Kölner Stadt-Anzeiger gazetesi Irak'taki mevcut durumu Türkiye açısından değerlendirdiği bir yoruma yer veriyor. Gazete, Irak'taki çatışmaların sonucunda bir Kürt devleti kurulma olasılığının Türkiye için de avantajları olabileceğine dikkat çekiyor. Yorum şöyle;
"Ortadoğu'daki nüfusu ortalama 40 milyonu bulan Kürtler, yeryüzünde devleti olmayan en büyük halkı oluşturuyor. Ancak Irak'taki dramatik gelişmeler, yüzyıllık bir hayale daha da yakınlaşmayı sağladı. IŞİD üyelerinin savaşı nefes kesici bir arzuya yol açtı. Erbil ve Kerkük'te istikrarı sağlanmış bir Kürt devleti kurulması Türkiye'ye de birçok avantaj sunacak. Ancak burada can alıcı soru, Erdoğan hükümetinin Kürtleri istikrar sürecinde ne denli aktif şekilde destekleyeceği. Her ne kadar bedeli kendi topraklarında Kürtlere daha fazla özerklik vermek olsa da, Türkiye'nin Kürt tamponuyla barış ve istikrar sözü veren bir seçeneği bulunuyor. Özgür bir Kürt devletinin kurulma zamanı hazır. Peki, Türkiye buna hazır mı?"
Stuttgarter Zeitung, Irak Başbakanı Nuri El Maliki'nin, bir birlik hükümeti kurulması taleplerine karşı çıkmasına dair bir yoruma yer veriyor;
"Bu adam, zamanın işaretlerini kavrayamadı. Nuri El Maliki, birlik hükümeti kurulmasına karşı çıkıyor. Ancak sadece ülkedeki tüm halk grupları siyasi sürece dâhil edilirse ülkenin çökmesi durdurulabilir. Kendisi Şii olan Maliki her şeyden önce Sünnilerin iktidarda yer almasına izin vermeli. Ne var ki bunun olabilmesi için politikalarında radikal bir değişim yapmalı. Zira göreve geldiği 2006 yılında bu yana Sünnileri dışlamak ve aşağılamak için hiç bir fırsatı kaçırmadı. İktidarı paylaşmak istememesi, Maliki'nin başında bulunduğu bir Irak'ın bir geleceği olmadığını açıkça ortaya koyuyor."
Polonya, günlerdir politikacılarla işadamları arasında geçtiği öne sürülen gizli ses kayıtlarıyla çalkalanıyor. Wprost dergisinin yayımladığı ses kayıtlarında özel devlet konuşmalarına dair içerikler de yer alıyor. Başbakan Donald Tusk, kayıtların hükümeti düşürmek üzere başlatılmış bir faaliyet olduğunu açıklarken, konuya ABD ve Avrupa'da olduğu gibi Alman basınında da geniş yer veriliyor. İlgi çekici yorumlardan biri Frankfurt merkezli Märkische Oderzeitung gazetesinden;
"Polonya Başbakanı Donald Tusk, dinleme skandalı nedeniyle görev süresi içindeki en büyük güven krizini yaşıyor. Ancak buna rağmen Tusk istifa etmeyi aklından geçirmiyor aksine manevralar yapmaya devam ediyor. Parlamentoda, üstesinden başarıyla geleceğini düşünerek, güvenoyu oylaması önerdi. Çünkü muhalefetin de dinleme skandalı konusunda görüş birliğinde olmadığına güveniyor. Tüm bunlar seçmende ise sadece siyasetin sahtekârca olduğu izlenimini yaratıyor."
Basında öne çıkan bir diğer konu da Ukrayna krizi ve AB ile Rusya arasındaki gelişmeler. Nürnberger Zeitung gazetesi, Putin'in kararları doğrultusunda bölgede dengelerin değişebileceğini ve hatta Rus ayrılıkçıların dahi bundan etkilenebileceğine dikkat çekiyor. Yorum şöyle;
"Rus ayrılıkçılar, Kiev'deki yönetimin Putin'in istediği kadar kıvama gelmesi durumunda sadece anında kurban edilecek piyonlar olduklarının farkında değiller. Ukrayna Devlet Başkanı Poroşenko'nun, Putin'in tek başına savaş lordu rolünden vazgeçmesi üzerine gösterdiği şükran duygusu bu sürecin gittikçe yaklaştığı anlamına gelebilir. Burada tek soru, aslında 'ayrılıkçılık cininin' kendisini yeniden şişenin içine tıkılmasına izin verip vermeyeceği."