Suriye ve Iraklı iki ilticacının bir Alman'ı öldürdükleri zannıyla tutuklanmasının ardından başlayan gösterilerle siyasetin ve medyanın bir numaralı konusu haline gelen Doğu Almanya'nın Chemnitz kenti ve ana muhalefet partisi Almanya için Alternatif'in (AfD) yabancı aleyhtarı gruplarla aynı safta yer alması yorum köşelerine yansıyan konuların başında geliyor.
Frankfurter Allgemeine Zeitung şiddet olaylarının sadece aşırı sağla özdeşleştirilmesinin doğru olmadığını yazıyor:
"Taşın sağdan mı yoksa soldan mı geldiği polis için fark etmez. Aynı zamanda siyasi amaçlı şiddetin her zaman tehlikeli olduğu da söylenemez. Duvarlara slogan yazmakla, yabancıları kovalayıp dövmek aynı şey değildir. Bir de uluslararası bağlantıları olan ve Yirmiler Grubu zirvesi sırasında Hamburg sokaklarını yakıp yıkan, Frankfurt'ta da bir polisi neredeyse canlı canlı yakmaya teşebbüs eden ‘otonom' gruplar var. Linyit uğruna ormanların yok edilmesini protesto edenlerin derdi enerji politikası değil, medyatik direniş gösterisidir. NATO'nun ek silahlanma kararının protesto edildiği gösteriler, şiddete başvurmadan da toplanma ve gösteri hürriyetini kullanıp sonuca varılabileceğini göstermişti. Şiddetin devreye girmesi ise hukuk devletine yapılmış bir saldırıdır. Bu bakımdan Chemnitz her yerdedir.”
Süddeutsche Zeitung sağ popülist Almanya için Alternatif (AfD) partisinin iç istihbarat tarafından izlenmesi taleplerini doğru bulmuyor:
"Sonradan Sol Parti adını alan Demokratik Sosyalizm Partisi'nin Anayasayı Koruma Teşkilatı tarafından izlenmesi yanlıştı. AfD'nin izlenmesi de doğru olmaz. Aksi takdirde AfD taraftarları ‘sistemi' ret etmekte haklı olduklarını düşüneceklerdir. Asıl önemli olan, muhafazakâr, sol, liberal, yeşil ve sağduyulu herkesin otoriter söylemler kullanan milliyetçi politikalara direnmesidir. Burada sağın kullandığı sivri ifadeleri ağıza almamak ve bazı politikacıların yaptığı gibi şiddet olaylarına yarım kılıf uydurmaya çalışmamak esastır. Aynı zamanda AfD'nin sağcı olduğunun ve aşırı sağla birleşmeye çalıştığının açıkça dile getirilmesi de gerekir.”
Die Welt gazetesi Chemnitz'deki gelişmelere şu satırlarla değiniyor:
"Cumhurbaşkanlığı, zamanında polise kaba kuvvet kullananlarla flörtleşmiş bir müzik grubunu konsere davet edince ses çıkmıyor. Ama Hristiyan Demokrat Birlik Genel Sekreteri hukuk devletinin, ön saftaki temsilcilerine sözlü saldırıda bulunanlarla savunulamayacağını söylediği için eleştirilebiliyor. Dışişleri Bakanı, ‘Gevşemek yok, kalkın koltuğunuzdan', diyebiliyor. Almanya Dışişleri Bakanı Maas acaba hangi kitlelere sesleniyor? Saksonya'da 20 seçmenden sadece biri Maas'ın Sosyal Demokrat Partisi'ne oy veriyor. Bunun neden böyle olduğuna kafa yormakla demokrasiye daha iyi hizmet edilmiş olur.”
Neue Osnabrücker Zeitung'un yorumu ise özetle şöyle:
"Mülteci politikasında büyük hata ve ihmallerin olduğu doğrudur. Bunun aksi iddia edilemez. Ancak devamlı geçmişe bakmak hiçbir şeyi düzeltmez, sadece sağ popülist mihrakları güçlendirir. Önemli olan işlenen hatalardan gereken dersi alabilmektir. Sadece, kısmen revize edilmiş olan iltica ve mülteci politikası söz konusu olamaz. Halkı güvenliğe kavuşturup sağ popülist baştan çıkarmalara dayanıklı kılmak için fırsat eşitliği, ödenebilecek kiralar, adil ücretli işler, geniş eğitim imkânları ve kaliteli sağlık hizmetleri gibi faktörler dikkate alınmalıdır. Aynı zamanda temsilcilerinin halkın sorunlarına kulak verdiği güçlü bir devletin ve medeni cesaret sahibi vatandaşların da olması gerekir.”
DW,AFP,dpa/AG, BK
© Deutsche Welle Türkçe