15 Ağustos 2016

Mehmet Şimşek kendini tanıttı!

Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek dün, gerçeklerin bir kısmını söyleyerek yakın çevresine propaganda yapmıştır

Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek dün sabah CNN Türk’ün Hafta Sonu programında Hakan Çelik'in sorularını yanıtladı.

Soran ve cevaplayan günün koşulları ve sınırlarını biliyorlardı, Hakan Çelik kurumunu güç durumda bırakacak soru sormadı, Başbakan Yardımcısı da “koltuğunu” tartıştıracak bir kelime ağzından kaçırmadı.

Sayın Şimşek parasal alanda; Türkiye’nin ekonomik temelinin sağlam olduğunu, darbe girişiminin ilk günlerinde yüksek olan giriş çıkış oranının son günlerde yüzde yirmilere gerilediğini söyledi.

Benim değineceğim, aşağıda alıntılarla özetlediğim, siyasal alanda söyledikleridir Sayın Şimşek’in: 

“Türkiye, hükümeti ve milletiyle, en vahşi şiddeti durdurdu; felaketin eşiğinden döndü.”

“17/25 Aralık'tan önce bu örgüt Türkiye'yi tanıtan, kültürler arası diyalog olarak görüldü.”

“Türkiye’nin yüzü Batı’ya dönüktür, bu duruş böyle kalacak; Türkiye'yi Batı'dan koparma çabası darbe girişiminin bir parçasıdır.”

“Bir ihanet çetesinin üzerine gidiyorsunuz, bu terör örgütünün medyasına operasyon yapılınca dışarıda basın özgürlüğünden bahsediliyor.”

“Teröre bulaşmamış bir basın grubuna bir operasyon var mı?

“Teröre bulaşmamış, darbeye bulaşmamış hiç kimsenin kaygı duymasına gerek yoktur.”

“Yapılması gereken reformlar yapıldı, yapılacak.”

Bu yedi cümlenin ilk üçüne katılıyorum: Türkiye’nin bir felaketin eşiğinden döndüğü, Gülen Cemaati’nin ilk zamanlarında bugünkünden çok farklı görüldüğü, yüzümüzün (genellikle) Batı’ya dönük olduğu doğrudur; bu görüşlerde halkın büyük çoğunluğu az-çok mutabıktır. Darbe girişimi ve faili ile Batı’ya dönüklüğümüz üzerindeki, bu çok değerli mutabakatı korumalıyız.

Sonra gelen üç cümleyi tartışmalı, ancak reformların yapıldığına dair son cümlenin kabul edilebilir olmadığını sesimizin çıktığı kadar haykırmalıyız!  

Sayın Şimşek, birçok yazar gibi, “terör örgütü medyası” deyimine sarılıyor.

“Terör örgütü” nedir? Terör eğer Terörle Mücadele Kanunu (TMK)’nun tanımladığı “terör örgütü” ise, Sayın Şimşek önce Adalet Bakanı’ndan TMK’daki “terör” tanımını açıklamasını istemeli, bu açıklamayı anlayabilirse cümlesini bir kez daha okumalıdır!

TMK’daki tanım anlaşılmaz olduğu için bir türlü terör önlenemiyor!

TMK tanımına göre hiçbir adım atılamaz, “terör” adını ağzına alanlar TMK’dan mı yoksa sözlük tanımından mı bahsediyorlar, önce bunu ayırmalıdırlar.

Sayın Şimşek en az bir gazete adını gösterip, “işte bu gazete terör medyasıdır “ demeli; sonra, kimin gösterilen bu terör medyasına yapılan operasyonu örnek göstererek basın özgürlüğünden bahsettiği söylenmelidir!

Sayın Bakan bu ve benzeri sözlerle Türkiye’de hukukun ve ifade özgürlüğünün katledilmesine yardım ettiğinin farkında mıdır acaba?  

“Teröre bulaşmamış bir basın grubuna operasyon var mı?” diye soruyor Sayın Şimşek!

Karşılaştığınız basın mensuplarına biraz daha dikkatlice bakın, göreceksiniz vahametin boyutunu Sayın Bakan; operasyonun her gün derinleştiğinin farkında değil misiniz? İkinci Meşrutiyet döneminde çok söylendiği gibi, “Bab-ı Âli’den oluk oluk kan akıyor” görmüyor musunuz?

Diğer cümleye, “ihanet cephesinin üzerine gidilme meselesine” gelelim.

Sayın Şimşek’in dediği “İhanet cephesinin üzerine gitmek” doğru ve gereklidir. Memleketin huzura kavuşması için, iki anlama gelmeyen cümlelerle “darbe girişimi” ve “ihanet cephesi” önce tanımlanmalı; sonra gerçekçi amaç ve politika belirleyerek hedefe kısa zamanda gidilmeliydi.

Gidilmeliydi ama, hedef ve politika iç politika bulaşan düşüncelerle belirlendi; üzerinde çalışılmadan Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) çıkartıldı.

Amaç ve politika, halka anlatılamadı!    

Sayın Şimşek Adalet Bakanı arkadaşından öğrenebilir yüz bine varan memurun, on binlerce askerin, on bine varan sivilin, binlerce okulun, binlerce derneğin üzerine giderek hangi amaca varılacağını!

Ülkemiz son 60 yılda birçok darbe ve darbe girişimi yaşadı. Her ayağa kalkışın içinde ihanet cepheleri, bu cephelerin ortakları vardı. Çok azında doğru politikalar izlendi, bazıları başarılı oldu, bazıları sokak politikasına dönüştü.

(Bir kez daha yazayım, şimdi izlenen tutarsız ve hukuka aykırı hükümet politikasının, KHK’lerde tanımlanan tedbir ve araçlarla başarılı olma şansı maalesef yoktur.)

Gelelim Sayın Şimşek’in son naklettiğim cümlesine; “Yapılması gereken reformlar yapıldı, yapılacak”!

Hemen söyleyeyim, 2011 seçiminden sonra, ülkemizde “reform” diye nitelendirilebilecek bir düzenleme yapılmamıştır. “Demokrasi paketi” ilan edilmiş, ama yasallaşmamış; Çözüm Süreci Kanunu boş bir metin olarak yürürlüğe girmiştir.

Bundan sonra reform yapılır mı? Zorunlu ama kimsenin umurunda görünmüyor!   

Özet olarak söylemek zorundayım; Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek dün, gerçeklerin bir kısmını söyleyerek yakın çevresine propaganda yapmıştır.  

Yazarın Diğer Yazıları

CHP'nin tarihi görevi

Cumhurbaşkanlığı seçimleri, CHP’nin önüne demokratikleşme devrimi sorumluluğunu bir kez daha getirmiştir

Ne ararsak onu buluruz…

Türkiye’de demokratik bir parti yoktur!

Adalar'daki atların özgürlüğü!

Demokratik sistem de, dikta da sonuçta yönetim ister; yerinden yönetime geçilmeden bir ülke yönetilemez