Nobel Barış Ödülü’ne layık görülen Kongolu jinekolog Denis Mukwege ile Ezidi aktivist Nadia Murad, ödüllerini aldıkları törende savaşlarda cinsel şiddet mağduru olanların korunması için dünyaya çağrıda bulundu.
"Cinsel şiddetin savaş ve silahlı çatışmalarda bir silah olarak kullanılmasını sona erdirmek için gösterdikleri çabalar" nedeniyle Nobel Barış Ödülü’ne layık görülen Kongolu doktor Denis Mukwege ve Iraklı Ezidi Nadia Murad, Oslo’da düzenlenen törenle ödüllerini aldı. Mukwege ile Murad, bu törende Nobel Barış Ödülü altın madalyası ile aralarında paylaşacakları yaklaşık 1 milyon dolar tutarındaki ödülün sahibi oldu.
Törende birer konuşma yapan jinekolog Mukwege ve Ezidi aktivist Murad, savaşlar sırasında cinsel şiddet mağduru olanların korunması için dünyaya çağrıda bulundu ve özellikle kadın ile çocukların zor durumdaki hallerine ilgisizliği eleştirdi. Oslo’daki törende konuşan Kongolu Mukwege, “Eğer bir savaş verilmesi gerekiyorsa bu toplumumuzu yavaş yavaş tüketen ilgisizliğe karşı olmalıdır” dedi.
Ülkesinde senelerdir devam eden iç savaşın sorumluluğunu ülkede söz sahibi olanlara yükleyen Mukwege, “20 sene boyunca her gün Panzi hastanesinde ülkedeki kötü yönetiminin acı verici sonuçlarını gördüm. Çoğunlukla aleni ve toplu olarak yanan plastik veya sert eşyalarla acımasızca tecavüze uğramış bebekler, kız çocukları, genç kadınlar, anneler, büyük anneler ve aynı zamanda erkekler ile oğlan çocukları…” dedi. Ülkesinin doğal kaynakları üzerinden yürütülen ticareti de eleştiren Mukwege, bu ticaretin ülkedeki şiddeti daha da körüklediğini belirtti.
Cinsel şiddet mağduru kadınları tedavi eden ve mağdurlar için Panzi adında bir hastane kuran Mukwege tecavüzün yol açtığı fiziksel hasarın giderilmesi konusunda dünya genelinde önde gelen uzmanlardan biri olarak görülüyor.
“Güvenli bir sığınak hakkı”
Kendisi de IŞİD tarafından rehin tutulan ve IŞİD savaşçıları tarafından cinsel şiddete maruz kalan Murad, yaptığı konuşmada halen cihatçıların rehin tuttuğu yüzlerce kadın ve kız çocuğunun özgür bırakılması için uluslararası camiaya yardım çağrısında bulundu. Dünyanın Ezidiler ile diğer ezilen halkları koruması gerektiğini belirten Murad, “Bana göre adalet yerini bulana kadar bütün mağdurlar güvenli bir sığınağı hak ediyor” dedi.
“21’inci yüzyılda, küreselleşme ve insan haklarının olduğu çağda” 6 bin 500 Ezidi kadın ile kız çocuğunun kaçırıldığını, tecavüze uğradığını ve satıldığını belirten Murad, halen 3 bin civarında kadın ile kız çocuğunun ne durumda olduğunun bilinmediğini belirtti. “Hayatlarının en güzel döneminde genç kızlar satıldı, satın alınıldı, rehin tutuldu ve her gün tecavüze uğradı. 195 ülkenin liderlerinin vicdanlarının bu kızları kurtarmak için harekete geçmemesi anlaşılır gibi değil” diyen Murad, bu kızların ticari bir anlaşma veya bir petrol sahası olması halinde bütün dünyanın onları kurtarmak için uğraşacağını belirtti.
Ağustos 2014'te Kuzey Irak'taki Sincar kenti yakınlarından kaçırılan Nadia Murad uzunca bir süre IŞİD tarafından rehin tutulmuş ve tecavüze uğramıştı. IŞİD’in elinden kurtulduktan sonra aktivist olan Murad, 2016 yılında Birleşmiş Milletler İyi Niyet Elçisi seçilmişti.