Almanya Federal Meclisi bugün hükümetin Iraklı Kürtlere silah sevkiyatı kararını oylayacak. Halle'de yayımlanan Mitteldeutsche Zeitung Federal Meclis'in siyasi değil askeri bir mantıkla hareket ettiğini vurgulayan bir yoruma yer veriyor:
“Kendine güvenen, iddialı bir federal meclis, bu konuda bir tartışmayı zorlamayı tercih eder ve sembolik bir oylamayla yetinmek istemezdi. Ama üyelerinin üçte ikisinden fazlası, hükümet koalisyonunu oluşturan partilerin uysal milletvekillerinden oluşan bir federal meclis, bu düşünceye varmıyor. Askeri bir çerçevede kalarak uygun adım yürüyor. Hep birinin arkasından bir başkası geliyor. Alman ordusu önce dış operasyonlara sıhhıye eri gönderdi, ondan sonra mavi bereli Birleşmiş Milletler gücü, ardından muharip birlikler; acil durum bölgelerine önce çadırlar gönderildi, şimdi silahlar ve hiç kuşkusuz yakında da ilgili askerler. Bu bir kere kendini kaptırdıktan sonra bir daha içinden çıkılamayan askeriyenin iç mantığı.”
Aynı konuda Freiburg'da yayımlanan Badische Zeitung şu yorumu yapıyor:
“Federal hükümet emsal niteliği taşıyacak bir durum görmüyor. Ne var ki Almanya bu kararın daha gerisine düşemeyecektir. Kürtlere tüfek ve tanksavar füzeler gönderme kararıyla Büyük Koalisyon, Alman dış politikasının bir temel çizgisini daha, yani gerilim bölgelerine silah göndermeme tutumunu bırakmış oldu. Bunun için ortada iyi sebepler var ancak kararın muazzam riskleri de var. İslam Devleti teröristlerinin vahşi katliamlarını izlemekle yetinenler suçlu duruma düşecektir. Irak'taki barut fıçısına daha fazla silah gönderenler de ilerideki çatışmaların sorumluluğunu taşıyacaktır. Bu ikilemden çıkmaya bilhassa Amerikalıların geçmişte yaptığı hatalara gönderme yapmak da yardımcı olmuyor. Hükümetin silah sevkiyatlarını birkaç milyon eurodan daha güçlü bir insanî girişimle desteklemesi daha faydalı olurdu.”
Heidelberg’de yayımlanan Rhein-Neckar Zeitung şunları yazıyor:
“Hiç kuşkusuz ki mevcut karar alma ehliyetiyle koalisyon milletvekillerinin Başbakanı Irak konularında zor duruma düşürmesi muhtemel değil. Ama eğer halkın temsil edildiği en önemli makam, kendini resmen bir şov parlamentosuna küçültecek olursa, bu yaptıkları işin değerini de gözden düşürür.”
Fatih Akın'ın yeni filmi The Cut ile ilgili olarak Neue Osnabrücker Zeitung şunları yazıyor:
"Elbette Fatih Akın'ın, 100 yıl önceki Ermeni soykırımını ele aldığı 'The Cut' filmi ödüllendirilebilirdi. Ancak jüri kararını öncelikle politik, toplumsal esaslara göre değil, estetik kriterlere göre veriyor. Ama buna rağmen Akın övgüyü şimdiden hak ediyor. Çünkü Türkiye'de konuşulmayan bir konuyu dile getiriyor. Pişmanlık duyulmuyor. Ve pişmanlık duymayan,olup bitenleri değerlendiremez. Ayrıca Almanya I. Dünya Savaşı'nda Türkiye'nin müttefikiydi. Bu durumun Ermeni katliamıyla ilişkisi ise bugüne kadar aydınlatılamadı. Fatih Akın bu filmiyle toplumsal bir konuya değiniyor. Ama ilk bakışta Almanya bu filmde konu edilmiyor. Türk- Alman dostluğunun yüzüncü yılını geride bırakması hem bir mutluluk hem de sorumluluk nedenidir."