06 Aralık 2016

Can havlinde bir Bahçeli

Bir, bir buçuk yıl önce söylediklerini şimdi çoktan unutmuş görünüyor

Uzaktan yakından ilgisi olmayanlar dahil, çeşitli çevrelere FETÖ operasyonu yapan AKP, her kesimden insanın dile getirdiği gibi, “siyasi kanada” operasyon yapamıyor.

Neden yapamıyor?

“Ucu AKP’li bazı milletvekillerine dokunacağı için mi?”

Operasyon yerine, onları bir erken seçim ile tasfiye edemez mi?

Edebilir.

Ama, bir erken seçim, aynı zamanda MHP’yi de tasfiye edebilir mi?

Kimsenin kuşkusu olmasın, inanılmaz kan kaybına uğrayan Devlet Bahçeli yönetimindeki MHP tıpkı 2002’de olduğu gibi, havada karada baraj altına inebilir.

Bu da artık Bahçeli’nin siyasal ömrünün noktalanması anlamına gelir.

Bahçeli bu durumda çareyi AKP’ye, daha doğrusu, Tayyip Erdoğan’a yanaşmakta buluyor.

Böylece erken seçim riskinden şimdilik kurtularak, hiç olmazsa, iki yıl zaman kazanmayı hesaplıyor.

Uzlaşma burada

Erken seçim AKP’nin de işine gelmiyor. Çünkü, belirli kişilerin tasfiyesi, AKP tabanında rahatsızlıkla eş anlamlı. “Tabanda başkanlık manevrasını zora sokuyor.” AKP o riski almak istemiyor.

MHP de, bir erken seçimde kendisinin siyasal denklemin dışına çıkacağını gördüğü için, erken seçimi Bahçeli de istemiyor. Erdoğan ile Bahçeli’yi birbirine yakınlaştıran nokta burası.

“Başkanlık uzlaşması” işte burada devreye giriyor. Paçayı kurtarmak için Bahçeli’nin son şansı.

Oysa, örneğin 20 Ocak 2015’te Bahçeli partisinin grup toplantısında, üstelik ağır bir suçlama ile şunu söylüyor:

“Erdoğan’ın başkanlık hırsı parlamenter sisteme, yani mevcut devlet düzenine taban tabana zıttır. PKK ve mevcut çevrelerde, al başkanlığı ver özerkliği, mutabakatını sağladığı anlaşılan Erdoğan (...) tek adam olmak için bastırmakta, son kozlarını oynamaktadır.”

Bahçeli, Erdoğan’ın böyle bir “mutabakat” sağladığından nasıl bu ölçüde emin, belirsiz. Ama, o tarihte gözü o kadar kara ki, kimsenin aklına gelmeyecek ölçüde bir suçlamayla başkanlığa karşı çıkıyor.

Kaldı ki, son bir yılın gelişmeleri, PKK ile amansız mücadele, HDP milletvekillerinin tutuklanması böyle bir “mutabakatın” varlığını çoktan yalanlıyor.

Sık sık güvence

2019’a kadar erken seçim yok. AKP ikide bir bunu söylüyor. Bu aslında ikide bir, Bahçeli’ye mesaj, “sen rahat ol, bak erken seçim yok, biz işimize bakalım” mesajı.

Bahçeli böylelikle, iki yıl daha zaman kazanmayı hesaplıyor.

Öyle ya, partisi içinde genel başkanlığı aşırı yıpranmış, karşısına kendisini fena halde sıkıştıran genel başkan adayları çıkmış, parti içinde ne kadar muhalif örgüt ve kişi varsa, tasfiye etmiş bir Bahçeli’nin zaman kazanmaktan başka çaresi yok.

Bu durumda şaşılacak bir şey yok, bir, bir buçuk yıl önce söylediklerini şimdi çoktan unutmuş görünüyor.

Sık sık bölünme kaygısı

Bahçeli’nin yıllardır işlediği tezler arasında “bölünme kaygısı” önde geliyor. Bu açıdan 9 Mayıs 2015’te söyledikleri daha da çarpıcı:

“Başkanlık federasyon demektir. Bu da Türkiye’yi bölünmeye götürecektir. (...) Recep Tayyip Erdoğan tipi başkanlık sistemi Türkiye’nin bölünmesinin reçetesidir. Demokrasinin idam fermanıdır. Tek adam diktatörlüğünün beratıdır. (...) İstedikleri Erdoğan’ın sınırsız yetkili olduğu karanlık bir Türkiye’dir”.

Her iki konuşmasından birinde, “bölünme kaygısını” dile getiren Bahçeli, başkanlık sisteminin de Türkiye’yi bölünmeye götüreceğini söylüyor. Döne dolaşa, başkanlık ile bölünme arasında bağ kuruyor.

Ama, şimdi söylediklerini unutuyor ve cansiperane biçimde, üstelik OHAL’in de uzatılmasını isteyerek, üstelik idam cezasının da geri getirilmesini isteyerek, en hızlı AKP’liden daha hızlı AKP’li vaziyetinde başkanlık sistemine payanda oluyor.

Partili Cumhurbaşkanı

Bu yılın başında yine karşı çıkıyor, örneğin 5 Ocak  2016’ta:

“MHP başkanlık sistemine  tümden karşı olup, parlamenter sistemin revize edilerek geliştirilmesinden yanadır.”

26 Mayıs 2016’ta ise, başkanlık sistemi içinde farklı alternatif yollarını da düşünerek, kapıları kapatıyor, daha altı ay önce:

“Başkanlık sisteminin veya partili Cumhurbaşkanlığının ileride aşırı bedellere mal olacağı bilinmektedir. Türkiye Cumhuriyeti Türk Milletinin eseridir, milletin ise, başkanlık gelsin, dediğine kimse şahitlik etmemiştir. Başkanlık sistemi ve partili Cumhurbaşkanlığı konusunda vereceğimiz destek, sunacağımız herhangi bir katkı yoktur.”

Şimdi ise, “partili Cumhurbaşkanlığını” da kabul etmiş görünüyor.

Tabanın yüzde 65'i

Bir erken seçimde yok olacağını hesaplıyor, peki iki yıl sonra yapılacak seçimde, Bahçeli yönetiminde bir MHP kalır mı, kalmayacağı ortada.

MHP tabanının yüzde 65’i Bahçeli’ye ve başkanlığa karşı.

Kaldı ki, başkanlık MHP’yi zaten devre dışı bırakacak, bu çok açık.

Bunu göre göre, iki yıl zaman kazanmış kazanmamış, ne fark edecek?

Siyaset galiba böyle bir şey, insan bazen önünü göremiyor, kendini kandırıyor.

Bütün bu çelişkiler, dün söylediğinin bugün tam tersini yapması Bahçeli için bir başka can simidine sarılmasına, bir başka umut taşımasına yol açıyor belki de:

Hani, belki başkan yardımcılığı, olur mu olur.

Gemileri yakan Bahçeli’ye Tayyip Erdoğan bir kıyak çeker mi, çeker. “Başkan Yardımcısı” olur, bir kenarda oturur.

Ya MHP?

Bahçeli ile vedalaşır ve kendine yeni bir yol arar.

Ve çok daha önemli olan:

Türk milliyetçiliği Bahçeli’yi hiç bir zaman affetmez.

Yazarın Diğer Yazıları

Nostalji... Öğretici, yol gösterici ve çok keyifli

Türkiye’de ekonomiye yön veren, yine çok ağır bir kriz döneminde ülkeyi düzlüğü çıkarmayı öngören 24 Ocak 1980 kararlarının mimarlarından biri de Kaya Erdem

İbretialem için: Yunusemre Belediyesi'ne seyahat

Görgüsüzlük, doyumsuzluk, aç gözlülük, görmemişlik

"Milletin Meclisi" akla şimdi geldi!..

Yeni bir Anayasa için sıkışınca, gelsin Millet Meclisi