14 Temmuz 2015

Yunanistan, Batı Trakya, Syriza ve bisiklet

'Ekonomi Yunanistan'da 2004 olimpiyat oyunları sonrası kötülemeye başladı'

İstanbul'dan Velotopya ve İzmir'den Karşı Bisiklet gruplarının organize ettiği ve bir grup bisikletçiyle beraber 4 temmuzda Keşan'dan başlayıp Atina'da sonlanacak olan bisiklet turumuz devam ediyor. Bugüne kadar Batı Trakya'yı boylu boyunca geçip Larissa'ya ulaşmış durumdayız. İlginç bir raslantıyla bisiklet turumuz komşu ülkenin çok özel zamanlarına denk geldi. Ekonomik iflas, AB sermayecilerinin ödünsüz tutumları ve iktidardaki solcu Srizya'nın emekçilerle birlikte gösterdiği direniş, onun ardından gelen referandum ve kimsenin beklemediği oranda elde edilen başarı... Bütün bu heyecan verici gelişmelere Yunanistan topraklarında pedal pedal ilerlerken bizler de tanık olduk.
Ekonomiden çok anlamasam da yol boyunca gördüğümüz kapalı benzinci ve restoranların çokluğu dikkat çekiciydi. Kıyılar ve turizm tesisleri boştu. Özellikle de Selanik'ten sonra yol boyunca sıkça görülen ve kapısına kilit vurulup terkedilmiş küçük ve orta büyüklükte işletmeler vardı ki görünümleri hüzün vericiydi.
Selanik'e kadar Türkçe hemen hemen hiç bitmedi. Genç, yaşlı, esnaf neredeyse herkes Türkçe'yi biliyor, konuşuyor. Başka bir ülkede, kültürde olduğumuzu gösterir pek bir şey yok burada. İster istemez savaşlar, savaşlarla çizilen sınırlar, sınırlarla gelen acılar, düşmanlıklar, mübadele adı verilen "başarı" geliyor insanın aklına.


Neyse ben sözü şimdi bizi yolda karşılayıp Batı Trakya topraklarında hem yardımlarını esirgemeyip hem de rehberliğimizi yapan Gümülcine'li (Komotini) bir bisikletçiye İbrahim Sadık'a bırakıyorum. Belki orada doğup büyümüş birinin görüşleri bizim için de ufuk açıcı olabilir.
Gümülcine (Komotini) Bisiklet Derneği Genel Sekreteri ve 12 yıllık sınıf öğretmeni olan İbrahim Sadık'a yönelttiğim sorular ve onun yanıtları şöyle:
 
Ekonomi kaç yıldır kötüye gidiyor? Siz bunu ne zaman hissetmeye başladınız?

İbrahim Sadık: Ekonomi Yunanistan' da 2004 olimpiyat oyunları sonrası kötülemeye başladı. Yabancı sermaye ve çarçur edilen AB fonları halka gerektiği şekilde ulaşmadı. Bankalar herkese yıllık gelirini sormadan durmadan kredi vermeye başladı. Asıl krizin görünmeye başladığı yıl 2009 yılıdır. Sosyalist Parti PASOK başkanı Yorgos Papandreou IMF'yi bir şekilde Yunanistan'a soktu.

 
Bu kötüye gidişten kim sorumludur? Sizce kötüye gidişim nedeni nedir? AB'nin buruma bir etkisi var mı? 
 

İbrahim Sadık: Kötüye gidişin en büyük sorumlusu Yunanistan siyasetçileri ve onlara göz yuman bir anlamda çıkar işbirliği yapan IMF ve AB. AB, ABD ile birlikte Yunanistan'ın jeopolitik konumundan faydalanmak için gizli hesaplar yaptılar. Bunlardan bir tanesi denizaltı satın alma olayıdır. Fakat sadece evraklarda. Gerçekte alınan hiçbir şey olmadığı sonradan ortaya çıktı. Büyük skandallara neden olan Almanya firması Siemens hiç bir zaman rüşvet dosyasını açmadı. Hala da, Tsipras her ne kadar açın dediyse de açılmıyor.

Syriza'nın bu kadar hızlı yükselmesinin nedeni nedir?
 
İbrahim Sadık: Syriza partisinin bu kadar yükselmesini gerçekten Yunan halkı beklemiyordu. Ancak alt gelir grupları, yoksul insanlar, fakir kesim Syriza partisine tam destek verdi. Daha önceki sosyalist sol partilerden kaçan ve kızgın vekillerin büyük bir çoğunluğu Syriza'ya geçti. Sakin ve dürüst bir politika izleyip IMF ve diğer baskı gruplarına karşı çıkan Syriza oy yüzdesini bütün bunlarla aniden yükseltti. Hala da elde ettiği desteği artırarak korumaya devam ediyor.


Ekonomik sıkıntılara Syriza çözüm olabilir mi?
 
İbrahim Sadık: Olabilir. Ancak parti içinde yeni bi yapılandırma yapılması gerekli. İlk baştan seçime gidip tek başına hükümet kurması gerek. Aksi halde kendi ekonomik programını uygulamakta gecikirse Syriza yüzde 10'un bile altına düşer. Gençlere acilen yeni iş imkanları sağlaması ve vergi borçlarını yeniden yapılandırması gerekir. Şu an halkın yüzde 80'i maliyeye borçlu.
 
Referandumda bu kadar çok hayır bekliyor muydunuz?
 
İbrahim Sadık: Beklenmiyordu doğrusu. Son günlerde milleti EVET oyu vermeye davet eden eski yıpranmış siyasetçiler ve başbakanlar Syriza'ya istemeden bir fırsat verdiler aslında. Bunun sebebi milletin önceki hükümetlerden bol bol vergi, düzensiz ve adaletsiz bir yasam görmüş olmalarıdır. İnsanlar yaşam mücadelesi altında kalmış eziyet görmüşlerdir. Son eklenen elektrik faturaları gibi ve emeklilik maaslarinin 350 Euro'ya kadar düşmesi gibi.
 
Batı Trakya Türkleri arasında da yüksek bir destek var Syriza'ya Bunu nasıl açıklarsınız? Batı Trakya Türklerinin siyasi parti tercihleri eskiden nasıldı?
 
İbrahim Sadık: Batı Trakya azınlığının problemleri çok. Şimdi en önemlisi burada belli bir sırayı tutmak ve alt tabakanın işçi ve çiftçimizin ekonomik sıkıntılarını giderecek bir formül üretilmesidir. Batı Trakya halkının yüzde 80'ni tütün ve pamuk üretimi ile geçim sağlar. Küçük bir kısım da hayvancılıkla. Geriye kalan da özel sektör de memur. Devlet memuru olabilmek için burada, Yunanistan üniversitesinden mezun olmak veya oralardan denklik almak gerekmektedir.
 
Batı Trakya Türklerinin en acil sorunları nelerdir? Syriza'nın çözüm önerileri nedir?
 
İbrahim Sadık:
Herkesin temel sorunu ekonomiktir. Batı Trakya Türklerinin eskiden beri sol partilere eğilimi hep yüksek idi. Şu an iktidarda olan vekillerimiz sıradan halkın içinden olan vekillerdir. Halkın arasına kolayca girebilen alçak gönüllü 3 tane Türk vekilimiz de Syriza'lıdır.

Şu anda Türklere karşı yasal ya da siyasi olarak ayrımcılık var mı?
 
İbrahim Sadık: Hak ve Hukuk devleti burada da zayıftır. Güçlü çoğu kez kazanır.
Bir trafik polisinin ilk baştan kişinin adını sorması gibi, ne kadar acı bir şey bunların olması... 
 
Siz bir öğretmen olarak eğitim alanında hangi sorunları görüyorsunuz? Ya da sizin için sorun olan bir şey var mı?
 
İbrahim Sadık: Bir öğretmen olarak bir sorun görmüyorum. Okullardaki eğitim gayet iyidir. Ancak son yıllarda okullarımıza atanan bazı siyasi kimlikli kişilerin olmaması gerektiği kanaatindeyim. Onun dışında okullarımızda yeterli öğrenci sayısının olmaması bir sorun. Bazı küçük sayılı 10-12 öğrencili okullarımız maalesef kapanmıştır.
 
Sizin için gelecek nasıl görünüyor umutlu musunuz?
 
Bizim gelecek bulutlu bir gökyüzü... Hüzün kaplamış, sadece çocuklarımız için mücadele ediyoruz. 
 
Biraz da bisiklet soruları sarayım. Gümilcine'de bisiklet kullanımı nasıl? İnsanlar bisiklete biniyor mu bu konuda gençler nasıl?
 
İbrahim Sadık: Yunanistan'ın ilk bisiklet projesi başlatan ve bisiklet yolları yapan şehir Trikala'dır.
Gümülcine ve diğer kasabalar çok daha sonra bisiklet yolları ile mücadele etmeye ve yatırım yapmaya başladılar. İlk baştan halkın ve mağaza sahiplerinin tepkisi çok büyüktü.
Yunanistan'da tur bisikletçileri çok az ve nadirdir. Genelde uzun yol bisikleti sporculari - lisanslı ve dağ bisikleti gibi sporcuları görürsünüz. Benim de bulunduğum ve Y.K uyesi olduğum Genel Sekreter görevi bana verilen Thrakas Ippeas - Trakya Suvarileri bisiklet derneğinin yaklaşık 40 yarış sporcusu bulunur. Temennimiz uluslararası yarışlara katılarak bir şampiyonluk kazanabilmek. Yunanistan dağ bisikleti ve Balkan dağ bisikleti ikincisi olan Harun Molla da derneğimizin üyesidir. Trakya süvarilerine bu adresten ulaşabilirsiniz.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Bergama Tiyatro Festivali’nde “Zaman, Zemin, Zuhur”

İzmir’de sıcaktan bunaldığımız günlerde Bergama’da olmak, her taraftan tarih fışkıran sokaklarında yürümek, rüzgârlı akşamlarında hafif bir ürpertiyle antik tiyatroda oyun izlemek düşüncesi hep çekiciydi benim için. “Zaman, Zemin, Zuhur”la tiyatro izlemeyi ve oyun metinleri okumayı seven biri olarak aslında geç tanıştım sayılır. 2006’da ilk baskısı, 2016’da ikinci baskısı yapılan kitap, bu yıl Kolektif Kitap tarafından yeniden yayımlanmıştı

Galileo, Descartes ve doğruyu söylemek

Galileo ve Descartes aynı dönemde, aynı otoriteye karşı, hakikati söylemek açısından iki farklı tutum geliştirirler

PAL İzmir'de iklim için düşünen bedenler

PAL İzmir (Performans Araştırmaları Laboratuvarı) tarafından düzenlenen ve atölye yürütücülüğü Michael Maurissens'in, sanat yönetimini Serenay Oğuz'un üstlendiği "İklim adaleti için düşünen bedenler" başlığıyla 21-24 Nisan tarihlerinde, dansçılar, görsel sanatçılar ve kamera aracılığıyla hareketi keşfetmekle ilgilenen herkes için açık çağrıyla düzenlenmiş olan, Screendance Workshop'un kapanış filmleri gösterimi beni bu düşüncelere sevk etti