25 Kasım 2019 14:00
T24
Gonca Tokyol & Melis Karaca
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde perşembe akşamı kabul edilen ‘torba yasa’nın 50. Maddesi’yle birlikte baca filtresi olmayan 15 termik santrale kirlilik salınımı konusunda gerekli mevzuata uymaları için tanınan süre 2.5 yıl daha uzatıldı. 2013-2015 yılları arasında özelleştirilen ve kükürt giderim tesisi olmadığı için yasal sınırların üzerinde kirletici salan termik santrallere verilen sürenin 4. kez uzatılması tepki çekerken, eleştirilerin odağında kabul edilen 50. madde kadar bu maddenin oylandığı sırada TBMM Genel Kurulu’nda bulunmayan muhalefet milletvekilleri de vardı.
Genç iklim aktivistleri Atlas Sarrafoğlu ile Deniz Çevikuş iktidar/muhalefet ayrımı yapmaksızın milletvekillerinin, Meclis'in kendilerini yüzüstü bıraktığını söylerken; oylamaya katılarak ret oyu veren milletvekilleri ise muhalefetin Meclis'te yapabildiklerinin 'kısıtlılığına' dikkat çekti.
Kanun teklifine son anda eklenen 50'inci madde ile kömürlü termik santrallerin çevre mevzuatına uyum süresi 31 Aralık 2019'dan 30 Haziran 2022'ye kadar uzatıldı. Ankara, Bursa, Çanakkale, Kahramanmaraş, Muğla gibi illere dağılmış olan termik santrallere mevzuata uymaları için verilen süre ilk kez de uzatılmıyor. Özelleştirme süreci 2013'te başladığında kamunun sattığı termik santrallere rehabilitasyon ve filtrasyon sistemlerini kurlamaları için 3 yıl verilmiş, daha sonra bu süre önce 2018'e, daha sonra da Aralık 2019'a uzatılmıştı.
50. Madde’ye benzer bir düzenleme, 2019’un Şubat ayında da Meclis’in önüne gelmiş ancak kamuoyunun yarattığı baskı sonucunda AKP, CHP, HDP, MHP ve İyi Parti’nin ortak kararıyla geri çekilmişti. O dönemde Meclis'teki partilerin tamamı havanın ve doğanın kirletilmesine izin vermeyeceklerini açıklamış, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da bu sürecin takipçisi olacağını ifade etmişti.
T24'e konuşan iklim aktivisti Atlas Sarrafoğlu da bunu hatırlatıyor. "Son kullanma tarihi geçmiş, filtresi olmayan termik santrallerin kapatılacağı söylenmişti. Bunu da Meclis’teki partiler demişti. Ama yasa geçti. Kömürlü termik santraller hem hava kalitesini düşürüyor, hem de iklim krizine neden oluyor, bu yüzden hepsinin kapatılması lazım ama Türkiye’de son kullanım tarihi geçen santrallerin daha fazla kirlilik yaymasına hem de iklim krizine neden olmasına izin veriliyor" diyen iklim aktivisti, nasıl hissettiğini sorduğumuzda "Mutsuz ve sinirliyim" diye yanıtlıyor.
Yaz tatili boyunca elinde "İklim krizinin farkında mısınız? İsterseniz anlatabilirim" yazılı bir pankartla metroda, sokakta, parkta insanlarla konuşan, iklim krizini anlatan 11 yaşındaki Deniz Çevikus da Sarrafoğlu'ndan farklı düşünmüyor. "TBMM bizi yüzüstü bıraktı" diyen Çevikus, şöyle devam ediyor:
"Termik santrallerin havayı kirletmesine izin veren yasayı onayladılar. Termik santrallere bizi zehirlesinler ve ömrümüzü kısaltsınlar diye 2,5 yıl daha vakit tanıdılar, tıpkı daha önce de iki defa yaptıkları gibi. Bizim vaktimizi, bizim havamızı yine hiç umursamadılar. Peki 2,5 yıl sonra ne olacak? 10 küsur termik santral sonunda kapatılacak mı? Hiç sanmam."
Arabada, okulda, kapalı mekanlarda sağlığa zararlı olduğu için sigara içmenin yasak olduğunu hatırlatan Sarrafoğlu, "Ama sağlığa zararlı olmasına rağmen termik santraller yasak değil. Gerçekte sağlığımızı düşünülüyor mu emin değilim" derken, belki de 'oy kullanmadıkları için uyarılarının dikkate alınmadığı' ihtimalini gündeme getiriyor: "Yakında biz de oy kullanacağız. Ama o zaman çok geç olmasından korkuyorum."
Geç kalmakla ilgili Çevikus'un da kaygıları var. Termik santraller açık olduğu sürece iklim krizinin durdurulamayacağını belirterek bu krizi durdurmak için sadece 11 yılımız olduğunu söylüyor. "Ama bunun için gereken hiçbir adım atılmıyor. Zamanımızı tüketmeye, kendi evimizi, dünyamızı yok etmeye devam ediyoruz" diyen Çevikus, 'büyüklerine' anayasanın temelindeki 'yaşam hakkını' hatırlatıyor ve soruyor:
"Peki soluduğumuz havaya zehir katılarak yavaş yavaş öldürülmemiz bu maddeye ne kadar uygun olabilir? Milletvekilleri açısından bu yasaya onay vermek ne kadar yanlışsa, bu yasa oylanırken TBMM'de bulunmamak da o kadar yanlıştır."
Termik santrallere 'öldürme izni' veren maddenin kabul edilmesine, oylamada muhalefetten 'eser miktarda' milletvekili bulunmasına sadece genç iklim aktivistleri tepki göstermedi. 50. Madde'nin kabulüne dair Meclis'te yapılan oylamaya 589 milletvekilinden 253'ü katıldı, 217'si kabul oyu verdi. Gün içinde Meclis Genel Kurulu'nda çok sayıda muhalefet milletvekili* söz alarak konuyu gündeme getirse ve hem halk sağlığı hem de gelecek için değişikliğe onay verilmemesini istese de; sıra oylamaya geldiğinde CHP'nin 139 milletvekilinden 25'i, HDP'nin 62 milletvekilinden 4'ü, İyi Parti'nin de 39 milletvekilinden 7'si salondaydı. Muhalefetin bu oylamaya olan düşük katılımı kamuoyunda ciddi tepki çekti.
Oylamaya katılıp ret oyu veren CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, amcasının bile duruma sinirlenip Facebook'tan kendisine 'döşendiğini' söylerken gülüyor. Ertelemeye dair benzer bir değişikliğin şubat ayında da Meclis gündemine getirildiğini hatırlatan Gürer, o dönemde AKP ve MHP milletvekillerinin seçim öncesi olduğu için termik santral bulunan kentlerdeki tepkilerden çekinerek değişikliğin geri çekilmesine destek verdiğini söylüyor.
Muhalefet olarak değişikliğe tepki gösterdiklerini, arkadaşlarının Meclis'te bu konuyu sık sık gündeme getirdiğini ifade eden Gürer, TBMM'deki oy aritmetiğine dikkat çekiyor. İktidarın birkaç ay önce geri çektiği değişikliği yeniden Meclis'e getirmesinin değil, muhalefetin oylamaya katılımının gündeme getirildiğini kaydeden Gürer, "Kaç kişinin katıldığı sonucu etkileyecekse önemli olur. Biz CHP olarak gittik, oyumuzu verdik. Her imkanda söz alıp bunun yanlışlığını anlattık. Diğer maddelerde de benzerini yaptık ama iş oylamaya geldiğinde bizim muhalefet olarak oyumuzun sayısı belli, iktidarın oyunun sayısı belli. Esas tepkinin hedefinin Cumhur İttifakı olması lazım, onlara geçirilen maddenin doğaya, insana, çevreye, hayvana verdiği zararı gösterip nasıl bunu getirip kanunlaştırırsınız demek lazım" diyor.
Meclis'teki Çevre Komisyonu'nun da üyesi olan ve oylamada ret oyu veren HDP İzmir Milletvekili Murat Çepni de kısmen hak verdiğini söylediği eleştiriler konusunda konuşurken Gürer'le benzer bir noktaya dikkat çekiyor. Hem HDP hem CHP milletvekillerinin Meclis kürsüsünden değişikliğe dair güçlü bir muhalefet yaptığını belirten Çepni, iş oylamaya geldiğinde ise muhalefetin elindeki oy sayısının yeterli olmadığını hatırlatıyor:
"Kamuoyunun gözden kaçırdığı nokta şurası sanırım, tam sayı katılsak bile bir şey değiştirmiyoruz aslında. Biz de dışarıdaki muhalefeti yan yana getirmeye, sesi olmaya çalışıyoruz. Meclis’teki sayı belirleyici olmaktan çoktan çıktı zaten. İktidar blok halinde hareket ediyor, bu sefer de iki parti kararlarının vermişti..."
Yokoluş İsyanı'ndan Elif Dündar'ın ise milletvekillerinin bu bakış açısına itirazı var. Dündar, "AKP’nin bütün milletvekilleri gelseydi ve buna karşılık bütün muhalefet milletvekilleri gelseydi yine geçebilirdi. Fakat kullanılan oylara baktığımızda sadece 36 karşı oy olduğunu görüyoruz. Oraya gitmek ve oy kullanmak milletvekillerinin sorumluluğundaydı. Milletvekilleri ne zamandır yanımızda olacaklarını, Madde 50’yi Meclis’ten geçirmeyeceklerini hatta bunun ‘namus meselesi’ bile olduğunu söylüyordu. Bunun oylanacağı gün oraya gitmemenin sorumsuzluk olduğunu düşünüyorum. Siyasi partiler bizi yüzüstü bıraktı diyebiliriz" diyor.
HDP'li Çepni de bu noktada özeleştiri vererek, "Ne olursa olsun tam sayı olmasa bile daha kalabalık biçimde orada olmalıydık, kararı değiştirecek gücümüz olmasa bile fiili baskı oluşturabilirdik" diye konuşuyor ama muhalefet milletvekillerinin oylamaya katılmamasının sebebinin 'umursamamaları' olmadığının altını bir kez daha çiziyor.
Şubat ayında benzer bir değişiklik gündeme geldiğinde sokakta çok güçlü bir muhalefet örgütlendiğini hatırlatan Çepni, Meclis'te de durumun buna uygun geliştiğini belirterek, "Tabii ki çok da güçlü organize, nitelikli bir muhalefet yapmak gerekirdi hem Meclis’te hem de sokakta. Yine de muhalefetin elinden gelen yapan her şeyi yaptığının altını çizmek lazım. Sayılar üzerinden bir eleştiri işin esasına dair olmaz" ifadelerini kullansa da, Dündar sivil toplumun üzerine düşeni daha çok yaptığını, Meclis ayağının ise eksik kaldığını düşünüyor:
"Sivil toplum kuruluşları bu yasanın geçmemesi için çok çalıştı, 100 bin imza toplandı, milletvekillerinin temsilcilikleriyle defalarca telefonda konuşuldu, eylemler yapıldı yani muazzam bir çaba vardı. Aktivistlerin görevi nasıl sokağa çıkıp kampanya yapmaksa milletvekillerinin de Meclis’te yapmaları gerekenler var."
Her ikisi de düzenlemeye ret oyu veren Gürer ile Çepni muhalefetin Meclis'teki sayıca sıkışmışlığına dikkat çekerek yapabileceklerinin kapsamının beklenenden kısıtlı olduğunu söylese de, genç iklim aktivistleri ile sivil toplum iklim krizi konusunda çok geç olmadan adım atılması gerektiğini ısrarla hatırlatıyor.
Sivil toplum temsilcileri, aktivistler ve vatandaşlar geleceklerine dair atılacak adımlar konusunda milletvekillerine duyarlı olmaları, kendilerine verilen temsiliyet görevine uygun davranmalarını isterken, HDP'li Çepni 'toplumsal muhalefetin örgütlenmesinin' önemine vurgu yapıyor, CHP'li Gürer'in de aslında vatandaşlardan ve STK'lardan bir talebi var:
"Toplum eleştirdiği konularda gelip toplantıları izlemeli, komisyonları takip etmeli. Orada olmalılar. Tamam bizim sayımız az, elimizden geleni yapıyoruz ama vatandaşlar da böyle konularda sadece evinde, sokakta konuşmamalı. Kanun görüşülürken Meclis tribünlerine dönüp bakıyorsunuz, sıfır kişi var. Orada salon dolsa, AKP ya da MHP milletvekilleri de el kaldırırken, oy verirken düşünürler."
Madde 50 ne getiriyor?
|
*TBMM'nin internet sitesinde yayınlanan Genel Kurul tutanaklarına göre perşembe günü CHP'den Nurhayat Altaca Kayışoğlu, Özgür Ceylan, Ali Fazıl Kasap, Deniz Yavuzyılmaz, Gülizar Biçer Karaca ile Ali Öztunç, HDP'den Murat Çepni ve İyi Parti'den Ayhan Altıntaş oylanması beklenen 50. Madde ile ilgili söz aldı ya da konuşmasının bir yerinde planlanan değişiklikten bahsederek Meclis'teki diğer milletvekillerine bunu reddetmeleri çağrısında bulundu.
© Tüm hakları saklıdır.