktadır.
Bizim popüler tarih romanı yazıcılarımızın pek ilgisini çekmemiş olsa da, Parga'lı 'Makbul' veya 'Maktul' İbrahim Paşa, özellikle bazı Fransız romancılarının, önemle ele aldıkları bir kimlik olmuştur;- hem de oldukça eski tarihlerden itibaren! İbrahim Paşa hakkında yazılan ilk tarihî roman'ın tarihi 1642'dir;-yani bundan yaklaşık 370 yıl önce!
Dr. Özlem Okur Kasap'ın Frankofoni Dergisi'nin 19. sayısında yayımlanan 'Histoire et Fiction: Ibrahim Pasha, Le Chrétien sous l'Habit de Musulman' başlıklı makalesine göre, bilinen bu ilk İbrahim Paşa romanı, Mademoiselle (Mlle) de Scudery tarafından 'Ibrahim ou l'Illustre Bassa' adıyla yayımlanmıştır. Dr. Kasap, romanın 2000 sayfa ve dört cilt olduğunu bildiriyor. İkinci roman ise, oldukça yakın bir tarihte, 1981'de yine Fransa'da, yayımlanmıştır ve yine bir kadın romancıya aittir. Catherine Clément'ın romanı, 'La Sultane' adını taşımaktadır.
Dr. Kasap, bu iki roman arasında şaşırtıcı benzerlikler buluyor. Bu benzerlik, özellikle Parga'lı İbrahim'in, görünüşte Müslüman olmasına rağmen, Hıristiyan imanını terk etmediği konusundadır. Her iki romancının, Parga'lı İbrahim'i romanlarında merkezî bir karakter olarak konumlandırmalarının temelinde, İbrahim Paşa'nın Hıristiyan kimliği bulunmaktadır.
Biliyoruz: Tarihî romanların gerçeklikle ne kertede örtüştüğü ya da örtüşmesinin gerekip gerekmediği, problematik bir konu. Mlle.de Scudery'ye göre, Parga'lı, yoksul bir Yunanlı balıkçının oğlu değil, tam tersine bir asilzadedir; asıl adı Justinian'dır ve Cenoa'lı aristokrat Paleologos ailesinden gelmektedir; Hatice Sultan'a değil, Paleologos ailesinin can düşmanı olan soylu Grimaldi ailesinden Rodolphe Grimaldi'nin kızı İsabelle'e âşıktır. Sultan Süleyman, kızı Astérie'yi (?) İbrahim'le evlendirmeye kalktığında, Parga'lı her şeyi itiraf eder. Dr. Kasap'ın belirttiği gibi, Parga'lı geleneksel klasisist yaklaşımlarda görüldüğü türden, trajik bir bölünmüşlük içindedir: Sultan Süleyman'a olan ödevleri ile tutkuları arasında ikileme düşmüştür.
Catherine Clément'in 'La Sultane'ı ise, çok daha farklı bir Parga'lı tipi çiziyor. Kanunî'nin Hürrem'e olan tutkusunun sonucunda, Sultanın ilgisini kaybetmekten korkan bir kimlik. Clément'in romanı, İbrahim'in Hıristiyan imanını sürekli vurgulayan sahnelerin öneçıktığı bir roman. [Açıkgöz yayıncılara uyarı: Catherine Clément'in romanının yayın haklarını edinip zinhar yayımlamaya kalkmayın! Benden söylemesi!]