27 Şubat 2020 11:21
Siyasete Doğru Yol Partisi ile giren Meral Akşener, MHP’de yaşadığı sıkıntıların ardından kurucusu olduğu İyi Parti’yi Meclis’e taşıdı.
İyi Parti’yi MHP’den ayıran temel farklardan biri Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi yerine, parlamenter sistemi savunması oldu.
Ancak Kürt meselesi konusunda MHP ve İyi Parti'nin programları benzeşiyor.
MHP bu konuda “Terörle mücadele, güvenlik birimlerinin yürüttüğü mücadelenin yanı sıra, terörü besleyen unsurların ortadan kaldırılmasına dönük olarak ekonomik, sosyal, psikolojik, idari, demografik ve kültürel etkenlerin ortadan kaldırılması temelinde yürütülecektir” diyor.
İyi Parti de Kürt kelimesinin hiç geçmediği parti programında “Güvenlik kuvvetlerimizin hiçbir taviz vermeden terör örgütüne karşı silahlı mücadelesini devam etmesini, terör örgütünün askeri bakımdan mutlaka yenilerek psikolojik üstünlüğün sivil anlayışa geçmesini, toplumsal alana pozitif müdahalelerle hukuki, siyasi, ekonomik, sosyal ve kültürel projelerle bir yandan bölge halkıyla kucaklaşılmasını, diğer yandan terör örgütünün elindeki istismar alanlarının ortadan kaldırılmasını, temel politika olarak benimsemektedir” siyasi görüşünü savunuyor.
2018 genel seçimlerinde Diyarbakır, Batman, Hakkari gibi illerde düşük oy alan İyi Parti’nin merkez sağ parti iddiasını Türkiye’nin belirli bölgeleriyle sınırlı tuttuğu anlaşılıyor.
Ancak parti için de farklı sesler de yok değil. Merkez sağ siyaset geleneğinden gelen İyi Parti Antalya Milletvekili Hasan Subaşı o isimlerden biri.
T24’ün sorularını yanıtlayan Subaşı “Kürt yurttaşların isteklerini de katı milliyetçi refleksi ve bölünürüz kaygıları nedeniyle uzun yıllar duymak istemedi” diyor.
HDP konusunda da Subaşı “Seçmenleri olan altı milyon Kürt kardeşimizin oyunu isteyelim ama onların seçtiklerini yok sayalım, suçlu sayalım demek gerçekçi olmaz” görüşünde.
İşte İyi Parti Milletvekili Hasan Subaşı’nın yanıtları…
İyi Parti’nin parti programında 'Kürt sorunu' denmiyor; “Doğu ve Güneydoğu meselesi” deniyor. İyi Parti adını koymaktan neden çekiniyor?
Vatanımızı çok seviyoruz ve yeniden doğuşumuz olan kurtuluş mücadelemiz kolay olmamıştır.
Bu millet Türküyle, Kürdüyle topyekun büyük acılar çekmiş ve çok sayıda şehitler vermiştir. O nedenle milliyetçi reflekslerimiz çok baskın. Ama bu, siyasetin asıl görevi olan sorunları çözme kabiliyetini köreltmemeli. Hele oy kaybetme kaygısıyla bazı sorunları görmezden gelmemeli.
Türkiye en az 20 yıl, katı laikçilik refleksi nedeniyle türban krizini çözemedi. Katı dinci tepkileri nedeniyle Alevi yurttaşlarımızın ibadetgâhı sayılan cemevini ibadetgâh olarak kabul edemedi. Kürt yurttaşların isteklerini de katı milliyetçi refleksi ve bölünürüz kaygıları nedeniyle uzun yıllar duymak istemedi. Farklı yorumlar getirdi. Zaman içinde bu sorunları, yıpranarak ve uzun yıllar yorulduktan sonra çözmeye başladı.
Oysa bizim gibi çabuk kamplaşan düşmanlaşan bir toplumun bu tür sorunlarını, evrensel hukukun kurallarıyla çözmesi hiç de zor değildir. Batı dünyası da benzer kargaşalar yaşamış ancak evrensel hukuk ve insan hakları kavramıyla sorun olmaktan çıkarmıştır. Biz batının hukukunu almışsak ulaştığı seviyeyi görmezden gelemeyiz.
İyi Parti’nin parti programında yer alan ‘Doğu ve Güneydoğu sorunu' bölümündeki anlayış 2020’ye bir cevap üretebilir mi?
Terör ülkemizin en önemli sorunu. Kahredici bir sorun...
Çocuklarımızın, torunlarımızın yaşayacağı güzel vatanımızda bu sorunları çözmeden onlara devredemeyiz. Güvenlik güçlerimiz canı pahasına mücadele ediyor. Ve bu mücadeleye ara verilemez.
Ancak 'güvenlik güçleri yensin, sonlandırsın, sivil inisiyatif devreye girsin' bence doğru değil. Siyaset, bu sorunu ne kadar yakıcı olursa olsun kavramak zorundadır. Ve her boyutuyla sorumluluk alması gerekir. Çözüm alanı siyaset ve Meclis'tir... Bu sorun yurt dışı kaynaklıdır deyip kulağımızın üstüne yatamayız. Sayın Genel Başkanım Meral Akşener’in deyimiyle bu sorunu, halının altına süpüremeyiz. Şu kadar terörist var deniyor, onun iki katı etkisiz kılınıyor; yine var. O halde o coğrafyada bunu üreten besleyen ve sürekli hale getiren nedir? Siyaset bunu her yönüyle incelemek zorundadır.
Terörden bağımsız olarak bölge halkının sorunları incelenmelidir. Fakirlik zenginlik her bölgemizde var ama o coğrafyada sıkça dile getirilen kültürel sorunlar terörden bağlantısız olarak araştırılır. Bölge halkına öğüt vermek değil samimiyetle kulak verilse o zaman terörün istismarı imkanı elinden alınabilir.
O bölgede yaşayan ailenin bir çocuğu bayrağımız altında şehit olurken diğer başka bir çocuğunu dağa kaçırıp teröre dahil edebiliyorlar. Bölgenin bağlantılarını, yaşananları, akrabalıkları, hatta terörü uzun yıllar yakınında hissederek yaratılan korku ve baskı iklimini yok sayarak o coğrafyayı, bölge siyasetçilerini gerçekçi değerlendirmek zordur.
Siz 'merkez' iddiasında olan bir partinin Türkiye’nin temel sorunlarıyla yüzleşmesi ve bir siyaset üretmesi gerektiğini söylüyorsunuz. İyi Parti Kürt sorununda ‘merkez’ bir parti mi?
İyi Parti en zor şartlarda tek adam yönetimine karşı çıkan arkadaşların kurdukları partidir. Kendi partilerinde karşı çıkış şimdi de ülkemizdeki tek adam yönetimine bir karşı çıkış olarak sürüyor. Aslında bir demokrasi arayışı ve merkez parti iddiası olduğu için bizim gibiler de bu partidedir. Bu parti önemli bir ihtiyacı karşılamıştır. Ülkücüler, demokratlar hatta sosyal demokratlar bir arada merkez, demokrat, Atatürkçü bir çizgideyiz ve birbirimizi de her geçen gün daha ‘İyi’ anlıyoruz, farklı katmanlardan gelmemiz Türkiye gerçekliğini anlamak ve doğru okumakta etkili oluyor. Bundan hiç kuşkunuz olmasın her sorunda merkez partisi olarak çözüm arıyoruz ve bilimsel çalışma ve araştırmalar yapılıyor.
İyi Parti’nin içinde Kürt sorunu özgürce tartışılabiliyor mu? MHP’nin gölgesinden mi korkuluyor? Partide sizin gibi düşünenler var mı? Varsa sesleri neden çok duyulmuyor?
Parti içinde bir araya geldiğimiz zamanlar özellikle Genel Başkan çeşitli konuların tartışılmasını istiyor ve bilimsel araştırmalara çok önem veriyor. Dışarıya yansıması olmuyor. Siz bana bunları sormamış olsanız ben de dile getirmezdim. Ama yıllardır siyaset yapan bir kişi olarak kimseyi rencide etmeden sorulanları cevaplandırmaya çalışırım. MHP ile farklı partiyiz. Onların görüşlerine saygı duyarız, kendi görüşlerimiz de kabul görmese de saygı bekleriz.
MHP’den oy almak mı belirliyor Kürt meselesindeki politikayı? Siyasetin oy devşirme ‘rasyonelliği’ iktidar olmak için gerekli olsa bile, temel sorunların çözümünde ne kadar etkili? İktidar olmak mı olmalı siyasetin amacı?
Siyasetin amacında tabii oy almak isteği vardır. Bu oyu MHP’den almalıyız duygusu değil bu. Milliyetçi oylar bellidir. Merkez parti iddiası tüm Türkiye’yi kucaklamayı ve yakıcı sorunlara odaklanmayı gerektirir. İş, aş, huzur, güvenlik, hukuk ve adalet, sağlık eğitim siyasetin konusudur. İdeolojiler duygularda, yüreklerde olur ama siyasetin yıpratıcı kulvarlarında siyaset argümanı olmamalı hele ortak değerlerimizi kolaycı siyaset uğruna yıpratmak doğru değildir bana göre.
İyi Parti’nin Kürtlerden oy almak gibi bir derdi olduğunu düşünüyor musunuz? Varsa neden? Yoksa neden?
Kürtler bizim yurttaşımız, hepimiz bu ülkenin eşit yurttaşlarıyız.Tabii ki onlardan oy almalıyız ama onların sorunlarına eğilmek, dinlemek, anlamak kucaklayıcı olmak siyasetin temel sorumluluğudur. Bunu oy kaygısıyla değil samimi olarak sorumluluk olarak ele almak gerek.
İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in Kürt sorunu konusunda bir açılım yapmak istediğini düşünüyor musunuz? Parti içi dengeler mi belirleyici bu konuda?
Sayın Genel Başkanımız dürüst, çalışkan ve samimi kişiliğiyle toplumda kabul görüyor. Sanıyorum iyi bir liderlik için açılımlara da hazırlandığını seziyorum.
HDP ile yan yana görünmemek hassasiyeti aşılabilir mi? Aşılmalı mı?
HDP Meclis çatısı altında seçilmiş milletvekillerinden kurulu bir partidir. Ona bu izni veren Meclis çatısı altına koyan devlettir. Hukukumuzdur.
Onların bir üyesi olan Mithat Sancar bey Meclis'i yönetmiş bir kişiydi şimdi de HDP Eş Başkanı seçildi. Devlet yardımı dâhil diğer partilerle aynı hukuku sağlayan devlet, bizlere dönüp neden bunları yok saymıyorsunuz diyemez. Seçmenleri olan altı milyon Kürt kardeşimizin oyunu isteyelim ama onların seçtiklerini yok sayalım, suçlu sayalım demek gerçekçi olmaz. Suçu olan cezasını çeker ama yargı hükmü olmadan dilediğimizi, arzu edileni potansiyel suçlu sayamayız.
Meclis ne kadar işlevini kaybetmiş olsa da sekiz partinin temsil edildiği Meclis en yüksek oranda temsiliyet yetkisine sahiptir. Ve birbirini tahammülle dinleyip tartışarak yine de çıkış yolları bulabilecek alan Meclis'tir.
İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in İçişleri Bakanı olduğu dönem 90’lı yılların bir hafızasını da taşıyor. Meral Akşener’in bu hafızayı silebileceğini düşünüyor musunuz? Siyasette geçmiş aşılabilir mi?
90’lı yılların hafızasında birçok aktör vardır yargılananlar olmuştur, kimileri başarılı bulunur kimileri suçlu sayılır. Genel Başkanımızın ise, yanlış hatırlamıyorsam altı aylık İçişleri Bakanlığı, o dönemin çalkantısı içinde olmadığı hatırımdadır. Bütün bunlara rağmen bir siyasetçi yıllar içinde hataları, sevapları ve tecrübeleriyle yoğrularak siyasetçi olur; öğreniyor, ders alıyor ve samimiyse sorunlar aşılır. Bu ülkede haksızlığa uğramayan kimse kalmadı yeter ki ders alıp yeniden demokratik bir hukuk devletini inşa etmeye koyulalım.
Siz İyi Parti’nin cesur olması gerektiğini düşünüyor musunuz?
Siyaset, cesaret ve dürüstlük gerektirir. Gerektiğinde risk de almalıdır. Kırıp dökmeden birleştirici bir dille yaraları sarmayı başarmalıyız.
İyi Parti’nin CHP ile ittifakını HDP ile ‘yakınlaşmasına’ göre belirleyeceği haberleri basında yer aldı. İyi Parti için ‘HDP’siz İttifak’ olmazsa olmaz mı?
Bizim partinin milliyetçi hassasiyetinin benzeri toplumun önemli kesiminde olduğu gibi CHP’nin ulusalcı kesiminde de aynısı var. Bu konu sağlıklı tartışılmaya muhtaçtır. HDP de bana göre işin farkında ve giderek bölgesellikten çıkmak istiyor. Demokrat ve sosyalist bir parti ihtiyacını karşılama çabasında.
CHP’nin kurumsal bir işbirliği içinde olacağını sanmam. Ama söylemlere bakılırsa demokratik bir parlamenter sistem ve yeniden hukuk devletini inşa konusunda partiler istese de istemese de oylar birleşecektir.
Sonuç olarak partimde on yıl Antalya belediye başkanlığı yapmış ve siyasetin birçok kademesinde yer almış tecrübeli bir ağabeyleri olarak fikirlerimi dile getirdiğim zaman benim görüşlerime saygı duyuyorlarsa ben de arkadaşların ülkücü hassasiyetlerine saygı duyuyorum. Genel başkanımız da bu tartışmaları değerli buluyor. Sonunda tartışarak alınmış bir gurup kararı da hepimizin kararı oluyor.
© Tüm hakları saklıdır.