16 Nisan 2017

Bu pazar başka pazar

Gelin bu sıkıcı bekleme zamanında sizi biraz uzaklara, eğlenceli bir festivale götüreyim...

Beklenen Pazar geldi çattı. Günlerden 16 Nisan.
Bugün sonucunun ya da sonuçlarının neler olacağını pek kestiremediğimiz bir referandum için sandığa gidiyoruz.
Evet ya da hayır, beyaz ya da kahverengi.
Bunlardan biri büyük olasılıkla az bir farkla kazanacak.
Sonuç ne olursa olsun yaşadığımız sürece en başından beri damgasını vuran şey, iktidarın yaşadığı korku ile muhalefetin içinde taşıdığı umut oldu. Bu korku ve umut seçim sonrasında yaşayacaklarımız için de ışık olacak bence.
Evet bugün beklenen o gün, bu pazar gününde oyunuzu kullandınız ya da kullanacaksınız. Sonra da bekleme süreci başlayacak.
Evet mi, hayır mı? Umudunuz sizin de tercih ettiğiniz rengin kazanması yönünde. Ama, hiç kimsenin net bir sonuç tahmin edemediği bir seçim bu.
Belli ki bu bekleyiş heyecanlı ve gergin olacak.
Beklenecek ama yapacak bir şey yok…

Tayland'dak, Songkran Festivali

Gelin bu sıkıcı bekleme zamanında sizi biraz uzaklara, eğlenceli bir festivale götüreyim. Madem bekliyoruz, biraz ortamdan uzaklaşmak hepimize iyi gelecektir. Bugünlerde Güney Asya ülkelerinden Tayland’da herkes birbirine “suk-san pey-mai” demekte yani mutlu yıllar. Tayland’da resmi olmasa da 13 Nisan tarihi yeni yılın başlangıcı kabul ediliyor ve ülkede bu gün başlayan Songkran festivali 16 Nisan’a kadar sürüyor. Tayland’ın en sıcak zamanlarına denk gelen festivalin ana teması ise su, suyla arınmak, su dökmek, ıslanmak ve ıslatmak.

13 Nisan’ı ben Tayland denizinin güneyinde küçük bir ada olan Koh Phangan’da karşıladım. Bu küçük adada hayatımın en güzel ve eğlenceli festivaline tanık oldum diyebilirim. Öğrendiğim kadarıyla Özellikle kuzey şehirlerinden Chang Rai başta olmak üzere başkent Bangkok ve diğer büyük şehirlerde çok daha görkemli neredeyse bir hafta süren kutlamalar yapılmaktaymış.

Festivalde neler oluyor ya da ben neler yaşadım? Sabahtan başlayarak insanlar su hortumlarıyla, büyük bidon ve kovalarla ya da su tabancalarıyla evlerinin, dükkanlarının önlerinde konumlanıyorlar. Sokaklardan ister yaya olun, ister arabalı ya da motorlu, ıslanmadan geçmeniz mümkün değil. Yoldan geçenler boş mu peki? Hayır. Onlar da ya su tabancalı ya da kovalarla dolaşıyorlar. Özellikle üstü açık arabalar arkalarında koca koca su varilleri ve savaşçıları taşıyorlar. Motorluların da arkada oturan savaşçıları mutlaka var. Böylece festival ruhuna uygun olarak, gün boyunca herkes birbirini ıslatıyor. Islatmak derken öyle şakacıktan su atmaktan söz etmiyorum, kovalarca suyun tepenizden boşaltılmasından, arabanızın durdurulup içindeki herkesin ıslatılıp sonra yollanmasından söz ediyorum. Dahası şehrin meydanına gelen itfaiye aracının hortumuyla sulanmaktan söz ediyorum. (Ah gitti cep telefonları, cüzdanlar demeyin bunun için özel plastik çantalar satılıyor ve herkes olacakları bildiğinden bu konuda önlemli..)

İtfaiye de su savaşlarına katılıyor

Festivalin ana teması su ve ıslatmak olsa da festivalde sadece su savaşları yapılmıyor. Yeni yılla birlikte insanlar önce tapınaklara gidip orada monklara bağışlarını sunup dualar ediyorlar. Festival aynı zamanda halkın yaşlılara olan saygılarını gösterdikleri bir bayram. Koh Phangan’da sabah saatlerinde önce çevre köylerden gelen ve ortak kıyafetler giymiş köy ya da mahalle temsilcileri danslar eşliğinde tapınağa bağışlarını sundular. Bu bağışlar, her tarafından para asılı maket ağaçlar şeklindeydi. Tapınak bölgesinde hazırlanmış geleneksel yemekler yenildi. Sonrasında dualar edilip tapınağa bireysel bağışlar sunulmaya başlandı. Bu dualar sırasında da su yine başroldeydi. Tapınak önünden gümüş taslarla alınan su önce Monk’un avuçlarına yerleştirilmiş çiçeklere, sonra da şehrin ileri gelen yaşlılarının avuçlarına dökülüyor, ıslak avuçlar ise dua edenin başına sürülüyordu.

Festival için hazırlanan para ağaçları

Festivalde bugün yılın en sıcak mevsiminde herkes için bir serinleme ve aynı zamanda eğlenme amacına dönüşmüş olan su, aynı zamanda bir temizlenme sembolü. Tayland’lılar için günler öncesinden başta buda heykelleri olmak üzere tapınakların, evlerin, sokakların temizlenmesi, yeni yıldan bolluk ve şans dilenmesi anlamına geliyor. Bu temizlenmeyi sadece maddi olarak düşünmemek gerekir tabi, yeni yıl aynı zamanda insanın ruhen de temizlenmesi, her türlü kötülükten arınma ve iyi bir insan olmak için de kendine bir şans vermek; Yunus’un dediği gibi “yunmak yıkanmak” demek.
Asıl temizlik ve yenilenme zaten bu değil mi?

Monkun avuçlarına dökülen su

Tayland yeni yılda ne kadar yundu yıkandı bilemem ama saatler boyunca birilerini ıslatmak ve birileri tarafından ıslatılmak, liseden beri su savaşları yapamamış, yaparken yakalandığında da okkalı bir azar işitmiş benim için çok iyi geldi.

Kim bilir bu Pazar belki Türkiye için de, güzel, tertemiz, yepyeni, hayırlı bir başlangıç olur.
Öyleyse buradan seslenelim.
Merhaba yeni Türkiye.
Sa-va-di mai Türkiye.

Songkran Festivali hakkında daha çok bilgi için tıklayın.
 

Yazarın Diğer Yazıları

Bergama Tiyatro Festivali’nde “Zaman, Zemin, Zuhur”

İzmir’de sıcaktan bunaldığımız günlerde Bergama’da olmak, her taraftan tarih fışkıran sokaklarında yürümek, rüzgârlı akşamlarında hafif bir ürpertiyle antik tiyatroda oyun izlemek düşüncesi hep çekiciydi benim için. “Zaman, Zemin, Zuhur”la tiyatro izlemeyi ve oyun metinleri okumayı seven biri olarak aslında geç tanıştım sayılır. 2006’da ilk baskısı, 2016’da ikinci baskısı yapılan kitap, bu yıl Kolektif Kitap tarafından yeniden yayımlanmıştı

Galileo, Descartes ve doğruyu söylemek

Galileo ve Descartes aynı dönemde, aynı otoriteye karşı, hakikati söylemek açısından iki farklı tutum geliştirirler

PAL İzmir'de iklim için düşünen bedenler

PAL İzmir (Performans Araştırmaları Laboratuvarı) tarafından düzenlenen ve atölye yürütücülüğü Michael Maurissens'in, sanat yönetimini Serenay Oğuz'un üstlendiği "İklim adaleti için düşünen bedenler" başlığıyla 21-24 Nisan tarihlerinde, dansçılar, görsel sanatçılar ve kamera aracılığıyla hareketi keşfetmekle ilgilenen herkes için açık çağrıyla düzenlenmiş olan, Screendance Workshop'un kapanış filmleri gösterimi beni bu düşüncelere sevk etti