Frankfurter Rundschau gazetesi sığınmacılar için hazırlanan uygulamanın son aylardaki artışa tepki izlenimi uyandırdığını yazıyor:
“Mülteci statüsü tanınmayan yabancıların Almanya’dan sınır dışı edilmesine dair yeni yasa suçla mücadelenin riyakâr yüzünü gözler önüne sürüyor: İnsan kaçakçılarını caydırmak için, kurbanları, yani sığınmacılar hapsedilebilecek. Bundan böyle ikamet izni olmayan sığınmacı Almanya’ya kaçmak için para ödediyse, sahte evrak bulunduruyorsa ya da Avrupa Birliği’ne ilk başka bir ülkede ayakbastıysa, sınır dışı edilmek üzere tutuklanabilecek. Oysa AB’nin dış sınırları kapatıldığı için muhtaç durumdaki yabancı, Birlik topraklarına ve Almanya’ya başka türlü ulaşma imkânına sahip değil. Artık iltica başvurusu ret edilen her yabancı aylarca tutuklu kalabilecek. Koalisyon hükümeti böylece en temel haklardan biri olan özgür olma hakkını hedef alıyor. Nazi döneminde Yahudiler Almanya’dan kaçmak için sahte kimlik kullanıp kaçakçılara para ödemek zorunda kalmamış mıydı?”
Berliner Zeitung gazetesi de yorumunda Alman koalisyon hükümetinin mülteci akını karşısında aldığı önlemleri eleştiriyor:
“Yasama organı Almanya’nın ‘hoş geldin’ kültürüne hukuk devletinin demir yumruğuyla katkıda bulunup, kaçmakla suç işlemek arasında doğrudan bağlantı kuruyor. ‘Almanya’da kalma hakkı ve ikametin sonlandırılması’ hakkındaki uygulama, günümüzün çalkantılı göç hareketlerine parlamenter ürkekliğin verebildiği karşılıktır.”
Berlin’de yayımlanan Die Welt gazetesi Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı OECD’nin göç raporunda Almanya’ya ayrılan satırları değerlendiriyor:
“Göçmenlerin, nüfusu yaşlanan Almanya için tehdit değil, ekonomik büyümeye katkıda bulunan kazanım oldukları artık kabul ediliyor. OECD raporu, ‘hoş geldin’ kültürüyle ilgili boş lafların Almanya’nın bu alandaki eksiklerini gizleyemeyeceğini ortaya çıkardı. Almanya geçmişteki hatalarını tekrarlayıp, yabancılara, aileleriyle birlikte toplumla kaynaştırmaya değer vermediği ‘misafir işçi’ muamelesi yapmamalıdır. Almanya’da çoğu şey doğru yolda ilerliyor. İşletmeler yabancı işgücüne kırmızı halı seriyor. İlerleme var ama ilerlemenin hızı daha da arttırılabilir.”
Berlin’deki enerji zirvesinde yenilenebilir enerjilere geçişin hızlandırılması ve karbondioksit emisyonunun azaltılması için atılacak adımlar kararlaştırıldı. Stuttgarter Zeitung enerji politikası tartışmalarına şu satırları ayırmış:
“Almanya hükümetinin hedefi karbondioksit emisyonunu azaltmaksa bacalardan çıkan sera gazına ton başına, çevreye verebileceği zarar ölçüsünde fiyat biçmek yeterdi. Böylece daha az emisyona yol açan teknolojiler (rüzgâr türbinleri, ısı yalıtımlı konutlar, elektrikli otomobiller, vs.) sübvansiyon olmadan da cazip hale gelirdi. Mantık açısından, bu uygulamanın ülke sınırlarında son bulmayıp en azından bütün Avrupa Birliği’nde geçerli kılınması gerekir.”