İbrahim Mübarek, bir eşcinsel. Bu nedenle Nijerya'da şeriat mahkemesinde yargılanıyor. İbrahim hakim karşısında yaptıklarından pişman olduğunu söylemek zorunda kaldı ve “Yaptığımdan dolayı pişmanım. Bu rezil eylemden pişmanım. Dilerim eşcinsel davranışlarda bulunan herkes bundan uzaklaşır” dedi.
Eşcinsellikten yargılananlar pişman olduklarını söyleyince nispeten daha az ceza alıyor. Toplam 20 kırbaç ve 23 euro para cezasına çarptırılıyorlar.
Afrika'nın neredeyse tamamında tüm dinî topluluklar ve her toplumsal kesimde eşcinsellere yönelik nefret artıyor. Aynı cinsiyetten kişilerin birlikteliğinin yanlış olduğu ve dini inançlara hakaret anlamına geldiği bu nefrete gerekçe olarak gösteriliyor. Çoğu kez şiddete de başvuruluyor. 2011 yılında Uganda'da tanınmış eşcinsel aktivist David Kato, bir gazetenin Kato'nun adı, adresi ve fotoğraflarını yayınladığı bir haberde asılması çağrısında bulunmasının ardından öldürülmüştü. Kamerun'da ise geçen yıl aktivist Eric Ohena Lembembe eşcinsellik karşıtı gruplar tarafından kamuoyu önünde uyarıldıktan sonra işkence edilip katledildi.
38 Afrika ülkesinde eşcinsellik yasak. Moritanya, Sudan ve Somali'de ise eşcinseller için ölüm cezası öngörülüyor. Kara kıtada eşcinsel evliliklere izin veren tek ülke Güney Afrika. Ülkede ayrıca cinsel yönelimi nedeniyle kişinin ayrımcılığa uğraması da anayasa ile engelleniyor. Yine de eşcinsel ve lezbiyenlere saldırılar azımsanmayacak düzeyde.
Nijerya'nın Bauchi Eyaleti'nde İbrahim Mübarek'in yargılandığı sırada Devlet Başkanı Goodluck Jonathan da eşcinselliğe karşı sert bir yasaya daha imza attı. Eşcinsel evlilikleri yasaklayan yeni yasal düzenleme, eşcinsel çiftlerin ilişkilerini kamusal alanda göstermesini de cezaî bir eylem olarak tanımlıyor. Nijerya'daki yeni yasaya göre, eşcinsel evlilik yapanlar ve ilişkilerini kamusal alanda sergileyenlerle birlikte eşcinsel kulüpler ve organizasyonlarda faal olanlar da 14 yıla kadar hapis cezası istemiyle hakim karşısına çıkacak.
Ban Ki Moon'dan eleştiri
Nijerya'daki gelişmelerden dolayı uluslararası toplum endişeli. BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon şiddet ve önyargıların yasayla teşvik edilmesini eleştirirken, BM AIDS Programı da Nijerya hükümetini “insan hakları ve kamu sağlığı üzerinde ciddi etkileri nedeniyle“ yasayı bir kez daha gözden geçirmeye çağırdı.
Uluslararası Af Örgütü'nden Franziska Ulm da atılacak adımlar konusunda uyarıda bulundu: "Eşcinsellere eşitlik konusunda görüş bildiren uluslararası örgütler ve hükümetler, söz konusu bölgelerdeki yerel aktivistlerle birlikte karar almalı. Bazı koşullar altında hükümetleri kamuoyu önünde homofobiye karşı harekete geçmeye ya da yasaları kabul etmemeye çağırmak pek verimli olmayabilir. Biraz duyarlılık sahibi olunmalı. Kapalı kapılar ardında sessiz bir diplomasi, kamuoyu önünde büyük bir çıkıştan daha fazla şüphe doğurur.”
Nijerya Devlet Başkanı yasayı imzaladıktan bir gün sonra Uganda Devlet Başkanı Yoweri Museveni ise ülkesinde benzer bir girişime izin vermedi. Museveni, aralık ayında parlamentoda kabul edilen ve eşcinsellere ömür boyu hapis cezası verilmesini öngören yasa tasarısını geri çevirdi.
Alman milletvekili Volker Beck, bunu uluslararası baskının bir başarısı olarak nitelendirdi. Bazı Avrupa ülkeleri yasa imzalandığı takdirde Uganda'ya yönelik kalkınma yardımlarını azaltma tehdidinde bulunmuştu. Koyu bir Hrıstiyan olan Devlet Başkanı Museveni, bu konuya hiç atıfta bulunmadı ve sadece eşcinselliğin doğal olmadığı ve cezalandırmak yerine ekonomik yardımlarla onların kurtarılması gerektiği açıklamasını yaptı. Museveni, bu şekilde artık Batılı eşcinsellerle para için ilişkiye girmek zorunda kalmayacaklarını kaydetti.
İnsan Hakları İzleme Örgütü'nden Boris Dittrich, mali yardımda kesinti olması halinde bunun lezbiyen ve eşcinseller üzerinde de olumsuz etkileri olacağını belirtiyor: “Bu sadece soruna yol açar. Ülkenin daha az kalkınma yardımı almasından onlar suçlu tutulur.”
Ancak uluslararası baskıların işe yarayıp yaramayacağı ise pek çok faktöre bağlı: Bir ülkenin ekonomik durumu, mali yardımlardan bağımsız olup olmaması, devlet yönetimindeki kişiler, ülkedeki insan hakları lobisi ve eşcinselliğe karşı halkı kışkırtan iç ve dış dini temsilcilerin nüfuzu.