Gündem
Deutsche Welle

24.02.2014 - Avrupa basınından özetler

Bugünkü Avrupa basınından seçtiğimiz yorumlar, Ukrayna’daki gelişmeleri güç dengeleri açısından ele alıyor ve muhalif lider Yulya Timoşenko’nun konumunu irdeliyor.

24 Şubat 2014 17:04


Sol liberal Fransız gazetesi Liberation'un “Ukrayna'nın kaderi henüz belirsiz” başlıklı yorumunda şu satırları okuyoruz:

“Ukrayna borçlarını ödeyemez durumda ve bir grubu zenginleştiren, halkı ise yoksulluğa iten siyasî, ekonomik, malî sistemini köklü bir biçimde reformdan geçirmesi gerekiyor. Şimdi sorulması gereken şey şu: Acaba geçmişte görevinden azledilen Devlet Başkanı Viktor Yanukoviç’ten daha iyi olmayan Ukrayna muhalefeti iyi bir yönetimin gerektirdiği kurallara gönülden sahip çıkacak mı? Rusya pusuda bekliyor. Putin, siyasî olarak boyun eğme karşılığında yardımlarını ve doğal gazını sunuyor. Bu noktada Putin, Doğu Ukrayna’nın ekseriyetle Rusça konuşan halkına güveniyor. Ukrayna’da iktidar mücadelesinden zaferle çıkanlar eğer Ukrayna’nın devlet egemenliğini korumak istiyorlarsa, o zaman ülkenin bu bölünmüş kimliğini kabullenmek zorundalar.”

Liberal Slovakya gazetesi Sme ise yorumunda Ukrayna muhalefetinin simge ismi, cezaevinden tahliye edilen Yulya Timoşenko konusunda uyarılarda bulunuyor:

“Eğer eski hükümet başkanı Timoşenko işkence mağduru olduğu imajını iktidara gelmek için kullanmaya kalkarsa, bunun ona pek bir yararı olmaz. Yanukoviç’e karşı duruşu ile Timoşenko gerçekten siyasî bir mahkumdu ve batıda (biraz abartılı bir biçimde) demokrasi mücadelesinin simgesi olarak görülmekte. Ancak onun iş dünyasındaki karanlık geçmişi ve dizginleyemediği kişisel hırsları yüzünden Turuncu Devrim’in başarıları önceden tahrip olmuştu.”

Liberal İtalyan gazetesi La Stampa’nın yorumu ise “Putin artık yenilgisini teslim etmeli” başlığını taşıyor:

“Ukrayna’daki son seçimlerden sonra harita çok açık bir biçimde gösteriyor: Ülkenin batı kesimi tümüyle demokratik muhalefeti seçti. Rusça konuşulan doğu ve güneyde ise seçmen Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin safında yer aldı. Ülke bölünmüş durumda. Peki şimdi ne olacak? Ukrayna’da 'kötüler' ile 'iyiler' arasında bir seçim söz konusu değil! Ve Putin’in Ukrayna meselesine sürekli müdahale etmek isteyeceğini de aklımızdan çıkartmayalım. Çünkü eğer Ukrayna Avrupa’nın nüfuz alanına girer ve hatta NATO üyeliği gündeme gelecek olursa, o takdirde Moskova’nın yeni yayılmacılık düşleri suya düşer. Ukrayna’da aklın izlemesi gereken yolun önündeki tek engel işte bu Putin engeli! Burada krizin çözümü için Kremlin’in katı şefinin, Suriye ve İran’a politikalarında kaydettiği başarılardan sonra bir kez de yenilgi aldığını kabul etmesi gerekiyor.”

Bulgar gazetesi Trud da yorumunda, AB ile ABD'nin Ukrayna için bir alternatif sunmalarının şart olduğunu yazıyor:

“Bölünmüş bir Ukrayna senaryosu son derece hakiki. Batı eğer ülkenin kritik ekonomik sorunlarıyla baş edebilmesi ve her şeyden önce de aşırı eğilimlilere, radikallerle mücadele edebilmesi için yardım elini uzatmazsa, işi epeyce zorlaşır. Kendimizi kandırmayalım: Başkan Obama, -ki kendisi bir Ronald Reagan değil- ya da AB veya NATO Ukrayna’nın birliği/bütünlüğü uğrunda savaşa girmez. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin açısından Ukrayna’nın kaybı, tarihî bir perspektifin ve Sovyetlerin yıkılmasından sonra ortaya çıkan cumhuriyetlerin bir araya getirilmesi umutlarının suya düşmesi anlamına gelir. Bu umutların gerçekleşmesi ise Putin’e tarihte sağlam bir yer garanti eder. AB ile ABD, zıtlaşma politikalarına karşı bir alternatif geliştirmeli ve Rusya'nın kendi içine kapanarak, anlaşılmadığı izlenimi ile agresifleşmesine izin vermemeli.”

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştirDeutsche Welle