Gündem

DHA YURT BÜLTENİ -5

  Afrin’de bombalı saldırı: 4 ölü, 11 yaralı Zeytin Dalı Harekatı'nın birinci yıl dönümünde terör örgütlerinden arındırılan Afrin kent merkezinde bir midibüste patlama meydana geldi

20 Ocak 2019 15:16

 

Afrin’de bombalı saldırı: 4 ölü, 11 yaralı

Zeytin Dalı Harekatı\'nın birinci yıl dönümünde terör örgütlerinden arındırılan Afrin kent merkezinde bir midibüste patlama meydana geldi. 4 kişinin öldüğü, 11 kişinin ise yaralandığı saldırı sonrası Afrin’de güvenlik güçleri teyakkuz durumuna geçti.
Zeytin Dalı Harekatı’nın başlangıcının yıl dönümünde, gözlerin çevrildiği, teröristlerden arındırılan Afrin şehir merkezinde sabah saatlerinde bombalı saldırı alarmı verildi. Günler öncesinden harekatın yıl dönümünde olası saldırılara karşı alarm durumunda olan güvenlik güçleri, sabah saatlerinde ilk olarak kent merkezi yakınlarında durumundan şüphelendiği ve inceleme sonrası bomba yüklü olduğunu belirlediği bir aracı kontrollü olarak infilak ettirdi. Ancak, bu saldırıdan kısa süre sonra otogardan çıkan yolcu midibüsü, Valilik binasına 500 metre mesafedeki Zeytin Dalı Bulvarı\'nda infilak ettirildi. Büyük gürültüyle meydana gelen patlamanın ardından bölgede güvenlik güçleri önlem alırken, sağlık ekipleri de yaralıları ambulanslarla tahliye ederek hastanelere kaldırdı. Yapılan incelemede 4 kişinin öldüğü saldırıda 11 kişinin de yaralandığı belirlendi.
Bombanın midibüsün geçtiği noktaya mı yoksa içine mi yerleştirildiği araştırılırken, güvenlik güçleri bölgeyi çembere alarak kimsenin yaklaşmasına izin vermedi.
Olayın ardından başlatılan soruşturma kapsamında ise saldırıyla ilgisi olabileceği değerlendirilen çok sayıda kişi gözaltına alınarak sorgulanmaya başladı. Kent genelinde teyakkuz durumuna geçilirken, Valilik binasının da bulunduğu saldırının yapıldığı Zeytin Dalı Bulvarı ise yaya ve araç kullanımına kapatıldı.
Harekatın yıl dönümünde Afrin’de sivillerin ise günlük yaşamlarına normal olarak devam ettiği görüldü. Kurulan pazarlarda ve işyerlerinden alışveriş yapan Afrinliler, harekat ile kendilerini huzura kavuşturan Türk Silahlı Kuvvetlerine teşekkür etti.

Görüntü Dökümü
---------
Midibüsün görüntüsü
Yaralılar
Detaylar

Haber:Hasan KIRMIZITAŞ/AFRİN (Suriye), (DHA)-  

================

Bakan Soylu: PKK’nın Karadeniz Bölgesi’ne açılmasının önüne geçtik

İçişleri Bakan Süleyman Soylu, PKK terör örgütünün Karadeniz Bölgesine açılma çabalarıyla ilgili açıklamada bulundu. Soylu, “Bildiğiniz gibi geçtiğimiz yıl, PKK terör örgütünün Karadeniz Bölgesi\'ne, bilhassa buradaki kırsala açılma çabaları söz konusuydu. Aynı çerçevede, örgütün önemli iki gelir kaynağı olan göçmen ve uyuşturucu kaçakçılığını da Karadeniz üzerinden yapmaya dönük yeni bir rota oluşturmaya da çabalamışlardır. Bu her iki konuya da hızlıca önlem aldık ve hem karada hem de denizde bunların Karadeniz Bölgesine açılmasının önüne geçtikö dedi.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Samsun’da düzenlenen Seçim Bölge Güvenlik Toplantısı’na katıldı. Toplantıya Samsun, Amasya, Artvin, Bayburt, Giresun, Ordu, Gümüşhane Kastamonu, Rize, Sinop, Trabzon illerinin Valileri, İl Jandarma ve il Emniyet Müdürleri de katıldı. Toplantının açılış bölümünde konuşan Bakan Soylu, seçim güvenliği ile ilgili açıklamalarda bulundu.
Bakan Soylu, Türkiye’de seçimlerin anlamının, etkisinin, toplumun seçime olan ilgisinin, katılımının dünyadaki diğer ülkelere kıyasla biraz daha yüksek olduğunu belirterek “Daha önemlisi Türkiye’nin gücü ve bölgesindeki etkisi arttıkça bizdeki bir seçimin küresel sistemle etkileşimi bölgesel etkisi ve önemi de artmaktadır. Çünkü ülke olarak terör, göç ve uyuşturucu gibi önemli küresel sorunlarla doğrudan temas halindeyiz. Aynı zamanda gelişmiş batı dünyası ile nispeten az gelişmiş ama önemli enerji ve insan kaynağı potansiyeline sahip ortadoğu arasında da coğrafi ve siyasi olarak kritik bir yerdeyiz. Dolayısıyla bizim attığımız her adımın, bizde yaşanan her gelişmenin küresel sistemde bir muhakkak bir karşılığı vardır. Garip bir şekilde, darbelerle ve darbe anayasalarıyla dolu bir siyasi geçmişimiz olmasına rağmen, seçim kültürümüz oldukça yüksektirö dedi.
\'TERÖR BURADA POZİSYON ALMAK İSTEYECEKTİR\'
Bakan Soylu, herhangi bir Avrupa ülkesindeki bir belediye başkanlığı seçiminin, küresel sistemde kimsenin çok da umurunda olmadığını aktararak, \"Ancak Türkiye’deki her seçimde olduğu gibi 31 Mart yerel seçimleri de sistem açısından önemlidir ve bu süreçte belli güç merkezlerinin pozisyon almak istemesi söz konusudur. Terör örgütü burada pozisyon almak isteyecektir; Türkiye’nin istikrarından rahatsızlık duyanlar burada pozisyon almak isteyecektir, küresel dengeleri maalesef başka yerler lehine sabit tutmak isteyenler, elbette ki bu süreçte pozisyon almak isteyeceklerdir. Bunun haricinde içerideki bazı sosyal gelişmeler de 31 Mart yerel seçimlerinin güvenlik risklerini arttırmaktadır\" diye konuştu. 
\'MUHTARLIK ÜZERİNDE BİR TARTIŞMA YAŞANACAKTIR\'
Adaylık sürecinin başlamasından itibaren muhtar adayları arasında yaşanan gerginliklerin dikkat çekici olduğunu da kaydeden Soylu, şunları söyledi:
“Muhtarların özlük haklarındaki iyileştirmeler, sosyal imkanlar konusunda sağlanan gelişmeler, muhtarların merkezi idare ile iletişiminin artması, muhtarlığı elbette ki çok daha iyi bir noktaya getirmiş doğal olarak buradaki rekabeti de artırmıştır. Anlaşılıyor ki bu seçimde muhtarlık üzerinden de bir tartışma yaşanacaktır. Bu noktada bakanlık olarak ek tedbirlerimiz söz konusudur ve kimsenin suç işlemesine, seçim süreçlerinde kanun ve hukuk dışı bir adım atmasına müsaade etmeyeceğimizi ifade etmek isterim. Muhtarlık seçiminde yereldeki ilişkileri kullanarak hukuk dışı ve suç işleyerek veya illegal yapıların baskısıyla seçim kazanılsa dahi, muhtarlarla ilgili soruşturma yapma yetkisi İçişleri Bakanlığı’na aittir ve seçim sonrasında da bu noktadaki her türlü şikayet ve hukuksuzluk takip edilecektirö 
Muhtarlar arasındaki rekabetin bir kamu düzeni sorununu ortaya çıkaracağına işaret eden Bakan Soylu, şöyle devam etti:
“Kıymetli valilerimiz değerli jandarma komutanlarımız emniyet müdürlerimiz muhtarların ve muhtar adaylarının hepsiyle teması kurup onları centilmenliğe davet edeceksiniz. Öyle olaylar duyuyoruz ki üzülüyoruz. Tehdit edenler, şantaj yapanlar, ‘sen burada aday olamazsın’ diyenler özellikle seçim listeleri askıya çıkmadan önce kendi mahallesinde seçimi kazanabilmek için oraya maalesef usulsüz bir şekilde seçmen taşıyanlar. Bunlarla ilgili bütün soruşturmalar araştırmalar ve sonuçlar tarafımızca gerçekleştirilmektedir. Şu açık ve nettir yani burada seçim bitince mazbatayı alınca muhtarlar açısından söylüyorum her şey bitiyor değil. Ama seçim süresince ciddi ve anlamlı bir şekilde kurullara uygun bir şekilde, yasalara uygun bir şekilde davranıp centilmence bu mücadeleyi götürmek muhtar adaylarımız için asil olandır. Tek tek takip edeceğiz. Anlaşılıyor ki bu seçimlerde muhtarlar arasındaki rekabet bir kamu düzeni sorunu ortaya çıkaracaktır.ö
\'PKK\'NIN KARADENİZ BÖLGESİ\'NE AÇILMASININ ÖNÜNE GEÇTİK\'
Bakan Soylu, seçim döneminde üzerinde önemle duracak diğer noktanın terör örgütlerinin oluşturacağı tehditlerle ilgili olduğunu dile getirdi. PKK\'nın Karadeniz Bölgesine açılmasının önüne geçtiklerini vurgulayan Bakan Soylu şöyle dedi:
“Bildiğiniz gibi geçtiğimiz yıl, PKK terör örgütünün Karadeniz Bölgesine, bilhassa buradaki kırsala açılma çabaları söz konusuydu. Aynı çerçevede, örgütün önemli iki gelir kaynağı olan göçmen ve uyuşturucu kaçakçılığını da Karadeniz üzerinden yapmaya dönük yeni bir rota oluşturmaya da çabalamışlardır. Bu her iki konuya da hızlıca önlem aldık ve hem karada hem de denizde bunların Karadeniz Bölgesine açılmasının önüne geçtik. Ancak bir şekilde bu bölgeyle ilgili bir hesaplarının var olduğu da biliyoruz ve bu sahayı elbette ki boş bırakamayız. Dolayısıyla özellikle seçim döneminde PKK’nın bu bölgelerde olası faaliyetlerine karşı da hep birlikte teyakkuz halinde olmalıyızö 
\'TÜRKİYE SEÇİM MESELESİNİ DÜNYADA EN İYİ GERÇEKLEŞTİREN ÜLKEDİR\'
Bakan Soylu, Türkiye’de üzerinde tartışılan 2 seçim olduğunu, bunlardan birisinin ‘sopalı seçim’ denilen 1946 seçiminin diğerinin ise 1982 anayasa oylaması olduğunu dile getirdi. Bakan Soylu bu konuda da şöyle konuştu:
“Bu iki seçim hep tartışılmıştır. Ama Türkiye bu iki seçimin dışında bunu altını çizerek ve özellikle söylüyorum buna itiraz edecek varsa itirazını da söylesin \'şöyleydi, böyleydi\' diye lafı da yaymasınlar. Türkiye seçim meselesini dünyada en iyi gerçekleştiren ülkedir. Amerika’da seçimde hangi haltların yendiği bir başkan seçiminin bile tartışma meselesi haline geldiği, hangi şiddetlerin meydana geldiği, Avrupa’da seçime katılımın seçim meşruiyeti konusunda nasıl tartışmalar oluşturduğu hepimizin malumudur. Türkiye’de seçim öncesi propagandalar yapılır vatandaşımız selametle sandığa gider oyunu kullanır. Akşamleyin de her şey sona erer. Dünyada bu tip bir seçim süreci ve seçim sonucu oluşturabilen başka bir ülke söz konusu değil. Bizim seçimlerimize dışarıdan gözlemciler de katılmaktadır. Gözlemcilerin olumsuz raporlarını bu konuda seçimin sonucunu etkileyebilecek yönlendirebilecek raporlarının hiç birisini biz görüyor değiliz. Seçim döneminde propagandalara yönelik bir takım değerlendirmeler söz konusudur ama seçimin gününde seçimin oy kullanılması ve seçim sonuçlarının doğru bir şekilde yansıtılması ve belirlenmesi konusunda bu güne kadar dünyadan tek bir eleştiri almış değilizö 
Seçimlerin Türkiye’de anonim bir şekilde yapılmakta olduğunun altını çizen Soylu, \"Dönem dönem bazı uçuk kaçık tipler işte bilgisayarlar üzerinden şunlar yapılıyor bunlar yapılıyor. Bu maalesef dört duvar arasında durup hayatı boyunca bu işlerle hiç meşgul olmadan fantezi geliştiren tiplerdir. İl ve İlçe Seçim kurullarında ve yüksek seçim kurullarında bütün siyasi partilerin yetkilileri gözlemcileri temsilcileri mevcuttur. Daha ötesi bütün siyasi partilere yüksek seçim kurullarımız sandık seçmen listelerini göndermektedir. Daha ötesi sandıklarda temsilcileri mevcuttur. Seçim Türkiye’de anonim bir şekilde yapılmaktadır. Bizim uğraştığımız seçimin güvenlik alanıdır. Dedikodular, şaibe oluşturma çabaları, şüphe ortaya koyup vatandaşımızın zihnini bulandırma karıştırma çabaları her zaman devam edecektir ama bunlar beyhude işlerdir, boş işlerdir. ‘İşte bir yerden bir yere seçmen taşınıyor’ ha bizim elimiz armut topluyor. Biz bunların hepsini takip ediyoruz göreceksiniz önümüzdeki günlerde binlerce bu konuda taşınmayı ve bu konuda şüpheli, haksız taşınmayı iptal edeceğiz, iptal edilecek Yüksek Seçim Kurulu’nda. Burada Yüksek Seçim Kurulu ile birlikte çalışıyoruz. Kolluk Kuvvetlerimize onlar bildiriyorlar, biz bir takımlarını tespit ediyoruz ve meselenin sıhhati ve sağlamlığı konusunda en önemli sonuçları birlikte gerçekleştiriyoruz bu kadar açık ve net\" diyerek konuşmasını tamamladı.
Toplantı Bakan Soylu’nun konuşmasının ardından basına kapalı olarak devam etti.

Görüntü Dökümü:
---------
-Toplantıdan detaylar
-Bakan Süleyman Soylu\'nun konuşması

HAM GÖRÜNTÜLER AŞAĞIDAKİ FTP ADRESİMİZDEN ALINABİLİR 

ftp://178.211.55.238 
kullanıcı: dhaabone
şifre: dha

Haber-Kamera:Yaprak KOÇER-Hüseyin KALAY/SAMSUN, (DHA) 

=================

Yediemin otoparklarında bulunan araçlar çürümeye terk edildi

Diyarbakır\'da vergi ve kredi gibi borçlar nedeniyle icralık olup yediemin otoparklarına bırakılan yaklaşık 3 bin araç, çürümeye terk edildi. Mağdur olduklarını anlatan yediemin işletmecileri, sektörle ilgili yasal düzenleme istedi.
Diyarbakır\'da vergi ve kredi gibi borçlar nedeniyle icralık olan yaklaşık 3 bin araç, yediemin otoparklarına çekildi. Araçların otoparklardan alınmamasıyla yediemin işletmecileri mağdur olduklarını söyledi. Yediemin işletmecileri, araçların motorlu taşıt vasfını yitirmiş hale geldiğini dile belirterek, oluşan mağduriyetlerin önüne geçebilmesi için yasal düzenleme yapılması talebinde bulundu.
TÜRKİYE GENELİNDE 300 BİN ARAÇ BULUNUYOR
Diyarbakır\'da yediemin otoparkı işletmecisi Esat Güngürür, Türkiye genelinde 300 bin aracın yedieminlerin işlettiği otoparklarda olduğunu dile getirerek, Diyarbakır genelinde ise 3 bin aracın çürümeye terk edildiğini söyledi. Güngörür, \"Bursa Yediemin Otoparklar Derneği, Türkiye genelinde yedieminlerde 300 bin aracın olduğunu açıkladı. Şu anda 81 ili göz önünde bulundurduğunuz zaman belki de daha fazla bir rakam ortaya çıkıyor. Ben de 800 araç bulunuyor ama Diyarbakır genelinde 3 bine yakın araç otoparklarda çürümeye mahkumdur. Ne yazık ki bu araçlar için hem alacaklı hem borçlu ciddi sıkıntı çekiyor. 10 yıl önce çekilen bir aracın, kamyon üzerinden hesaplamasını yaparsak 10 yıl önce 2008 model bir kamyon 100 bin lira değerindeydi. Bugün o kamyonun değeri en fazla 20-25 bin lira arasındadır ve o vatandaşın borcu faiziyle beraber sürekli artmaktadır. Ne yazık ki borcu yüzünden el konulan araç yüzde 75\'lik bir değer kaybına uğruyor. Bir kere burada borçlu tamamen iflasın eşiğine geliyor. İkincisi alacaklı da alacağına da kavuşamıyor. Bir yasal düzenleme ile araçlar çekildiği takdirde bu araç derhal paraya çevrildiğinde hem devlet kazanır hem borçlu borcunu ödemiş olur hem alacaklı da alacağına kavuşmuş olur\" dedi.
\'YASAL DÜZENLEME OLMAYANA KADAR ARAÇLAR BİZDE KALIYOR\'
Adalet Bakanlığı\'nın belirlemiş olduğu fiyat tarifesine göre otopark ücreti aldıklarını dile getiren Güngürür, \"Bu araçların 180 gün için belirli bir fiyatı var. 180 günden sonra 1/2 oranında alıyoruz. Örneğin araç, 10 bin liraya satıldı ama otopark ücreti 6 bin lira. Biz o 6 bin lirayı alamıyoruz. Yüzde 30\'u geçmemek kaydıyla ücret alabiliyoruz. Bu araçlar yasal bir düzenleme olmayana kadar hep bizde kalacak. Yani yasal engel var. Kurumlar bir aracı bize teslim ettikleri zaman bunları tutanakla teslim alıyoruz ve normal kanuna göre 180 günden sonra bu araçların satılması gerekiyor ama bazılarının üzerinde mahkeme şerhi var satılamıyor. Vergi daireleri bazen engel çıkarıyor satamıyorlar. Bir aracın üzerinde birden fazla icra olduğunda ciddi sıkıtınlar çıkıyor ve bu şekilde gördüğünüz gibi Türkiye genelinde nereye giderseniz gidin ciddi bir araç yığınağı var ve herkes mağdur. Eminim ki bir yasal düzenlemeyle bu sıkıntı kaldırıldığı takdirde yaklaşık 1 milyon insan rahat bir nefes almış olacak\" diye konuştu.
\'HURDA BİLE HURDALIKTAN ÇIKMIŞ DURUMDA\'
Otopark işletmecisi Münir Alioğlu. 2007 yılından beri otoparka çektikleri araçların hala durduğuna dikkat çekerek, araçların hurdalıktan çıktığını ifade ederek, şunları söyledi:
\"Diyarbakır\'ın ilk yediemin otoparkı olarak açıldık. 2007\'den beri çektiğimiz araçlar hala satılmamaktadır ve büyük sıkıntılar çekiyoruz. Hem otoparkçı olarak sıkıntılar çekiyoruz hem alacaklı sıkıntı çekiyor hem de borçlu. Bu araçların satılabilmesi için çok ivedi bir şekilde yasal bir düzenleme olması gerektiğini düşünüyoruz. Çünkü yalnız Diyarbakır değil Türkiye\'nin 81 ilinde aynı sıkıntılar yaşanıyor. Hiç yoktan ortalama 800 motosiklet otoparklarda mevcut ve bunlar, Makine Kimya Endüstrisi tarafından alınırsa ya da normal açık ihale üzeri satılırsa, hurda şeklinde bile satılırsa hakkımıza kavuşuruz, aynı zamanda devlet bütçesine büyük bir katkı sunulur. Dileğimiz bir an önce bir yasanın düzenlenmesi. Diyarbakır\'da şu anda 7 tane yediemin mevcut ve büyük sıkıntılar yaşıyoruz. Araç sayısı ortalama olarak 3 bin civarında. Bir o kadar da motosiklet var. Bu araçlarla ilgili toplam fiyat tahmini yapmak zordur. Hurda bile hurdalıktan çıkmış durumda. Tamamen tenekeye dönüşmüş bir sürü araç var.\"

Görüntü Dökümü:
-------------------------------
- Drone ile çekilen detay görüntüler
- Otoparktaki araçlardan detay
- Esat Güngürür\'ün konuşması
- Münir Alioğlu\'nun konuşması
- Genel ve detay görüntüler

GÖRÜNTÜ BOYUTU: 728 MB

Haber-Kamera: Emrah KIZIL-Serdar SUNAR/DİYARBAKIR,(DHA)

===================

Vücudunda ilik savaşı başlayan Batuhan, iyileşeceği günü bekliyor

İzmit\'te yaşayan 12 yaşındaki lösemi hastası Batuhan Balta, annesinden yapılan yüzde 80 uyumlu ilik naklinin ardından iyileşmeyi bekliyor. Uygun ilik donörü bulmanın zorluğundan bahseden anne Hava Balta, vatandaşlara donör olmaları yönünde çağrı yaptı.
İzmit Yeşilova Mahallesi\'nde ailesiyle birlikte yaşayan 12 yaşındaki Batuhan Balta\'ya 2016 yılında lösemi teşhisi konuldu. Annesi Hava ve babası Murat Balta\'nın çok hareketli bir çocukken bir anda Batuhan\'ın halsizleşmeye başlamasından şüphelenerek doktora götürmesi üzerine belirlenen hastalık sonrasında ailenin hayatı değişti. 2016 yılının Ağustos ayında başlayan 6 aylık tanı ve teşhis sürecinin ardından, 2017 yılının Şubat ayında Batuhan\'ın tedavisi başladı. Tedavi sürecinde 6 ay boyunca kemoterapi gören Batuhan, daha sonra kendisine uygun ilik beklemeye başladı. Yaklaşık 6 ay ilik bekledikten sonra durumu kötüleşen Batuhan\'ın doktorları, ailesine vakit kalmadığını ve bir an önce ilik naklinin yapılması gerektiğini söyledi. Yapılan taramalarda Türkiye\'de 426 bin, dünyada ise 33 milyon ilik donör ile birlikte anne ve babanın ilik uyumluluğuna bakıldı. Baba Murat Balta\'nın yüzde 70, anne Hava Balta\'nın yüzde 80 uyumlu olduğunun belirlenmesi üzerine 12 Şubat 2018\'de anneden Batuhan\'a ilik nakli yapıldı.
VÜCUDUNDA İLİK SAVAŞI BAŞLADI
İlik nakli sürecinde Batuhan\'ın kontrolleri sebebiyle aile İstanbul\'a taşınmak zorunda kaldı. Yüzde 100 uyumlu olmayan ilik nakli yapılması sebebiyle, Batuhan\'ın vücudunda GVHD olarak isimlendirilen ilik savaşı başladı. Uyumlu ilik hücrelerinin uyumsuz olan hücrelerle savaşması olarak adlandırılan hastalık sebebiyle, Batuhan\'ın cildinde kabarmalar ve dökülmeler başladı. Bu sebeple uygulanan ilaç ve kortizon tedavisi ise Batuhan\'da şeker hastalığına ve vücudunun orantısız büyümesine neden oldu. Her gün 27 farklı ilaç kullanan Batuhan\'ın doktorları zaman içerisinde vücudunun normale döneceğini söylese de, süreci atlatmak aile için oldukça zor. 5 yıllık iyileşme süreci sorunsuz tamamlanırsa, Batuhan Balta tamamen iyileşmiş olarak hayatına devam edebilecek.
YÜZDE 80 UYUMLU NAKİL YAPILDI
Batuhan\'ın tedavi sürecini anlatan anne Hava Balta, \"Hastalığın başlamasından itibaren 2 buçuk, 3 yıla yakın bir zaman geçti. İlk önce lösemi olarak teşhis koyuldu. Lösemi teşhisinin ardından 6 ay kadar bir tedavi gördük. 4 kürden oluşan bir tedaviydi. Arada ateşlenmelerimiz olduğu için aksamalar oluyordu. Bize kemik iliği yetmezliği olarak geri dönüldü. \'Lösemi hücreleri var ama aktif değil\' dediler. Bize ilik naklinden başka hiçbir şansımızın olmadığını söylediler. Şubat ayının 12\'si ile 14\'ü arasında nakil yapıldı. Bu süreç içerisinde biz ilik için çok uğraştık. Yurt içi, yurt dışı taramalar yapıldı ama uygun ilik bulunamadı. Zamanımız da çok dardı. Kızılay\'ımızın ilik bağışı ile ilgili broşürlerini alıp sokak sokak ilik dilendim, kan dilendim, trombosit dilendim. Yoldan insanları çevirdim. Bir süre sonra \'Zamanımız kalmadı. Aile içerisinde en yakın kimse biz ondan nakil yapmak zorundayız\' dediler. Bunun çok büyük yan etkilerinin olduğunu, nakilden sonra oluşacak bazı sorunlarımızın olacağını bize söylediler. Zamanla her şeyin düzeleceğini söylediler. Biz şimdi düzeleceğimiz günü bekliyoruz. Nakil olduk. Benden yüzde 80 uyumlu nakil yapıldı. Bunun yan etkileri başladı. Naklin yan etkilerini görüyoruz şu an\" dedi.
\"İLAÇLAR BAŞARILI OLMAZSA BAŞKA TEDAVİ YÖNTEMLERİ DENEYECEĞİZ\"
İlik naklinin ardından yaşadıkları süreci anlatan anne Hava Balta, \"İlaca bağlı şeker çıktı. İlaçlarla beraber bunu bastırmak için insülin kullanıyoruz. Uyumsuz olan hücreleri bastırmak için kortizon kullanıyoruz. Baskılayıcı ilaçlar kullanıyoruz. Bunun yanında yan etki olarak kas erimesi oldu, kemik erimesi oldu, yürüme bozukluğu oldu. Vücudunda bazı değişiklikler oldu. Bunların yan etkilerini yaşıyoruz. Ama şükürler olsun çocuğum yanımda. Biz sonuna kadar devam edeceğiz. Bu Rabbimin bir sınavı, biz de bu sınavdan inşallah geçeceğiz. Doktorlarımız bize hücre savaşı olduğunu, nakilden sonra yaşanan ve GVHD denilen uyumsuz olan yüzde 20\'lik hücrelerin cilde saldırı yaptığını söylediler. Bu ikinci kez oldu. Bunun kronik olduğunu  söylediler. Bununla beraber eğer bu baskılayan ilaçlar başarılı olmaz da bu durum cildinde tekrar alevlenirse, başka bir tedavi yöntemine geçeceğiz. Şimdi doktorlarımız ne derse biz onu bekliyoruz. Bu durum daha da ileriye gider mi bilmiyorum\" diye konuştu.
\"BEN OĞLUMU İKİNCİ KEZ DOĞURDUM\"
Hastanede yaşadıkları zor zamanları asla unutmayacağını söyleyen Hava Balta, şöyle konuştu:
\"Ben oğlumu ikinci kez doğurdum. Şubatın 12\'sinde doğum günümüz var. Benim oğlum yeniden doğdu. Yine istesinler yine ilik veririm. Bir başkasına olsun, ben yine veririm. Çünkü onlar da benim çocuklarım. Onlar da benim evlatlarım. O hastanede ilik beklerken, o çocuklar kemoterapi aldıklarında odadan bizi kovuşları, etrafa kusmaları. O odanın içi zehir gibi. Çocukların o acıları zaten bana yetiyor. Unutamıyorum, asla unutmayacağım. Çünkü çok zor. Onlar küçücük çocuklar. Ben çok çocuk gönderdim. Onlar da benim evlatlarım. Hepsini kalbime koydum. Çok fazla bekleyen var. İlik verin. Benim şansım yüzde 80\'di. Bana, \'Olmayabilir\' dediler. Ben doktorlara, \'Önce Allah dert verdi. Dermanı da size verdi. Siz bana yolu gösterin, ben izinizden  gitmeye razıyım\' dedim. O yüzden, ilik verin, donör olun.\"
\"İLİK NAKLİNİ GRİP OLMUŞ GİBİ DÜŞÜNÜN\"
İlik bağışlamanın çok basit bir işlem olduğunu belirten Hava Balta, \"Bunu grip olmuş gibi düşünün. Grip olduğunuzda nasıl bir vücut ağrısı olur? Grip olduğunuzda nasıl kemikleriniz ağrıyorsa bu da öyle bir şey. Topu topu 1 gün sürüyor. Ondan sonra bitiyor. Ama karşınızda bir hayat var. O hayat çok önemli. Sana karşındaki, \'Biz seninle uyumluyuz. Benim yaşamam, nefes almam sana bağlı\' diyor. Göz göre göre gitmesi mi? Yoksa bir kişiye, bir günlük ağrı karşılığında hayatını bağışlamak mı? Bir defa, herkes bu muhakemeyi kendisini o kişinin yerine koyarak yapsın. \'Ya bir gün benim de başıma gelirse\' diye düşünün.\" dedi.
\"NAKİLDEN ÖNCE HEP OKULDAN KAYTARIYORDUM\"
Tedavi süreci devam eden Batuhan Balta ise, \"Tedavim iyi geçiyor. Bazen sinirli oluyorum. Bazen aç, susuz kalıyorum. Yürümekte zorlanıyorum. Ben şu an iyiyim. Sadece yürümekte zorlanıyorum. Bir de bacak ağrısı var. Nakilden önce çok iyiydi. Ben okuldan hep kaytarıyordum. Şimdi okula hiç gidemiyoru\" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
--------------
-Batuhan\'ın evde çekilmiş görüntüleri
-Batuhan\'ın kendi şekerini ölçmesi
-Ailenin hep birlikte görüntüsü
-Anne Hava Balta ile röp.
-Batuhan Balta ile röp.
-Detay

HABER: Dinçer AKBİR-KAMERA: Alişan KOYUNCU/İZMİT(Kocaeli),(DHA)

=================

Temizlerken ateş alan tüfek işaret parmağını kopardı

Bursa’nın İnegöl ilçesinde meydana olayda kamp kurduğu çadırda tüfeğini temizleyen Arif Arslan\'ın (40) tüfeğin ateş alması sonucunda parmağı koptu.
Olay İnegöl\'e bağlı Tahtaköprü mahallesi mevkiindeki ormanlık alanda meydana geldi. 2 arkadaşıyla birlikte ormanlık alanda kamp kuran Arif Arslan, tüfeğini kurduğu çadır içersinde temizlemeye başladı. Temizlik yaptığı sırada sol elinin işaret parmağını tüfeğin namlu deliğine soktuğu sırada, tüfek ateş aldı. Namludan çıkan saçmalar nedeniyle parmağı koptu.
Kanlar içinde kalan adamın yardımına arkadaşları koştu. Yaralı, olay yerine sevk edilen 112 Acil Servis Ambulansında görevli sağlık ekiplerinin ilk müdahalesinin ardından İnegöl Devlet Hastanesi Acil Servisine götürülerek tedavi altına alındı. Parmağı kopan adam, tedavinin ardından Uludağ üniversitesi Tıp Fakültesine sevk edildi. Kopan parmak tüm aramalara rağmen bulunamadı.Olayla alakalı soruşturma başlatıldı.

Görüntü Dökümü
--------------
-Yaralının görüntüsü
-Acil servis detay

SÜRE: 48 sn BOYUT 90 MB

Haber-Kamera : Yavuz YILMAZ/İNEGÖL,(DHA)

================

Geleneksel halı dokumacılığı kadınlara gelir kapısı oldu

Niğde Halk Eğitim Müdürlüğü tarafından açılan Niğde Halıcılar Birliği Atölyesi\'nde Anadolu\'da çok eskiden bu yana yapılan halı dokuma sanatını yeniden canlandırıyor.
Yaklaşık 2 ay önce Niğde Halk Eğitim Müdürlüğü tarafından açılan Niğde Halıcılar Birliği atölyesinde 40 kursiyer, el emeği ve göz nuru halılar dokuyarak hem hobi ediniyor, hem de meslek sahibi olarak kazanç sağlıyor. Atölyede kursiyerlere tekniğin öğretilmesinin ardından hayal güçleri serbest bırakılıyor.
Dokumaların ham maddelerini yün, tiftik, pamuk, kıl ve ipek oluşturuyor. Kursiyerlerin boş zamanlarını değerlendirmesine ve bir gelir kapısı oluşturmasına yardımcı olan kurs haftanın 5 günü açık. Boş zamanlarını dokudukları halıya adayan kursiyerler böylelikle ev ekonomisine de katkıda bulunuyor. Tamamen el emeği göz nuru halılar 2 veya 3 ayda tamamlanıyor.
Halk Eğitim Merkezi Usta Öğreticisi Hülya Erdem, kursiyer eğitimlerini tamamladıktan sonra istediklerini boyuttaki halıya 2’şerli veya 4’erli gruplar halinde başladıklarını söyledi. Erdem, kursiyerlerin bir şirket için halı dokuduğunu ve metrekare hesabıyla para kazandıklarını belirterek, \"Firmalar aracılığı ile kursiyerlerimiz dokudukları halılardan kazanç elde ediyorlar. Halı dokuma güzel bir meslek ancak bitmek üzere. Bu mesleğin devam etmesi için elimizden geleni yapıyoruz. Halı dokuma mesleğinin tarihi çok eskidir. Geçmiş tarihlerde her evde halı dokuması sanatı icra ediliyordu. Kadınlarımız dokudukları halılardan gelir sağlıyorlardı. Ancak günümüzde halı dokuma sanatı yok olmakla karşı karşıya kaldı\" dedi.

Görüntü Dökümü
-------------
- Kadınların halı dokuması
- Halı dokuyan kadınların çalışması
- Kurs öğretmeni Hülya Erdem ile röportaj
- Halıdan detaylar

SÜRE: 03\'35\" BOYUT: 322 MB

Haber-Kamera:  Adnan ÇELEBİ/NİĞDE,(DHA)

=====================

Muhtar dedikodulara sosyal medya üzerinden canlı yayınla cevap verdi 

Kars\'ın Selim ilçesine bağlı Sarıgün köyünün muhtarı Öner Bastaban (49), hakkındaki yolsuzluk ve hizmet yapmadığı dedikodularına cep telefonundan yaptığı canlı yayınla cevap verdi.
Selim ilçesine 22 kilometre uzaklıktaki Sarıgün köyünün muhtarı, 3 çocuk babası Öner Bastaban, 31 Mart 2019\'da yapılacak seçimlerde yeniden göreve talip oldu. 7 adayın yarışacağı 920 kişinin yaşadığı köyde seçim çalışmaları da başladı. 30 Mart 2014\'teki seçimlerle muhtar olan Bastaban, hakkında çıkan yolsuzluk dedikodularına ve hizmet yapmadığı eleştirilerine tepki gösterdi. İddiaları ortaya atanlarla yüzleşmek üzere oturduğu ilçeden köye gitmek için yola çıkan Bastaban, cep telefonuyla canlı yayın yapmaya karar verdi. Otomobilini yol kenara çeken Öner Basbatan, hakkındaki iddialara 8 dakikalık canlı yayınla cevap verdi. Gelen olumlu tepkiler üzerine rahatlayan Öner Basbatan, köye giderek ziyaretlerde bulundu.
Sosyal medyadaki canlı yayını büyük ilgi gören muhtar Öner Bastaban, görev süresi içinde köyüne birçok hizmet getirdiğini anlattı.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
--------
-Muhtarın cep telefonu paylaşım videosu
-Muhtarın köydeki görüntüleri
-Ahırda çalışması, ot taşıması, kar atması
-Köydeki hizmetlerini yerinde göstermesi ve konuşması
-Muhtar ile röp.

656 MB - 6 DK 59 SN - 

Haber-Kamera: Bedir ALTUNOK / KARS, (DHA)

===================

Öldürdüğü Nafiye’yi çok sevdiğini söyleyen sanığa ağırlaştırılmış müebbet

Bursa\'da üç çocuk annesi Nafiye Şahin\'i (40) \'tasarlayarak öldürmek\' suçundan yargılanan Kemal Yılmaz (61), karar duruşmasında hakim karşısına çıktı. Duruşmada verilen son sözde, \"Nafiye’yi çok seviyordum. Öldürmek istemedim. Pişmanım\" diyen Yılmaz, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı.
Olay, 2017 yılının Aralık ayında merkez Osmangazi ilçesi Fatih Sultan Mehmet Mahallesi\'nde meydana geldi. Çiftçilik yapan evli ve 3 çocuk babası Kemal Yılmaz ile kendisi gibi evli olan ilişkisi olduğu iddia edilen Nafiye Şahin arasında tartışma çıktı. Tartışma sırasında Kemal Yılmaz, belinden çıkardığı tabanca ile Şahin\'e 9 el ateş etti. Kanlar içinde yere yığılan Şahin, çağırılan ambulansla kaldırıldığı Çekirge Devlet Hastanesi\'nde, doktorların tüm müdahalesine karşın kurtarılamadı. Olayın ardından kaçan Kemal Yılmaz, Gürsu ilçesinde polisin düzenlediği operasyonla gözaltına alındı. Yılmaz, adliyeye sevk edilirken gazetecilere, \"İhanetin bedeli bu. Pişmanım. Paramı alıp benimle oynadı. 250 bin lira paramı aldı\" dedi. Yılmaz, çıkarıldığı mahkemece tutuklandı.
Kemal Yılmaz hakkında Bursa 4\'üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde \'tasarlayarak adam öldürmek\' suçundan müebbet hapis cezası istemiyle dava açıldı. Davanın karar duruşmasına Kemal Yılmaz ve avukatı ile müştekilerin avukatı katıldı. Yılmaz, ilk savunmasındaki \"Nafiye’nin evinin her türlü eşyasını ben aldım, hatta oğluna araba da aldım. 200- 250 bin liraya yakın para harcadım. Öldürmek istemedim. Ancak, daha önce beni cinsel istismar iddiasıyla şikayet etmişti. Aynı şeyi yine yapar endişesiyle silahımı çıkardım. Boğuşma sırasında bir sefer patlayınca, silahtaki tüm mermilerini üzerine boşalttım. Eşinden boşanacağını ve benimle evleneceğini söylüyordu\" sözlerini tekrarladı. Mahkeme başkanınca son sözü sorulan Yılmaz, \"Nafiye\'yi çok seviyordum. Öldürmek istemedim. Pişmanım\" dedi.
Mahkeme heyeti, sanık Kemal Yılmaz’ı ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırdı.

Haber: Halil ÖZÇOBAN/BURSA, (DHA)- 

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştir