Dünya
Deutsche Welle

'Böyle birşey Almanya'da olsaydı...'

Can Dündar ve Erdem Gül’e destek için Silivri’de 'Demokrasi Nöbeti'ne katılan Alman milletvekili Özcan Mutlu, demokrasi ve basın özgürlüğünde yargı bağımsızlığının önemine dikkat çekti.

29 Aralık 2015 10:12


Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara temsilcisi Erdem Gül, "MİT tırları" soruşturması kapsamında tutuklanmasına Türkiye'den ve dünyadan tepkiler gelmeye devam ediyor. Almanya'da da gerek basın kuruluşları gerek siyasi çevreler, söz konusu tutuklamayı hukuksuzluk ve basın özgürlüğü ihlali olarak değerlendirdi. Almanya Yeşiller Partisi Federal Milletvekili Özcan Mutlu, tutuklamanın birinci ayında Almanya’nın basın özgürlüğüne verdiği desteği göstermek için Silivri'de gerçekleştirilen Demokrasi Nöbeti'ne katıldı. Özlem Coşkun, Özcan Mutlu ile Demokrasi Nöbeti'ni ve Almanya'nın konuyla ilgili bakış açısını konuştu.

DW: Sayın Mutlu, Türkiye'deki basın özgürlüğü ve demokrasiye destek için Silivri'desiniz. Oradaki atmosferi değerlendirilebilir misiniz?

Özcan Mutlu:"Sanki güneş bizim için açmış, güneşin altında nöbet tutuyoruz. Aralık ayındayız ama adeta yaz havası var. İnsanlar her türlü baskıya, sıkıntıya rağmen paradoks bir şekilde şenlik havası içinde nöbet tutuyorlar. Eş dost gelmiş içerideki gazetecilere destek veriyor. Burada umudun olması çok sevindirici. İnsanlar hala yarınlardan umutlu. Bu da Avrupa'dan gelen ve benim gibi karamsar düşünen bir insana aslında umut veriyor. Ve umarım bu insanlar yanılmazlar; Türkiye aydın geleceklere gebedir."

DW: Can Dündar ve Erdem Gül ile görüşmek istemiştiniz. Ancak bu konuda izin alamadınız. Bu durum size nasıl gerekçelendirildi?

Özcan Mutlu:"Almanya Büyükelçiliği benim için Silivri'de bir görüşme başvurusu yapmıştı. Ancak Adalet Bakanlığı'ndan bu konuda henüz bir geri dönüş olmadı. O yüzden gerekçelerinin ne olduğunu da bilemiyorum. Türkiye'deki milletvekilleri savcılık izniyle görüşmeye girebiliyor. Dokuz tane CHP'li milletvekili içeriye alındı. Ama ben yabancı bir milletvekili olduğumdan sanırım benim için farklı kurallar geçerli oluyor."

DW: Türkiye'deki gazetecilerin bu tutuklamalar sonrası durumunu ve işlerliğini hangi noktada görüyorsunuz?

Özcan Mutlu:"Buradaki gazeteciler tamamen bir otosansürle mesleklerini icra ediyorlar. Birçok gazeteci her yazısında acaba çizgiyi aştım mı diye kendini sorguluyor. Yani bağımsız bir medya artık söz konusu değil. Burada ‘Havuz Medyası' denen tamamen hükümetin sözcülüğünü yapan bir medya var. Ve ne yazık ki muhalif olan veya mesleğini objektif bir şekilde sürdürmek isteyen gazeteciler ya baskı ya da tehdit altındalar; ya işlerine son veriliyor ya da yazdıkları yayınlanmıyor. İşte böyle bir ortamda bu gazetecilere destek için Silivri cezaevi önünde Demokrasi Nöbeti tutuyoruz."

DW: Avrupa ve Almanya'nın konuya dair girişimleri neler ya da size göre neler olmalı?

Özcan Mutlu:"Almanya da dâhil tüm Avrupa'da bu gidişata bir dur denmesi gerektiğini düşünüyorum. Özellikle AB üyesi olmak isteyen Türkiye'ye demokrasilerde basın özgürlüğünün, fikir özgürlüğünün, bağımsız medyanın çok önemli olduğunun altının çizilmesi ve bu konularda taleplerde bulunulması gerekiyor. Bu noktada Almanya ve AB eleştirilmeli, çünkü hem Almanya hem de diğer AB üyeleri maalesef Türkiye'deki olumsuz gidişata, mevcut mülteci sorunundan ötürü hiçbir şekilde müdahil olmuyor. Bu da kuşkusuz çok üzücü bir mesele."

DW: İki gazeteci de 'devletin gizli bilgilerini ifşa etmek' ve 'casusluk'la suçlandı. Benzer bir durum Almanya’da olsaydı; hukuk orada nasıl işlerdi? Siyasetin tepkisi nasıl olurdu?

Özcan Mutlu:"Almanya'da böyle bir şey olmazdı. Çünkü burada demokrasinin kurumları işlediği için, bağımsız bir hukuk sistemi olduğu için gazeteciler kendilerini hapiste bulmazlardı. Eğer hukuk yoksa adalet bağımsız değilse o ülkede demokrasiden bahsedilemez. Türkiye maalesef şu an böyle günlerden geçiyor. Savcılar veya hâkimler bağımsız olamıyorlar. ‘Bu gazeteciler, anayasal haklarını kullandılar, gazetecilik yaptılar içeride tutulmamalılar' diyemiyorlar. Almanya'da bu, mümkün değil. Almanya'da böyle bir şey olsa yığınlarca hukukçu çıkar ve' burada anayasa ihlal ediliyor' der. Türkiye'de ne yazık ki bunu kimse yapamıyor."

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştirDeutsche Welle