Dünya
Deutsche Welle

AB'den seçim gözlemcisi girişimi

Türkiye'ye seçim gözlemcisi göndermek isteyen Avrupalı parlamenterler, girişimin gerekçesini Deutsche Welle'ye değerlendirdi.

20 Mart 2014 17:41


Avrupa Parlamentosu üyesi Hollandalı liberal Marietje Schaake'nin girişimiyle değişik gruplardan 18 parlamenter geçtiğimiz hafta Avrupa Birliği'nin Türkiye'deki 30 Mart yerel seçimlerine gözlemci göndermesini istemişti. Avrupa Birliği Dış Politika Yüksek Temsilcisi Catherine Ashton ile AB Komisyonu'nun genişleme sürecinden sorumlu üyesi Stefan Füle'ye iletilen mektupta; düşünce ve ifade özgürlüğünü sınırlayan yasal düzenlemeler ve muhalefete yönelik baskılar nedeniyle, Türkiye'de "tarafsız ve özgür bir seçim yapılması" konusundaki kaygılar dile getiriliyordu. Ayrıca Türkiye'de son dönemde yaşanan siyasi krizin seçim gözlemciliğini "önemliden" öte "zorunlu" kıldığı belirtiliyordu.

Girişimi başlatan Marietje Schaake'ye göre bu konuda atılan adım noktasındaki destek zamanla daha da büyüyecek ve bundan sonraki tüm seçimler için bu talep yinelenecek. Sivil toplum kuruluşları ve AGİT'nin de bu noktada girişimleri olduğunu ifade eden Schaake, girişim nereden gelirse gelsin Türk hükümetinden resmi talep gelmesi gerektiğini hatırlatarak şunları söyledi:

"Bu tarz gözlemci faaliyetleri Türk hükümetinin de yararınadır. Çünkü toplumdaki güven o kadar düşük, kutuplaşma o kadar derin ve ülkede hukuk o kadar bozuk ve hasar görmüş durumda ki bu olumsuz sarmal ancak uluslararası bağımsız gözlemcilerle güvenilir şekilde aşılabilir. Elbette AB bu işi tek başına yapsın demiyoruz. Çünkü Türkiye'deki krizi durdurmak için geniş bir uluslararası toplum katılımına ihtiyaç var. Biz neden böyle bir öneride bulunduk? Çünkü son gelişmeler ışığında Türkiye'deki kurumlara olan güven tüm zamanların en düşük seviyesine indi. Bununla birlikte medya ve basın özgürlüğünün sınırlanmış olması yine seçimler noktasında bizi endişeye sevk eden şeyler. Son dönemde yaşananlar ile uzun zamandır yeraltından biriken sorunlar bir volkan gibi yerüstüne çıktı ve patladı. Bu kriz Avrupa'da bizleri de çok kaygılandırıyor."

‘Paralel yapı şüphelerini de giderir'

Mektupta imzası olan bir diğer parlamenter İngiliz milletvekili Sosyal Demokrat Michael Cashman bu öneriye destek verme nedenini şöyle açıkladı:

"Türkiye AB tarihindeki en uzun süreli aday ülke ve bence onlarca yıl önce üye olması gerekiyordu. Türkiye'ye ihtiyacımız var bizim. Türkiye'ye güvenin yeniden inşa edilmesi için önce Türkiye'deki güvenin inşası şart. Tüm üç AB kurumunu bu pozisyona getirebilmemiz gerek: AB hükümetleri yani Konsey, AB Parlamentosu yani bizler ve AB Komisyonu yani işin teknik gerekliliklerini yerine getirecek olanlar. Böyle bir gözlemci görevinin Türkiye'den davet alması en azından belki burada Türkiye taraftarı olanların endişelerini bir nebze giderecektir. Yine söylemem gerekir ki bunun için artık biraz geç çünkü iyi bir seçim gözlemi üç ay öncesinden başlar. Uzun vadeli ve kısa vadeli gözlemciler gönderirsiniz ve bu sırada uzmanlar da medyayı, kampanyaları, seçimin altyapısını ve toplumu incelerler. Her ne kadar yerel seçimler için geç olsa da aslında Füle ve Ashton'a gönderilen bu mektup daha ziyade Türkiye'deki demokrasi standardı ve hukuk adına bizim endişelerimizi somutlaştırmış olmamızdır."

Başbakan Erdoğan'ın ileri sürdüğü gibi paralel bir yapılanma varsa uluslararası gözlemcilerin herkesten çok hükümetin çıkarına olacağını sözlerine ekleyen Cashman, AB'den gözlemci gidebilmesi halinde bu görevlilerin hükümeti de şüphelerinden kurtaracağını ileri sürdü.

‘Seçim sonuçlarını etkilemeye itebilir'

Öneriye destek veren Yeşiller Grubu milletvekili Inaki Irazabalbeitia Fernandez ise son bir buçuk yıldır yaşanan gelişmeler ışığında yara alan kuvvetler ayrımı ilkesi, kurumlarla ilgili güvensizlik ve Erdoğan'ın popülaritesini yitirmesinin yarattığı atmosferin bazı yetkilileri seçimlerde sahtekarlık yapmaya itmesi riskini doğurabileceğini ifade ederek şunları söyledi:

"Bu yaşananlar Türkiye'deki hükümeti seçimlerde ve seçim sonuçlarında hileye başvurmaya sevk edebilir. Bu tip şeyler gücü kaybetmek istemeyen siyasetçiler için daima cezbedici olmuştur. Dolayısıyla uluslararası gözlemciler Türkiye'deki seçimlerin şeffaf ve demokratik olduğunu sadece Türk halkına değil tüm dünyaya duyurabilirler. Ben Sayın Erdoğan'ın böyle bir şey yapmaya tenezzül edeceğini söylemiyorum ama partisindeki insanların hepsi için hileye başvurmayacakları konusunda Erdoğan garanti veremez. Böyle bir şey büyük şehirlerde zor olsa bile konu yerel seçim olduğu zaman daha dikkatli olmak gerekir. Özellikle ücra veya yerleşik nüfusun kontrol altına alınması daha kolay küçük ve orta ölçekli yerlerde."

AB gözlemci gönderebilir mi?

Türkiye'nin resmi talebi olmadan seçimler için gözlemci gönderilmesi mümkün değil ve bunun için yerel seçimlere kadar yeterli zaman da bulunmuyor. AB'nin Türkiye'ye seçim gözlemcisi göndermesinin neden pek mümkün olmadığını AB Dış İlişkiler Sözcüsü Maja Kocjancic şu sözlerle değerlendirdi:

"Evet, AB kimi ülkeler için seçim gözlemcisi görevi hazırlar ve gönderir. Ne var ki, bu uygulama genel seçim ve devlet başkanlığı seçimleri içindir. Yerel seçimler için böyle bir uygulamamız yok. Bu çok ciddi bir istisna olurdu. İkinci olarak AB ve AGİT hemen hemen aynı metodolojileri kullanır ve Türkiye de AGİT üyesi bir ülke. Dolayısıyla AB zaten genel prensip olarak AGİT üyesi ülkelere seçim gözlemcisi gönderme gereği duymaz. AGİT kendi üyesi olan ülkelerdeki seçimleri hali hazırda dikkatle takip etmektedir."

Başbakan Erdoğan Batman seçim gezisi dönüşü uçaktaki gazetecilerin sorusu üzerine "Bir sakıncası yok isteyen gelebilir" demişti. Türkiye bu yönde bir talepte bulunacak mı veya bulunursa AGİT ve bazı sivil toplum kuruluşları dışında Türkiye'ye gözlemci gelecek mi, bunu zaman gösterecek.

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştirDeutsche Welle