Alman dış istihbarat teşkilatı BND'nin Türkiye’yi dinlediğine ilişkin Alman basınında yer alan haberler Ankara’da devletin üst kurumlarını harekete geçirdi. Alman hükümetine bu iddiaların ‘ne olduğunu’ resmi kanallarla sormaya hazırlanan Ankara, “Eğer iddialar doğruysa Alman hükümeti bu konuda hemen özür dilemeli ve tekrarının olmayacağına dair güvence vermeli” diyor.
Alman Der Spiegel dergisinde yer alan haberle ilgili Türk Dışişleri Bakanlığı henüz yazılı bir açıklama yapmadı. Haber üzerinde değerlendirmelerin sürdüğünü belirten Türk diplomatik kaynaklar, Alman makamlarıyla resmi bağlantı kurulduktan sonra durumun daha net görüleceğine dikkat çekiyor. “Sonuçta, ortada bir iddia var” diyen Türk Dışişleri yetkilileri, “Almanya’da 3 milyon vatandaşımız yaşıyor. Yüzlerce Türk dernek ve vakıf faaliyet gösteriyor. Almanya bizim kardeşimiz adeta. Böylesi bir dinleme iddiasına mutlaka netlik kazandırmak gerekiyor” diyor. Aynı yetkililer, NATO mütttefiklerinin birbirini dinlemediğine işaret ederken, bu tür dinlemelerin uluslararası dinlemeler kapsamında çoğu zaman ‘tesadüfen’ yaşandığına da vurgu yapıyor. Böylesi durumlarda taraflar birbirleriyle ‘açık bilgi paylaşımı’na gidiyor ve karşı tarafın elde ettiği tüm bilgiler ‘diplomatik gizlilik’ içinde saklanıyor.
Alman makamlarıyla kurulacak temaslar sonrasında Türk ve Alman kamuoyunun bilgilendirilmesinin de şart olduğunu belirten Türk diplomatik yetkililer, bu noktada siyasilerin vereceği mesajların önemli olduğuna vurgu yapıyor. “Siyasilerden beklediğimiz; iki ülke ilişkilerindeki güveni sarsmayacak bir şekilde birbirlerini anlamaya çalışmalarıdır. Diplomatlar, uluslararası kurallar dahilinde zaten gereken açıklamaları yapacak ve önlemlerini alacaktır” diyor.
'Doğruysa; vahimdir, ayıptır'
Alman istihbaratının Türkiye’yi dinlediği iddiası Türk siyasetinde de yankı uyandırdı. AK Parti Sözcüsü Hüseyin Çelik, Deutsche Welle’ye değerlendirmede bulunurken “Bu iddianın resmen teyit edilip, edilmeyeceğini öğrenmek istiyoruz. Eğer iddia doğruysa; vahimdir, ayıptır. Dostların, komşuların birbirinin duvarına kulak dayaması gibi bir şeydir” diyor. Alman hükümetinin durumun farkına varıp, hemen özür dilemesi gerektiğini savunan Çelik, “Tabii, özür de başlı başına yetersiz olur. Özür dilendikten sonra bunun bir kez daha tekrar etmemesi için her şeyin yapıldığı, yapılacağı garanti altına alınmalıdır. İlişkilerde temiz, yeni bir sayfa ancak öyle açılır” yorumunu yapıyor.
Hüseyin Çelik; geçmişte kimi dönem Almanya’da yaşayan Türkler yüzünden Alman hükümetinin ‘çeşitli paranoyalara kapıldığına’ dair yorumlar yapıldığını hatırlatırken, “Türkiye’nin gidip de, Alman hükümetinin içişlerine karışmak istediği, politikalarına müdahale etmeye çalıştığı belirtildi. Oysa ki bu paranoya topluma huzur değil karmaşa getirir. Bunu da herkes biliyor” diye konuşuyor. Alman hükümetinin kimi suç örgütlerini, uyuşturucu şebekelerini takip edebileceğini, dinleyebileceğini ancak Türk hükümetini doğrudan dinleme faaliyetlerine giriştiğini kabul edemeyeceklerini belirten Hüseyin Çelik, dinleme iddiasının ‘resmi fotoğrafını’ görmeyi istediklerini söylüyor.
'İstihbaratın kirli işleri'
Ana muhalefet partisi CHP de, dinleme iddiasının araştırılıp kamuoyunun aydınlatılmasından yana tavır koyuyor. Deutsche Welle’ye değerlendirmelerde bulunan CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin, “Ne yazık ki; Ortadoğu’daki kirli dinleme işlerine Alman hükümetinin de karıştığı iddiası, devletteki zaafiyetin açık bir örneği” diyor. Alman hükümetinin, kendi dış istihbarat örgütüne ‘çeki düzen vermek’ zorunda olduğunu anlatan Tekin, “Bu çeki düzen verme işine Türk hükümetinin istihbaratını da dahil etmek istiyoruz. Özellikle Ortadoğu sözkonusu olduğunda nedense tüm istihbarat birimleri kirli işlere kolaylıkla bulaşmayı marifet sayıyor. Ortadoğu’da bugün böylesi çetrefilli sorunlar yaşanmasında istihbarat örgütlerinin roller çok büyük” yorumunda bulunuyor.
'Büyük kulak Amerika'
Erdal Aksünger, bilişim Uzmanı. CHP milletvekilliği görevi de var. Uluslararası dinlemeleri araştırıyor ve çalışmalarını bu konuda yoğunlaştırıyor. Alman dış istihbaratının Türkiye’yi dinlediğine ilişkin haberi Deutsche Welle’ye değerlendirirken, “Herkes birbirini dinliyor. Bugün teknolojinin geldiği nokta bunun çok mümkün olduğunu herkese gösterdi. Edward Snowden adlı Amerikan casusunun Amerikan Ulusal Güvenlik Kurumu’yla ilgili açıklamaları da bunu ortaya açıkça koymuştu. Büyük kulağın Amerika olduğunu biliyoruz. Amerika’nın yaptığını Almanya gibi ülkelerin de yapabileceği iddiaları da bu yüzden çok mantıksız görünmüyor” diyor.
Uluslararası dinlemelerin temelinde “ülkelerin kendi sorunlarını bertaraf etme çabası ve siyasi düzenleri belirleme ya da tahrip etme girişimi” olduğunu belirten Aksünger, “Dinlemeler tesadüfen oldu” açıklamalarına itibar edilemeyeceğine dikkat çekiyor. Aksünger, “Kimin teknolojisi neye yetiyorsa o kadar dinliyor. Gelinen noktada hem kişisel iletişim özgürlüğü ihlal ediliyor hem de ülkelerin stratejik bilgileri tehlikeye atılıyor. Yapılması gereken; yasadışı dinlemelere karşı müeyyidelerin artırılmasıdır” değerlendirmesinde bulunuyor.