24 Aralık 2018 14:22
DHA YURT BÜLTENİ -5
DOĞU, BALKANLARDAN GELEN YAĞIŞIN ETKİSİNE GİRDİ
Doğu Anadolu Bölgesi, Balkanlardan gelen yağışlı hava dalgasının etkisine girdi. Erzurum\'da gece başlayan kar yağışı etkisini aralıklarla sürdürürken Erzincan\'da 108, Muş\'ta ise 100 köy yolu ulaşıma kapandı. Hava sıcaklığının sıfırın altında 12.3 derece olarak ölçüldüğü Ardahan\'ın Göle ilçesi bölgenin en soğuk yerleşim merkezi oldu.
Meteoroloji 12\'nci Bölge Müdürlüğü yetkililerinden alınan bilgiye göre, Balkanlardan gelen yağışlı havanın etkisine giren bölgede bir çok ilde kar yağışı başladı. Erzurum\'da gece başlayan kar yağışı sabah saatlerinde de aralıklarla etkisini sürdürdü. Kent merkezinde 6 santimetreyi geçen karın temizliği için belediye ekipleri çalışma başlattı. Kar kalınlığı Palandöken Kayak Merkezi\'nde 56, Konaklı\'da ise 29 santimetreye olarak ölçüldü. Büyükşehir Belediyesi ekipleri, cadde ve sokaklarda buzlanmaya karşı tuzlama çalışması yaptı. Kapalı köy yolu olmayan Erzurum\'da kar yağışının bugün ve yarın da devam edeceği bildirildi.
Muş\'ta ise kar yağışı sabah saatlerinde etkili oldu. Kenti beyaza bürüyen yağış ulaşımı olumsuz etkiledi. Okula gitmek için evlerinden çıkan vatandaşlar, kar topu oynarken, sürücüler araçlarını temizledi. Özel İdare Genel Sekreterliği Yol Şube Müdürü Mehmet Şah Şentürk, il genelinde 100 köy yolunun kapalı olduğunu bildirdi.
Varto ilçesinde ise iki gündür etkili olan güneşli ve sıcak hava yerini kar yağışına bıraktı. İlçe tamamen beyaza bürünürken esnafın da kar mesaisi başladı. Karla birlikte hava sıcaklıkları da hissedilir derecede düştü. İlçe merkezinde kar kalınlığı 20 santimetreyi bulurken yüksek kesimlerde kar kalınlığının 50 santimetreyi geçtiği, ilçeyle bağlantısı olan köylerde ise ulaşım kesilerek bazı köy yollarının kapandığı öğrenildi.
Bu arada bölgede en soğuk yerleşim merkezi Ardahan Göle oldu. Göle\'de termometreler sıfırın altında 12.3\'ü gösterdi. Yapılan ölçümlere göre bölge illerinde gerçekleşen en düşük sıcaklıklar sıfırın altında olmak üzere, Ardahan\'da 10.4, Kars 7.7, Erzurum\'da 6.7, Erzincan, Muş ve Iğdır\'da 0 derece oldu.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
ERZURUM
-Erzurum tabelası
-Kar temizliği yapan işçiler
-Lalapaşa Camii ve caddeden görüntü
-İşçilerin çalışmaları
-İş makinelerinin yolları tuzlaması
-Cadde ve sokaklardan görüntüler
-Atlama kulelerinde kar yağışı
Haber-Kamera: Salih TEKİN / ERZURUM, (DHA)
MUŞ
---------
-Sabaha karşı başlayan kar yağışından detaylar
-Gün doğması ile devam eden kar yağışı
-Aracını temizleyen bayan görüntüsü
-Araçlardan detaylar
-Okula giden çocuklardan detaylar
-İş yerleri önünü temizlenmesinden detaylar
Haber-Kamera: Mehmet AYDIN - Fatih ÇELİK / MUŞ, (DHA)
===============
İKİ DİNİ AYNI AVLUDA BULUŞTURAN TARİHİ ALANIN, UNESCO DÜNYA MİRASI LİSTESİNE GİRMESİ İÇİN GERİ SAYIM
Mardin’de tarihi ‘İpek Yolu’ güzergahındaki Nusaybin İlçesi’nde aynı avluda Müslümanlık ve Hıristiyanlık için büyük önemi bulunan iki kutsal mekanın bulunduğu, 4 yıl önce \'UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi\'ne alınan alanın asıl listeye alınması amacıyla başlatılan çalışmalarda son aşamaya gelindi.
Yukarı Mezopotamya\'nın en eski ibadet yerlerinden, ayakta kalan \'Dünyanın en eski vaftizhanesi\' kabul edilen Mor Yakup Kilisesi ile bitişiğindeki Hz. Muhammed’in 13’üncü kuşaktan torunu Zeynel Abidin’in adını taşıyan türbe ve caminin bulunduğu alan, 2014 yılında UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi\'ne alındı. Mardin’in Nusaybin İlçesi’nde 14 Mart 2016 tarihinde ‘Bozulan huzur ve asayiş ortamının tekrar sağlanması amacıyla ilan edilen sokağa çıkma yasağının 23 Mayıs 2017 tarihinde kaldırılması ardından, bu bölgedeki çalışmalar hızlandırıldı. Mardin Müzesi Müdürü Nihat Erdoğan, Nusaybin Kültür İnanç Parkı Projesi’nin sürdürüldüğünü anlatırken, DHA muhabirine şöyle dedi:
“Sağ tarafımızda Peygamberimizin 13’üncü kuşaktan torunu Zeynel Abidin’in makamı, camii, yanında ise, bir katedral alanı; Mor Yakup Kilisesi. Bunlar kalıntıları ile birlikte ‘Nusaybin Okulu’ olarak bilinen tarihteki ilk üniversitenin bulunduğu; aslında kültür medeniyetlerinin beşiği olan bir arada yaşama kültürünün izlerini, hafızasını bugüne taşıyan iki yapı. Mor Yakup Kilisesi ayakta kalmış dünyanın en eski vaftizhanesi olarak biliniyor. 8’inci Yüzyıl’da kiliseye çevrilmiş. Bu alan, 15 Nisan 2014\'te alınan kararla UNESCO Dünya Mirası geçici listesinde. Dicle Kalkınma Ajansı’ndan alınan bir proje ile yapı restore edilecek. Vakıflar Bölge Müdürlüğü cami kısmında restorasyonu tamamladı. Burasının çevre düzeni ile ilgili 2019 yılında kazı ve restorasyon çalışmaları tamamlandığında Nusaybin de UNESCO Dünya Mirası listesine girecek. Burası; farklı din ve inançlardaki insanların bir arada birbirlerini hoşgörü ile tahammül ile birlikte yaşamın devam ettiği, somut olmayan değerleri ile birlikte bu alan UNESCO değerlerini taşıyor. Taş işçiliği ve ünik (Tek, eşi olmayan) ayakta kalmış vaftizhane, katedrali ile diğer kompleks yapıları, bir avlu içerisinde iki dinin ibadethanelerinin bulunması ile dünya barışına özel bir şekilde kendi geçmiş hikayesini de gönderiyor. ‘Geçmişte bir arada yaşayabilmişiz. Bundan sonra da neden yaşamayalım. Farklı düşünüp, farklı inanabiliriz ama birlikte yaşanabilir bir dünya herkese yeter’ mesajını veriyor.ö
OLAYLAR ZİYARETÇİ SAYISINI ETKİLEDİ
Bir bölümü restore edilen Mor Yakup Kilisesi’nin bekçisi Daniel Çepe, 2000 yılından bu yana Nusaybin’de ailesi ile birlikte yaşayan tek Süryani olduğunu söyledi. Çepe, tarihi yapı ile ilgili şu bilgileri verdi:
“Dünyanın en eski vaftizhanelerinden birisinin yer aldığı Mor Yakup Kilisesi; 350 yılında kiliseye çevrilmiş. Episkopos Mor Yakup ve öğrencisi Mor Efraim ile MS 325’te İznik Konsili’ne katılmış, ardından burayı üniversiteye dönüştürmüşler. Zamanında burada yatılı 800-1000 öğrenciye Süryanice başta olmak üzere, teoloji, felsefe, mantık, edebiyat, geometri, astronomi, tıp ve hukuk, dersleri verilmiş. Bu gördüğünüz mekan; MS 300 yıllarında Roma Dönemi’nden kalma. Buraya yılda yaklaşık 7 bin ziyaretçimiz geliyor. Tabii diğer senelere göre az. Olaylar nedeniyle son 2-3 yılda ziyaretçiler çok nadir geldi. Daha önce yılda 20 bini aşıyordu ziyaretçi sayısı.\"
İKİ TARİHİ YAPI
Ortadoks Mor Yakup Kilisesi\'; Nusaybin piskoposu olarak görev yapan Mor Yakup tarafından MS 313-320 yılları arasında yaptırıldı, içinde Mor Yakup\'un türbesi de bulunuyor. Burada dünyanın ilk vaftizhanesi bulunuyor. Mor Yakup\'un mezarının yer aldığı bir kat alttaki bölüme iki aynı noktadaki kaya merdivenlerden inilebiliyor. Üniversite düzeyinde eğitim verilen kilise, Sasaniler’in MS 363\'e kadar önemini korumuş. Bu tarihten sonra okulun öğretim kadrolarının dağıldığı, eğitimin Suriye\'de sürdürüldüğü biliniyor. Mor Yakup Manastırı 8’inci Yüzyılda Metropolitlik merkezi, 1364-1839 yılları arasında da Turabdin bölgesi için Patriklik makamı oldu. Birinci Dünya Savaşı\'na kadar faal durumda olan manastır 1965 yılına kadar sahipsiz kalmıştı.
Nusaybin\'de 12’nci Yüzyıl’da yaptırılan Zeynel Abidin Cami Külliyesi’nde cami, minare, Zeynel Abidin ve onun kız kardeşi Sitti Zeynep’e ait türbelerin yanı sıra şadırvan, medrese odaları, mezarlık alanı ve yeni abdesthane yapıları bulunuyor. Külliye yapı olarak bahçeli, açık bir avlu içerisinde \'L plan\' şemasında kesme taş malzemeyle inşa edilmişti. Mor Yakup Kilisesi İle Zeynel Abidin Camii’nin konumları bakımından ortak bir geçmişi yansıttığı kabul ediliyor.
Görüntü Dökümü
-----------
Mor Yakup Kilisesi ve bitişiğindeki Zeynel Abidin Cami Külliyesi’nin genel görüntüleri
Mor Yakup Kilisesi avlusunda bulunan tarihi taş kalıntılar
Müze Müdürü Nihat Erdoğan\'ın açıklamaları
Mor Yakup Kilisesi’nin bekçisi Daniel Çepe konuşurken
Ziyaretçiler kilisede
Mor Yakup\'un mezarı
Zeynel Abidin Camii\'nden görüntüler
Haber-kamera:İhsan DÖRTKARDEŞ/NUSAYBİN-DHA)
================
4\'ÜNCÜ KATIN BALKONUNDAN APARTMAN BOŞLUĞUNA DÜŞTÜ
Antalya\'nın Manavgat ilçesinde, G.K. (16) isimli kız çocuğu, evlerinin 4\'üncü katındaki balkondan apartman boşluğuna düştü. İtfaiye, polis ve sağlık ekiplerinin uzun uğraşları sonucu düştüğü yerden kurtarılan kız, hastaneye götürüldü.
Manavgat\'ın Yukarı Hisar Mahallesi Tugayoğlu Caddesi\'nde bulunan iş merkezinin 4\'üncü katında ailesiyle birlikte oturan G.K., cumartesi günü saat 03.30 sıralarında, balkona çıktı. Bilinmeyen nedenle dengesini kaybeden kız, iş hanının 1\'inci katında bulunan ara boşluğa düştü. Yaralanan kızın çığlıklarına uyanan ailesi ve çevredekiler, hemen sağlık ekibine haber verdi.
İTFAİYE GÖREVLİLERİ KAPIYI KIRDI
İhbar üzerine olay yerine sağlık ve polis ekipleri geldi. G.K.\'nin düştüğü yerde bulunan dairenin boş ve kapısının da kilitli olması nedeniyle itfaiyeden yardım istendi. İtfaiye görevlileri, dairenin çelik kapısını uzun uğraşlar sonucu güçlükle kırdı. Kapının kırılmasıyla kıza ulaşan sağlık ekibi, ilk müdahalenin ardından G.K.\'yi ambulansla Manavgat Devlet Hastanesi\'ne götürdü. G.K.\'nin sağlık durumunun iyi olduğu belirtildi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
----------
-Genç kızın düştüğü daire (Vatandaş kamerası)
-İtfaiye ekiplerinin kapıyı kırması (Vatandaş kamerası)
-Tıbbi müdahale ve genç kızın çığlıkları
276 MB /// 02.29\"
HABER- KAMERA: Mithat ABAKAN/MANAVGAT (Antalya), (DHA)
=================
FATURAYI ÖDEYEMEYİNCE YATALAK ANNESİYLE ELEKTRİKSİZ KALDI
Adana’da yatağa mahkum annesi Yüksel Karaöz\'e (78) baktığı için işsiz kalan ve annesinin aylık 600 TL engelli maaşıyla geçinmeye çalışan Fahri Karaöz (58), birlikte yaşadıkları kiralık evin elektrik faturasını ödemediğini için 4 aydır elektriksiz kaldıklarını söyleyerek yardım istedi.
Seyhan ilçesindeki Namık Kemal Mahallesi’nde kiralık bir evde annesi Yüksel Karaöz’ün beslenme ve bakımlarıyla tek başına ilgilendiğini kaydeden Fahri Karaöz, faturayı ödeyemedikleri için 4 aydır sobasız evde elektriksiz yaşadıklarını söyledi. Sürekli yataktan düşen annesini tek başına bırakmamak için günlük 120 TL yevmiyeyle çalıştığı kebapçılık işini bıraktığını kaydeden Fahri Karaöz, şunları söyledi:
“Annem 7 yıl önce açık kalp ameliyatı geçirdi. 1.5 ay önce 14 gün yoğun bakımda kaldı. Haftada 3 gün diyalize gidiyor. Ayakları tutmuyor. İlaçlarını içiriyorum, her gün bezlerini değiştiriyorum. Buzdolabımız bile boş, komşular yemek getiriyor. Anneme bağlanan 600 TL engelli maaşıyla geçiniyoruz bunun 325 TL’si kiraya gidiyor. Belediyelerden yardım gelmiyor ancak sağlık ekipleri annemi huzurevine yerleştirmek için girişimde bulundu. Huzurevinde yaşamayı da annem istemedi. Elektriğimizin bağlanması ve çeşitli ihtiyaç malzemelerinin yardımı konusunda yardım bekliyoruz. Battaniye ve yorganla ısınıyoruz. Benim dışımda annemin 5’i kadın 6 çocuğu daha var, 25 tane de torunu var. Sadece ben ve bir kardeşim annemle ilgileniyoruz, kimse bakmıyor.ö
Görüntü Dökümü
---------------
- Yatalak anne ile oğlunun görüntüleri
- Fahri Karaöz ile röp.
- Boş dolaptan görüntüler
- Evden detay görüntüler
SÜRE:02\'40\" BOYUT:296 MB
Haber-Kamera: Nuri PİR/ADANA, (DHA)
=================
YILBAŞI ÖNCESİ SAHTE VE KAÇAK İÇKİ DENETİMİ
Mersin\'de alkol satış ve servisi yapan işletmelerde kaçak veya sahte içki uygulaması yapan polis, herhangi bir suç unsuruna rastlamadı.
Yeni yıl öncesi kaçak ve sahte alkol ürünlerine yönelik çalışmalarını sıklaştıran Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele (KOM) Şube Müdürlüğü ekipleri, kent genelindeki içki satışı yapan büfe ve marketler ile alkol servisi yapan eğlence mekanlarında gümrük kaçağı ve sahte içki araması yaptı. Kent merkezindeki 22 işletmedeki şişe ve kolileri tek tek inceleyen yaklaşık 100 polis, herhangi bir suç unsuruna rastlamadı. Polis ekipleri, uygulamalarını aralıksız sürdürecek.
Görüntü Dökümü
-------------------
- Polislerin bir büfedeki içkileri kontrol etmesi
- Bir eğlence mekanına girilmesi
- Polisin müzisyenleri uyarması
- Alkol şişelerinin denetlenmesinden genel ve detay görüntüler
SÜRE: 03\'06\" - BOYUT: 339 MB
Haber-Kamera: MERSİN, (DHA)
====================
DEMRE\'DE DEVE GÜREŞİ YAPILDI
Antalya\'nın Demre ilçesinde birinciliğin olmadığı deve güreşleri yapıldı.
Demre Devecileri Yaşatma ve Koruma Derneği tarafından Demre Belediyesi\'nin desteğiyle düzenlenen deve güreşleri Köşkerler Mahallesi\'ndeki güreş sahasında yapıldı. Güreşleri Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel, CHP Antalya Milletvekili Aydın Özer, Demre Kaymakamı Murat Uz, Konyaaltı Belediye Başkanı ve CHP Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Muhittin Böcek, Demre Belediye Başkanı Süleyman Topcu, Kaş Belediye Başkanı Halil Kocaer, Ak Parti İl Başkanı İbrahim Ethem Taş, İYİ Parti İl Başkanı Ahmet Aydın, Kırkpınar Başpehlivanı İsmail Balaban, ikiz kardeşi Turan Balaban, siyasi partilerin ilçe başkanları, belediye meclisi üyeleri, mahalle muhtarları ve vatandaşlardan oluşan yaklaşık 6 bin kişi izledi.
Güreşlerde, Kırkpınar Başpehlivanı İsmail Balaban ve kardeşi Turan Balaban bir deveyle vatandaşları selamladı. Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel, Demre Belediye Başkanı Süleyman Topcu ve arkadaşları davul zurna eşliğinde vatandaşları selamladı. Deve güreşlerine Çanakkale, Manisa, Aydın, Denizli, Muğla ve Antalya\'dan toplam 110 ünlü güreşçi deve katıldı. Birinciliğin olmadığı güreşlerde folklorik güreşler yapıldı. Bazı develer güreşmek istemeyerek sahadan kaçarken, bazıları rakibini yere indirdi. Birbirine boyun kilidi oyunu uygulayan develeri birbirinden ayırmak için görevliler ter döktü.
Çok ünlü develer arasında kupa güreşleri yapıldı. Kaymakamlık Kupası\'nda Bodrum\'dan \'Kanka\', Çine\'den \'Arap Boncuk\', Belediye Başkanlığı Kupası\'nda Milas\'tan \'Özen Efe\', Sarayköy\'den \'Tekin Bıçak\' develeri kapıştı. Esnaf Odası Kupası\'nda Demre\'den \'Güzeldağ\' ile yine Demre\'den \'Çınar\', Ziraat Odası Kupası\'nda Kumluca\'dan \'Salih Bey\' ile Demre\'den \'Eşkıya\' adlı develer, Hal Komisyoncuları Derneği Kupası\'nda Kumluca\'dan \'Çakırbey\' ile Salihli\'den \'Efe Karayel\' adlı develer kapıştı.
Kırkpınar Başpehlivanı İsmail Balaban, \"Güreşlere yeni geldik ama heyecanlı güzel maçlar var. Seyir zevki güzel. Biz de takip ediyoruz. Güzel de seyirci var. Kalabalık var. Bu bizim kültürümüz, Yörük kültürü, insan güreşi, deve güreşi\" dedi.
Kumluca\'dan güreşlere katılan Kemal Özer, \"Deve güreşleri Yörük kültürümüzün bir parçası. Türkiye\'deki bütün devecilerle kardeş gibiyiz. Bu kültürümüzü ileri kuşaklara aktarmak bizim bir görevimizdir\" diye konuştu.
Demre Devecileri Yaşatma ve Koruma Derneği Başkanı Necati Sarıca da şöyle dedi:
\"Deve güreşleri folklorik amaçlı sosyal etkinliktir. Burada amacımız develeri güreştirmek değil, sosyal etkinlikleri nesilden nesile aktarmaktır. Yörük kültürünü biz var olduğumuz sürece yaşatmaktır.\"
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
------------
- Güreş sahasından,
- Develerden genel görüntüler,
- Deve sucuğu,
- Seyirciler,
- Develerin güreşlerinden değişik bölümler,
- Başpehlivanların ve BŞB Başkanı Türel\'in halkı selamlaması,
- Röportajlar…
240 MB 7.33
Haber- Kamera: Ahmet ACAR/DEMRE(Antalya), (DHA)
==============
72 YAŞINDA \'BOKSÖR NACİYE\'
Türkiye\'ye 40 yıl önce yerleştikten sonra \'Naciye\' adını kullanan Belçikalı Nancy Vanderstraeten, parkinson hastalığının ilerlemesini önlemek için 72 yaşında boksa başladı. Haftanın 3 günü ringe çıkan \'Boksör Naciye\', boks tutkusuyla rahatsızlığını önüne geçerek, daha hızlı, dik yürümeye başladığını ve titremeleri en aza indirdiğini söyledi.
Belçikalı ressam Nancy Vanderstraeten, Avrupa\'da birçok ülkeyi gezdikten sonra ziyaret ettiği Türkiye\'ye hayran kalıp, eşiyle 40 yıl önce İstanbul\'da yaşamaya başladı. Gençliğinde ressamlık ve mobilya tasarımlarıyla geçimini sağlayan Nancy, Türk insanlarına sevgisinden dolayı \'Naciye\' adını kullanmaya başladı. 15 yıl önce eşini kaybeden Naciye, dağcılık sporuyla ilgilenen kızının isteğiyle Antalya\'ya yerleşti. Geyikbayırı Mahallesi\'ndeki evlerinde organik tarım, mobilya dekorasyonu, ahşap boyama, ressamlık yapan Naciye, 5 yıl önce parkinson hastalığına yakalandı. Geçmişte ziyaret ettiği bazı Avrupa ülkeleri ile ABD\'de, parkinson hastalarının rehabilitasyon merkezlerinde boksla ilgilendiği aklına gelen Naciye, doktorlarının yönlendirmesiyle spor salonuna kayıt olmaya karar verdi.
ELDİVENLERİYLE RİNGDE YUMRUK ATIYOR
Çok sayıda ilaç kullanan, yürümekte zorlanan ve titreme sorunundan dolayı gündelik yaşam kalitesinin azalmasından rahatsızlık hisseden Naciye, doktorlarına da danışarak, 5 ay önce antrenör Emin Gürhan ile boksa başladı. Haftanın üç günü kent merkezine 30 kilometre uzaklıktaki evinden çıkarak halk otobüsüyle yaklaşık 1 saat süren yolculuğun ardından spor salonuna giden Naciye, boks eldivenlerini giyip, 1.5 saat ringde antrenman yapmaya başladı. Fizik tedavi ile boks antrenmanlarını uyumlu hale getiren Naciye, spor yaptığı 5 aylık dönemde daha hızlı ve dik yürümeye, yüksek basamaklardan inmeye başlarken, titreme sorununu en aza indirmeyi başardı.
PARKİNSONA SAĞ KROŞE
Spor yaparak parkinson hastalığının ilerlemesini önlemeye çalışan Naciye, 5 aylık antrenman sürecinde boksun kendisi için tutku haline geldiğini ve daha çok ringe çıkma isteği oluştuğunu söyledi. Geçmişte Avrupa ülkelerine ve ABD\'ye seyahatinde parkinson hastalarının rehabilitasyon merkezinde boks yaptığını gördüğünde şaşırdığı günleri yıllar sonra kendisi de bu hastalığa yakalanınca hatırladığını aktaran Naciye, \"Doktorumla konuştum. Ben de boksa başladım. Spor yaptıktan sonra çok daha iyi hissediyorum. Daha az titriyorum, vücut koordinasyonuna, ellerime ve bacaklarıma çok iyi geldi. Sonrasında ise boks tutku oldu\" diye konuştu.
\'YÜKSEK SESLİ MÜZİKLE SPOR YAPIYORUM\'
Boks sevgisini ve hastalığının tedavisine katkısını anlatan Naciye, şunları söyledi:
\"Haftanın üç günü, 1.5 saat çalışıyorum. Bokstan sonra günlük yaşamda hareketler çok kolay gelmeye başladı. Parkinson hastalığında iki seçenek var. Ya hareketli olacaksınız ya da felç kalacaksınız. İlaç yetmiyor. Çok hareket yapmak lazım. Boksa gelmeden önce 90 derece eğilerek, sopayla yürüyordum, şimdi karşıma bakarak yürüyorum. Duruşum, yürüyüşüm tam değil ama yavaş yavaş düzeliyor. Seviyorum boksu, vurdukça çok iyi hissediyorum. Yüksek sesli müzikle ağır spor yapıyorum. Beynim daha iyi çalışıyor. Antrenmandan sonra çok iyi hissediyorum. Boks yapacağım, antrenmana geleceğim için sabırsızlanıyorum. Sonrasında da spor yaparak hem eğlenceli hem de sağlıklı vakit geçiriyorum.\"
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
-----------
- Naciye ninenin yolda yürümesi
- Naciye ninenin parkta antrenman yapması
- Naciye ninenin salonda antrenman yapması
- DHA Muhabir Aslı DURAN\'ın anonsu
- Röp -Naciye nine
- Ringde Naciye ninenin boks yapması
480 MB//4.58 SN\'HD
Görüntü Durumu: Link geçildi
Haber:Tolga YILDIRM- Kamera:Emrah GÜL/ANTALYA,(DHA)
================
ŞANLIURFA\'DA TİYATRO OYUNU
Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu oyuncuları tarafından Şanlıurfa\'da \"Tamara’nın Çığlığı\" oyununu sahneledi. Sanatseverler tarafından ilgiyle izlenen Tamara’nın Çığlığı, kadının başka ülkelerde mülteci olma durumu tiyatro, pantomim ve dansla anlatıldı.
Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu ekibinin geçen hafta Diyarbakır’da ’72 Koğuş’ adlı oyun ile sahne almasının ardından bu kez Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu ekiplerini Şanlıurfa’da misafir etti. Mülteciler ve kadın sorununu dört farklı sanat dalında sahneleyen \"Tamara’nın Çığlığı\" adlı oyun, Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi Mehmet Akif İnan Konferans Salonunda gösterime sunuldu.
Canan Aksoy’un yazdığı, Ata Aksoy’un yönettiği, Handan Ekici ve Ata Aksoy’un oynadığı tiyatro oyunda, kadınların engellendiği bir dünyada, Tamara önüne çıkan duvarları aşmaya çalışırken aynadaki farklı sesler ve karakterlerle de hesaplaşır. Tamara müzikle, dansla ruhunu arındırırken varoluşunu da anlamlandırmak için mücadele verir. Dışarıdan gelen fısıltılara, bölünmelere karşın kendini bütünlemeye çalışır. İnsanın varoluşuna, kendine en yakın hissettiren, yenileyen araç sanat olduğu için Tamara’nın kendi varoluşunu var etmesinde, yeniden doğuşunda sanatın bir çok dalı Tamara’ya arkadaşlık eder. Tamara kendi çığlığının sesinde ve aynada gördüğü çatlaklarda mim ve flamenkoile kaderine başkaldırır. Tamara, güneşin doğuşuyla, onu kendinden uzaklaştıran, benliğinde karmaşalar yaratan ve çekiştiren her sese karşın dimdik ayakta durmayı öğrenir.
Tiyatro, pantomim ve dansı buluşturan, lirik şiirin bağlayıcı unsur olarak kullanıldığı disiplinler arası performans türü olan Tamara’nın Çığlığı, kadının tüm coğrafyalarda kendine, ülkesine ve başka ülkelerde mülteci olma durumunu anlatıyor. Zamanın ruhu bağlamında şiddetin ağırlıklı olduğu; savaş, zorunlu göç ile bunun getirdiği ırkçılık ve kadın cinayetleri trajedisinin çokça yaşandığı bir çağda geçer oyun. Oyunda, kadınını ve tüm coğrafyalardaki kadınların yansımasını anlatması bağlamında İranlı kadın şair Furuğ Ferruhzad umut dolu dizeleri ve Lorca’nın dizeleriyle seyirciye şiirle anlatım sahneledi. Sanatseverler tarafından büyük ilgi gören oyunun ardından Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu, izleyenlerden yoğun alkış aldı.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
-----------------------------------
- Şanlıurfa’da sahnelenen Tamara’nın Çığlığı oyunu
- Farklı görseller eşliğinde sahnelenen oyun
- Sanatseverler oyunu izlemesi
- Genel ve detay görüntüler
GÖRÜNTÜ BOYUTU: 12MB
Haber:Ali LEYLAK-Kamera: ŞANLIURFA-DHA)
==================
YANAN CAMİNİN ASIRLIK MİNARESİ ELMALI\'NIN SİMGESİ OLDU
Antalya\'nın Elmalı ilçesinde 14 veya 15. yüzyıldan kaldığı düşünülen ahşap \'Eski Cami\' 78 yıl önce çıkan yangında kül olurken, minaresi asırlardır ayakta duruyor. Koruma altına alınan ve \'Kesik Minare\' olarak bilinen taştan yapılma minare ilçenin simgesi haline geldi.
Elmalı\'da 1940 yılında çıkan büyük yangında, 14 veya 15. yüzyıldan kalma olduğu tahmin edilen \'Eski Cami\', \'Tahta Cami\', \'Şeyh Ömer Paşa Cami\' adlarıyla bilinen ve \'Cami Atik\' de denilen caminin ahşaptan yapılma namaz kılınan bölümü tamamen yandı. Caminin sekizgen ve kesme taştan yapılan silindirik şeklindeki minaresinin ise sadece şerefesi zarar gördü. Yangın sonrası çevresindeki bütün evler yanan yaklaşık 13 metre yüksekliğindeki minare günümüze kadar geldi. Hanönü Caddesi\'nde bulunan ve \'Kesik Minare\' olarak bilinen minare, Kültür ve Turizm Bakanlığı onayıyla 2006 yılında Elmalı Belediyesi tarafından korumaya alındı. İlçenin en eski camisinden günümüze kalan minare Elmalı\'nın simgelerinden biri oldu.
\'OSMANLI DÖNEMİ MİMARİ ÖZELLİKLERİNİ YANSITMAKTADIR\'
Elmalı Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürü arkeolog Durmuş Altan, \"Bulunduğu mahalleye adını veren ve Eski Cami, Tahta Cami veya Şeyh Ömer Paşa Cami adlarıyla da anılan \'Cami Atik\' ilçedeki en eski cami olarak bilinmektedir. 1940 yılında Elmalı\'da büyük bir yangın çıkmış, ahşaptan inşa edilen cami yangına yenik düşmüştür. Camiden günümüze yalnızca minaresi kalmış, minarenin de şerefeden üstü yıkılmıştır. Bu yıkımla beraber caminin adı halk tarafından \'Kesik Minare\' olarak dillendirilmektedir. Göç mevsimlerinde leylekler yıkılan minarenin üst kısmını yuva edinmiştir. Yaşanan büyük yangında kitabesi de kaybolmuştur. İlçedeki yaygın inanışa göre yapının Selçuklular zamanından kalma olduğu düşünülmektedir ancak inşa tekniğine de bakıldığında minare yaklaşık 14-15. yüzyıl erken Osmanlı dönemi mimari özelliklerini yansıtmaktadır\" dedi.
\'İHTİŞAMINI HALA SERGİLEMEKTEDİR\'
Minarenin güneyinde kaide üzerinde bir de güneş saati bulunduğunu anlatan Durmuş Altan, \"İlçemizin en eski camisi günümüze kalan minaresiyle tarihle harmanlanmış topraklarımızda olanca güzelliğiyle ihtişamını hala sergilemektedir\" diye konuştu.
\'YANDIĞINI EVİMİZDEN GÖRDÜM\'
Bölge halkından Sıtkı Serin, \"Ben çocuktum, bu cami yandı. Yandığını ben yukarıdaki evimizden gördüm. Çarşıya indiğimiz vakit camide hiç namaz kılmadım. Yalnız caminin mezarlık olduğunu ve iki tarafının da dükkan olduğunu biliyorum\" dedi.
\'HER ŞEY YANIP, KÜL OLMUŞ\'
Salih Zeki Toksoy da \"Dedem anlatırdı. 1940\'larda Elmalı\'nın bu tarihi çarşısında Eski Cami varmış. O tarihte çıkan büyük yangında her şey yanıp, kül olmuş. Bu camiden geriye \'Kesik Minare\' kalmış\" dedi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
--------------
- Minareden görüntüler
- RÖP 1: Durmuş Altan (Elmalı Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürü)
- Minareden görüntüler
- RÖP 2: Salih Zeki Toksoy
- RÖP 3: Sıtkı Serin
HABER- KAMERA: Mehmet AKIN/ELMALI (Antalya), (DHA)
=======================
KADINLARDAN SOKAK HAYVANLARI İÇİN KERMES
Antalya\'nın Kemer ilçesinde sosyal medyada bir araya gelerek Kemer\'in Kadınları Platformu\'nu oluşturan kadınlar sokak hayvanlarına tıbbi malzeme alabilmek için kermes düzenledi.
Kemer\'de sosyal medya üzerinden bir araya gelen 2 bin 396 üyesi bulunan Kemer\'in Kadınları Platformu üyeleri, Kemer Belediyesi Sahipsiz Hayvanlar Geçici Bakım Evi\'ne tıbbi cihaz yardımı yapabilmek için, kermes düzenledi. Düzenlenen kermes kış ayında olmasına rağmen yerli ve yabancı birçok kişiyi ilçe merkezinde bulunan Kuğulu Park\'ta bir araya getirdi. Kermeste platform üyesi kadınlar yaptıkları hediyelik eşyalar, yemekler ve giysileri satışa çıkardı.
Platform yöneticisi İpek Şevik, \"Kemer kadınlarının el ele vererek, el emeği göz nuru hediyelik eşya, yiyecek, içecek ve giysilerin satışlarıyla beraber elde ettikleri kazançlarını barınağımıza tıbbi malzemeler olarak bağışlayacağız. Kemer\'in Kadınları Platformu\'nun kuruluş amacı, Kemer\'in kadınlarının el ele vererek, ihtiyaç sahiplerine destek olması, sokak hayvanlarına yardım etmesi içindir. Bu yolda bizlerle olan Kemer halkına çok teşekkür ediyoruz. Bu etkinliklerimizi geleneksel bir şekilde devam ettirmeyi de sürdüreceğiz\" dedi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
--------------
- Kemer\'in Kadınları afişi detay
- Kermesten detaylar
- Kemer\'in Kadınları Platformu Yöneticisi İpek Şevik röportaj
- Kermesten detaylar
- Kemer\'in Kadınları Platformu Yöneticisi İpek Şevik röportaj
- Kermesten detaylar
237 MB /// 02.07\"
HABER- KAMERA: Levent YENİGÜN/KEMER, (DHA)
© Tüm hakları saklıdır.