Almanya'da bilirkişilerin Savunma Bakanlığı'nın talebi üzerine hazırladığı rapor Alman ordusunda yaşanan eksiklikleri ayrıntıları ile ortaya koydu. Berliner Morgenpost gazetesi, raporu Savunma Bakanı Ursula von der Leyen açısından değerlendiriyor:
“Eğer Savunma Bakanı Ursula von der Leyen göreve gelir gelmez ordunun ekipmanlarıyla ilgili açıklanan raporun talimatını verdiyse, bu bir bakanın kendini savunması için yaptığı çok akıllıca bir hamle. Eksiklikler açıkça ortaya konuyor, ama sorumluluk selefine ait oluyor. Silahlanmadan sorumlu müstaşarlığa kendine yakın bir ismi ataması da görevinde bir yılı geride bırakan Bakan’ın şaşırtıcı cesaretini kanıtlamıştı. Ancak asıl farklı boyutları olan silahlanma sorununun çözümü von der Leyen için en büyük sınav olacak. Bahaneler üretmek ve hırs artık tek başına işe yaramayacaktır. Von der Leyen‘in şaşkınlık yaratan siyasi kariyerini vaktinden önce bitirmemesi için kazanması şart.“
Süddeutsche Zeitung gazetesi de benzer bir değerlendirmeye yer veriyor:
“Von der Leyen silahlanma sektöründe öncü olmayı başarırsa, bu mükemmel bir başarı olur. Ayrıca sadece kendisi için değil, selefi de bu başarıdan fayda sağlar. Talimatını kendisinin verdiği araştırmanın sonuçları üzerinde aklı selim düşünmek bunun ilk adımı olabilir. Hatta belki birkaç gün boyunca açıklama yapmamak pahasına…“
General Anzeiger gazetesi de Alman ordusunun üstesinden gelmesi gereken sorunlara dikkat çekiyor:
“Alman ordusunun bazı konularda art arda değil, eşzamanlı olarak hareket etmesi gerekiyor. Ordu öncelikle günlük hareket kabiliyetini tam anlamıyla tesis etmeli, ayrıca silahlanma yatırımlarındaki uygunsuz adımların yol açtığı maliyetlerin ve diğer sorunların ortadan kaldırılması gerekiyor. Ordunun uluslararası sorumlulardan kaçınmak için bu bahanelere sığınmasına izin verilmemeli."
Schwäbische Zeitung gazetesinde de Almanya'da mülteci yurtları ile ilgili yaşanan tartışmaya dikkat çekiyor:
“Belediyeler için daha fazla mali kaynak ayrılması çağrıları sürpriz değil ve bu anlaşılabilir bir durum. Almanya kalıcı büyük bir mülteci akınına hazırlıklı olmalı. Köyler ve ilçeler kapasiteleri nedeniyle barınma ihtiyacını artık karşılayamadıkları için belediyeler üzerindeki baskı büyüyor. Kentler ve yerel yönetimlerin şu anda geçici barınaklardan daha fazlasına ihtiyacı var. Çünkü çok sayıda mülteci buralarda yıllarca yaşayacak. Bu kişilerin uygun koşullarda bakım talep hakkı var ve ayrıca topluma entegre edilmeleri de gerekiyor. Spor salonlarının mülteci yurtlarına dönüştürülmesi son çare olmalı…“
