11 Eylül 2014

Özgürlüklere ahlaki tarif ya da etek boyu yasağı!

Özgürlüklere dini referans, Türkiye'yi nereye gideceği belli olmayan bir kavganın içine sokar

Son derece klasiktir.
Ne zaman özgürlükler kısıtlansa -ya da kısıtlanmak istense- hep aynı sözcükler havada uçuşur:
Ulusal güvenlik…
Sorumluluk…
Ve de ahlak…
Özgürlüklerin kolu kanadı kırılırken hep bu klişelerin arkasına saklanır iktidar sahipleri.
Hiç değişmez bu.
Sözcüklerin özgürce uçuşmasını tehlike sayanların bahaneleri her devirde aynıdır.
Demokrasi korkusu yatar bunun altında…

Antalya'da farklı liselerden bir grup kız öğrenci geçen yıl etek yasağı kararını protesto etmişti

Ahlak ve özgürlük

Ahmet Davutoğlu 'Özgürlükleri yeni bir ahlaki formasyonla buluşturacağız' diyor. Söyler misiniz: Hangi ahlaki referans?.. Kimin ahlakı?.. Hangi ahlaki anlayış?..

Buyrun, Ahmet Davutoğlu’ndan bir örnek.
Partisine genel başkan seçildikten sonraki bir konuşmasında sözü özgürlüklere getirip, önce güvenlik ve sorumluluk kriterlerine vurgu yapmış, sonra da konuyu ‘ahlak’a şöyle bağlamış:
“Biz bütün özgürlükleri yeni bir ahlaki formasyonla buluşturacağız.”
Başbakan Davutoğlu’nun bu cümlesinin altını kalın olarak bir daha, bir daha çizin.
Ahlak ve özgürlük!
Özgürlüklere ahlaki çerçeve…
Özgürlükleri ahlaki referanslar ile tarif etmek…
Söyler misiniz:
Hangi ahlaki referans?..
Kimin ahlakı?..
Hangi ahlaki anlayış?..
Hemen akla takılıyor:
Etek boyu…
Çocuk sayısı…
Alkollü, alkolsüz içki…
Örtünme…
Kadın-erkek ilişkileri…
Hayat tarzlarındaki farklılıklar…
Bütün bu konularda özgürlükler hangi ‘ahlak anlayışları’na göre tarif edilecek?
Özgürlükler, Ahmet Davutoğlu’nun dediği gibi, ‘yeni bir ahlaki formasyonla buluşturulacak’sa, ne olacak bu ahlaki bakış açısı?
İslam mı esas alınacak?
İslami referanslar mı ‘yeni ahlaki formasyonu’nun temelini oluşturacak?

Lisede etek referandumu
 

Kemalizm’in otoriter laiklik anlayışının acısını epeyce çekmiş olanlar şimdi intikam almaya mı hazırlanıyorlar? Çankaya Köşkü’nden AK Saray’a bunun için mi inecekler?

Dünkü Hürriyet’te Gönül Koca’nın  haberi:

İTÜ Geliştirme Vakfı Özel Ekrem Elginkan Lisesi yönetimi, son yıllarda sıkça gündeme gelen kız öğrencilerin kıyafeti konusunda tartışmalı bir karara imza attı.

Okul yönetimi, okul aile birliği üyeleriyle mayıs ayında aldığı kararla, kız öğrencilerin etek giymesini yasakladı.

Karar, okul müdürü tarafından 5 Eylül’de velilere gönderilen e-posta ile bildirildi.

Gerekçesi ise ‘etek boylarının çok kısa olması nedeniyle eğitim-öğretimi olumsuz etkilemesi üzerine velilerden gelen talep’ olarak açıklandı.

Ancak etek yasağı, veliler arasında tepkilere neden oldu.

Okul yönetimi ise öğrencilerin kıyafetini belirlemek için referanduma gitmeye karar verdi.

Yapılacak referandumda velilere, ‘Serbest kıyafet mi, okul kıyafeti mi giyilsin’ diye sorulacak.

Okul kıyafeti seçeneğinin içinde de ‘etek ve pantolon’ ile ‘sadece pantolon’ olacak.

Etek ve pantolon diyenler çoğunlukta olursa, Milli Eğitim Bakanlığı yönetmeliği gereği, isteyen kız öğrenci diz üstüne çıkmayacak şekilde etekle okula gidebilecek."

Hürriyet’in dünkü haberi böyleydi.

İTÜ Ekrem Elginkan Lisesinin internet sitesinde ilan edilen oğrenci kıyafetlerinde kız oğrenciler icin sadece pantalon var, etek yok
Hangi ahlaki formasyon?

Etek mi, pantolon mu?Kısa etek mi, uzun etek mi?
Dar pantalon mu, yoksa bol paça mı?
Acaba hangi ahlaki formasyon geçerli olacak bu sorularla ilgili olarak?
Sözü uzatmak istemiyorum.

Otoriter laiklikten çekmiş olanlar 
intikama mı hazırlanıyor?

Özgürlükleri dini referanslarla tarif etmeye kalkışırsanız, Türkiye’yi nereye gideceği belli olmayan bir ‘kavga’nın içine sokarsınız. Tehlikenin farkında değil misiniz?

Soru şu:
Kemalizm’in otoriter laiklik anlayışından geçmişte haklı olarak yakınanlar, bunun acısını epeyce çekmiş olanlar şimdi intikam almaya mı hazırlanıyorlar?
Yoksa Çankaya Köşkü’nden AK Saray’a bunun için mi inecekler?
Gidiş, bir uçtan öbür uca mı?
İşaretler her geçen gün su yüzüne vuruyor.
Saklanamaz hâle geliyor.
Bu son derece tehlikeli bir durum.
Yeni Türkiye böyle bir Türkiye mi?
Bakın, “seçim sandığından çıktım, çoğunluk bende, her istediğim yaparım!” zihniyetinin demokrasiyle ilgisi yoktur.
Bu anlayış, özgürlükleri boğar.
Bu anlayış, Türkiye’yi kutuplaştırır.
Cepheleşmeye sürükler.
Ne yazık ki bu süreç çoktandır işlemeye başladı.
Dini referansları, İslami referansları ne kadar siyasetin içine sokarsanız, özgürlükleri ne kadar bu referanslarla tarif etmeye kalkışırsanız, demokrasiden o kadar uzaklaşırsınız.
Türkiye’yi nereye gideceği belli olmayan bir ‘kavga’nın içine sokarsınız.
Tehlikenin farkında değil misiniz?

Tayyip Erdoğan, Milli Gorüş'ün müteveffa lideri Necmettin Erbakan'laDemokrasi araç mı?

Son bir sorum daha var.
Tayyip Erdoğan, daha Milli Görüş gömleği sırtındayken 1990’larda şu iki noktayı vurgulamıştı:
“Demokrasi amaç değil araçtır.”
“Her şey İslami referanslarımıza uygun olacak!”
Bugünlere geri mi dönüyorsunuz, AK Saray’a taşınmaya hazırlanırken?..

 

 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Taksim Meydanı 1 Mayıs'lara açılmadıkça, cezaevleri boşalmadıkça...

Bu ülkede demokrasiden, hukuk ve adaletten, özgürlükten söz edilemez

Ermeni kardeşlerimin 24 Nisan soykırım acısını, Hrant Dink'in "23,5 Nisan" yazısıyla paylaşıyorum

"Kim nasıl anlayabilir bunu bilemiyorum ama hem Ermeni olmak, hem Türkiyeli; hem 23 Nisan'ı yaşamak bütün coşkusuyla ve ertesi günün bir parçası olmak bütün hüznüyle..."

Ortadoğu cehennemine Gazze'ye BARIŞ gelecek mi?

İsrail, İran ve Filistin'de iktidarlar değişmedikçe, Batı'nın İsrail'e kayıtsız şartsız desteği son bulmadıkça, Hamas şiddet ve terörden vazgeçmedikçe Ortadoğu'da barış kapısı açılmaz!