26 Nisan 2024

Nostalji... Öğretici, yol gösterici ve çok keyifli

Türkiye’de ekonomiye yön veren, yine çok ağır bir kriz döneminde ülkeyi düzlüğü çıkarmayı öngören 24 Ocak 1980 kararlarının mimarlarından biri de Kaya Erdem

Hava Binbaşı yemekte yaptığı konuşmada karşısında oturan Başbakan Adnan Menderes’i öve öve bitiremiyor.

26 Mayıs 1960 akşamı, Eskişehir Şeker Fabrikası’nda akşam yemeği.

Birkaç saat sonra 27 Mayıs darbesi gerçekleşiyor.

Yemekte dönemin Başbakanı Adnan Menderes, yanında bazı bakanlar ve bürokratlar var.

Şeker Şirketi Genel Müdürü Kaya Erdem. Yemekte o da var.

Kaya Erdem...

Şeker Şirketi Genel Müdürü, SSK Genel Müdürü, Londra’da Ekonomi Ataşesi, Hazine Genel Müdürü, Hazine Müsteşarı, Maliye Bakanı, Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı ve Meclis Başkanı.

Pırıl pırıl bir zekâ

Kaya Bey devlette böylesine muhteşem bir kariyere sahip.

96 yaşında, nazar değmesin, pırıl pırıl bir zekâ ve hafıza.

Dün öğleyin kendisinin yakından tanıdığı, aralarında benim de bulunduğum küçük bir gazeteci grubunu yemeğe davet ediyor.

Oktay Ekşi, Hasan Cemal, Pınar Türenç, Taha Akyol, Osman Ulagay, Sedat Ergin ve benim katılımımla yaklaşık üç saat süren, tadı damağımda kalan bir sohbet.

Kaya Bey’i Ankara yıllarından gayet iyi tanıyorum. Hoşgörülü, açık fikirli, iyi bir teknisyen ve bugün artık pek rastlamadığımız tam bir devlet adamı. 70’li ve 80’li yıllarda yön verdiği ekonomiyle hala çok yakından ilgili.

Yalçın Doğan, Pınar Türenç, Sedat Ergin, Taha Akyol, Hasan Cemal, Oktay Ekşi, Kaya Erdem, Osman Ulagay

Özgür yıllar

Dün pek çok farklı konuda sohbet ederken, Kaya Bey:

“Siz gazeteciler bize öyle sorular sorar, öyle yazılar yazardınız ki, iflahımız kesilirdi. Ama, hiç bir zaman hakkınızda ne kötü düşündük, ne de sizi engelledik, çünkü görevinizi yapıyordunuz”.

70‘li, 80’li, hatta 90’lı yıllar.

Kaya Bey’in bu sözünü duyunca, acı acı gülümsemekten kendimi alamadım.

“Eski Türkiye” diye, bugünkü iktidarın ötelemeye çabaladığı o özgürlük yıllarını düşünmeden edemedim.

Kurban olsunlar, o “eski Türkiye’ye”, o özgürlük yıllarına!..

“Yılmaz Büyükerşen öğrencimdi”

Kaya Erdem görevleri sırasında engin deneyler kazanırken, bugün de olduğu gibi, sosyal yönü geniş bir kişiliğe sahip.

Eskişehir’de Şeker Fabrikası’nda iken, aynı zamanda bugün Anadolu Üniversitesi’nin bulunduğu okulda maliye dersleri veriyor.

O yılları anlatırken:

“Yılmaz Büyükerşen öğrencim oldu, sık sık görüşürüz, daha iki gün önce yeniden görüştük”.

Eskişehir’de Büyükşehir Belediye Başkanı olarak mucizeler yaratan Büyükerşen Hoca!..

İhracat ve tasarruf oranı

Ekonomiden söz ederken...

Genç kuşaklara biraz uzak.

Türkiye’de ekonomiye yön veren, yine çok ağır bir kriz döneminde ülkeyi düzlüğü çıkarmayı öngören 24 Ocak 1980 kararlarının mimarlarından biri de Kaya Erdem.

O sırada Demirel’in azınlık hükümeti iktidarda. Turgut Özal Başbakanlık ve DPT Müsteşarı, Kaya Erdem Hazine Müsteşarı.

Anlatıyor:

“İhracata önem verdik, o tarihte ihracat 1 milyar 800 milyon dolar gibi komik bir rakamdı, petrol ithalatımızı bile karşılamıyordu. Kararlardan sonra ihracat önce 4 milyar, sonra 6 milyar dolara çıktı.

Krizden çıkmak için ayrıca tasarruf oranı çok önemlidir, 24 Ocak öncesinde yüzde 5 olan tasarruf oranı iki yıl içinde yüzde 25’e çıktı”.

Yani, krizden çıkmanın reçeteleri arasında ihracatı teşvik ve tasarruf tedbirleri öncelik alıyor.

Bugün bütçe açığı ve Kur Korumalı Mevduat ekonomideki kanamanın ve enflasyonun temel nedenleri arasında.

Dönerken düşündüm

Dün Kaya Bey’in bizi davet ettiği yer, bakımlı, geniş bahçeli güzel bir köşk.

Göztepe’deki bu yer, aynı zamanda sosyal tesis ve lokanta, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne ait. Kaya Bey Meclis Başkanı olduğu dönemde burayı Meclis’e kazandırmış. Büyük salon hayli kalabalık, eski ve yeni milletvekillerine, onların ailelerine açık bir yer.

Yemekten dönerken düşünmeden edemiyorum.

Kaya Erdem eskiden görev yapan maliyecilerle, hazinecilerle, merkez bankacılarla buluştuğunda, bugünkü ekonomik krizi de tartışıyor, nasıl çıkılabileceğini de.

Hepsi devlette ve yurt dışında görevler üstlenmiş, bilgi birikimi zengin insanlar.

Ama, analizleri kendilerinde kalıyor!..

İki neden

Bugün ülkenin böylesine ağır bir krize sürüklenmesinin arkasında, ekonomi dışı, iki temel nedeni var.

Bir kuvvetler ayrılığı yok, iki siyasal partilerde demokrasi yok.

Ekonomik krizin çözümünde karşımıza yine hukuk çıkıyor.

Kaya Bey!..

Dünkü davetinize arkadaşlarım ve kendi adıma teşekkür ederim.

Son zamanlarda hiç bu ölçüde keyif almamıştım.

Yalçın Doğan kimdir?

Yalçın Doğan, 1965 yılında Alman Lisesi'ni, 1969'da İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesini bitirdi.

Gazeteciliğe 1973 yılında Cumhuriyet'te ekonomi muhabiri olarak başladı. 1981 yılında Cumhuriyet Ankara Temsilciliğine atandı.

1989'da köşe yazarı olarak geçtiği Milliyet'te önce Yayın Koordinatörü, 1999'da Genel Yayın Yönetmeni görevlerini üstlendi. 2003'te Hürriyet Gazetesi'nde sürdürdüğü köşe yazarlığı 2015 yılında sona erdi. O tarihten bu yana T24'te köşe yazarlığına devam ediyor.

Türk Dil Kurumu, Sedat Simavi, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'in çeşitli ödülleri yanında, 2014'te yılın en iyi köşe yazarı, Halk TV'nin 'Kırılmayan Kalemler' ödülünü kazanan gazeteciler arasında yer aldı.

Her biri özgün araştırma içeren IMF Kıskacında Türkiye, Dar Sokakta Siyaset, Fenerbahçe Cumhuriyeti, Savrulanlar kitapları ile anılarını derlediği Sussam Susulmaz Yazmasam Olmaz kitaplarını yazdı. Ayrıca, Komünist Enternasyonelde Faşizmin Tahlili başlığı ile yayımlanan Almancadan yaptığı bir çevirisi bulunmaktadır. Almanca ve İngilizce bilir.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Uçaktakilere küpe: Pınar Türenç bombaladı, Vali özür diledi

Vali Gül: "Sayın Bakanımız oradaydı, ben oradaydım, emniyet müdürümüz oradaydı, hiç kimse 'süpürün' diye talimat vermedi. Oldu mu böyle bir şey, bilmiyorum ama, olmuşsa maksadı aşmıştır, ben sizlerden özür diliyorum. Benim kapım sizlere 7 - 24 açıktır, ne zaman isterseniz görüşebiliriz"

Taksim yasağı 1 Mayıs yasağı değil!..

31 Mart seçimlerini genel olarak kaybetmenin hazımsızlığı var, derin yoksulluk ve ekonomik krizin hırçınlığı var, İktidarın sallandığı korkusu var...

"Hava kurşun gibi ağır", "demokratik ve sivil anayasa" mı!..

Sıkıyönetim ve OHAL'i andıran türde, 1 Mayıs'ın bir gün öncesinden her yer polis kaynarken... Anayasa Mahkemesi kararları uygulanmazken... Bir de demezler mi: "Demokratik ve sivil anayasa yapacağız!.."