17 Ocak 2017

Trump AB ile kötü bir başlangıç yaptı

Trump’ın küreselleşmeden en çok pay alan AB’ye, tabii öncelikle Almanya’ya ekonomik bir savaş açtı

Cuma günü göreve başlayacak Amerikan Başkanı Donald Trump, bu sefer attığı twittler değil, verdiği röportajla Avrupa basınında manşet olmayı başardı. Alman Bild ile İngiliz Times gazetelerine verdiği ortak röportajda Trump, NATO’yu köhnemiş bulduğunu tekrar ederken, AB’nin dağılacağı öngörüsünde bulundu. Trump, Almanya Başbakanı Angela Merkel’i mülteci politikası konusunda sert bir dille eleştirmekle kalmadı, Alman otomotiv şirketlerini de gümrük vergisiyle tehdit etti. Trump’ın söylediklerinin ne kadarını hayata geçireceği tartışılır ancak, başta Almanya olmak üzere AB ile kötü bir başlangıç yaptığı kesin.

Ceza gibi gümrük vergisi

Röportajın bütününe bakıldığında Trump’ın küreselleşmeden en çok pay alan AB’ye, tabii öncelikle Almanya’ya ekonomik bir savaş açtığını söyleyebiliriz. Çünkü Trump, BMW’yi hedef alarak, “Tabii ki ABD için otomobil üretebilirsiniz ama bilin ki, Amerika’ya giren her otomobil için yüzde 35 vergi ödeyeceksiniz. Amerika’da her evin önünde bir Mercedes Benz duruyor. Almanya’da kaç tane Chevrolet görüyorsunuz?" dedi. İngiltere ile serbest ticaret anlaşması imzalayacaklarının altını özellikle çizen Trump, Alman otomotiv şirketi BMW’yi tesadüfen seçmedi tabii. BMW, Kuzey Amerika’ya satacağı otomobilleri üretmek için işgücü Çin’den bile ucuz olan Meksika’da bir fabrika inşaa etmeyi planlıyor. Bu tür sözleri daha önce de sarf eden Trump bir taşla iki kuş vurup Meksika’yı da tehdit etmiş oluyor. Anlaşılan Trump, seçim propagandası öncesi verdiği sözlerden pek kolay vazgeçmeyecek. Vazgeçmeyecek ama gerçekleştirebilmesi pek de kolay görünmüyor. Bir kere daha önce imzalanmış uluslararası sözleşmeler var. Ayrıca gümrük vergisine Trump değil, Kongre karar veriyor.

Kısasa kısas

Trump’ın gümrük vergisine dair sözleri Brüksel ve Berlin’de sadece siyaset değil iş dünyası tarafından da eleştirildi. Almanya Dışişleri Bakanı Frank Walter Steinmeier, "Amerikalı ortaklarımızın uluslararası sorumluluklarını ve Dünya Ticaret Örgütü kurallarını yerine getireceğini düşünüyoruz" şeklinde bir açıklama yaptı. Sosyal Demokrat Ekonomi Bakanı Sigmar Gabriel ise sert konuştu. "Madem Amerika Avrupa’ya otomobil satmak istiyor o zaman daha iyi araçlar üretsin" diyen Gabriel, Trump’ın zamanla Avrupa ile yapılan ticaretin önemini anlayacağı görüşünü savundu. Brüksel’den de eleştirel sesler yükseldi. ABD’nin gümrük vergisi uygulamasının cezasız kalmayacağını söyleyen Avrupalı siyasetçilerin bir kısmı vergiye vergiyle karşılık verileceği imasında bulundular bile. BMW ise Trump’ın sözlerini serin kanlılıkla karşıladı. Planlarını değiştirmeyeceklerini vurgulayan BMW yöneticileri, Amerika’da da üretim yaptıklarını ve 70 bin kişiye istihdam sağladıklarını hatırlattılar.

NATO terörizmle mücadele etmiyor

Donald Trump, röportajında yine NATO’ya saldırdı. "NATO’nun bir sorunu var, çok köhne. Bir kere yıllar önce kuruldu. İkincisi üye ülkeler gerekenden daha az ödeme yapıyor" diyen Trump, Kuzey Atlantik Paktı’nın adil olmadığını ayrıca terörizm ile mücadele etmediğini savundu. Trump NATO’nun önemini vurgulamayı da ihmal etmedi. Zira, Trump’ın atadığı bakanların bir kısmı hatta Savunma Bakanı James Mattis  bile kongrede yemin töreni sırasında yaptığı konuşmada, "NATO olmasaydı, şimdi kurmak zorunda kalırdık" diyerek Kuzey Atlantik Paktı’nın vazgeçilmez olduğunu dile getirdi. Kimse Amerika’nın NATO’dan çıkacağı endişesini yaşamıyor ama Trump’ın sözleri NATO’nun merkezi Brüksel’de pek hoş karşılanmadı. AB dışişleri bakanları ve Nato Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, tepki göstermeden önce ABD’nin nasıl bir politika izleyeceğini görmek istiyorlar.

AB dağılırsa dağılsın

Trump’ın NATO açıklamasından ziyade AB’ne yönelik sözleri daha büyük bir şaşkınlık yarattı. Trump, Almanya için AB’nin hedefine ulaşmak için kullandığı bir araç olduğunu düşünüyor. İngiltere’nin AB’ni terketmesinden duyduğu memnuniyeti ve İngiltere’ye yönelik planlarını saklamaktan çekinmeyen Trump, başka ülkelerin de AB’den çıkmak isteyeceği öngörüsünde bulundu. Trump’ın sözlerinden, AB’nin dağılıp dağılmamasını pek önemsemediği anlaşılıyor. Hatta Amerika’yı bir işletme olarak gören Trump’ın AB’nin zayıflamasıyla kendi ülkesinin ekonomik çıkarları arasında bir bağ kurduğunu bile söyleyebiliriz.

Merkel affedilmez bir hata yaptı

Gelelim Almanya Başbakanı Angela Merkel’e dair sözlerine. Trump, Merkel’e saygı duyuyor, iyi

bir lider olduğunu düşünüyor ama eleştirmekten de çekinmiyor. Trump’a göre Merkel, mülteci politikası ile affedilmez bir hata yaptı. Bu açık kapı politikasının sonucunun 19 Aralık’ta Berlin’de düzenlenen saldırı olduğunu hatırlatan Amerika’nın yeni Başkanı Trump, Merkel’in mültecileri ülkesine almak yerine Suriye’de güvenli bölge oluşturulması için çaba harcamasının daha makul olacağını ifade etti. Merkel ile Rusya Devlet Başkanı Putin’e aynı derecede güvendiğini söylemesi de Berlin tarafından pek hoş karşılanmadı.

Merkel iş başında

Angela Merkel, Donald Trump’ın sözlerine yanıt vermekte geç kalmadı. Amerika ile siyasetinin açık olduğunu söyleyen Merkel de Trump’ın önce iş başı yapmasını bekliyor.  Merkel, Trump’ın AB’nin dağılacağı öngörüsüne cevaben, “Biz Avrupalıların kaderinin kendi ellerinde olduğunu düşünüyorum” dedi. Terörizmle mücadelenin bütün dünyanın katılımıyla yapılabileceğini vurgulayan Merkel, röportajdaki mesajlardan telaşlanmış olmalı ki, bir an önce Amerika’yı ziyaret etmek için ilk adımı attı. Ayrıca Merkel Trump ile Temmuz ayında Hamburg’da yapılacak G20 zirvesinde biraraya gelmeyi de planlıyor. Trump’ın daha önce Almanya’yı ziyaret etmesi ise beklenmiyor.

Özetle Avrupa ile Amerika’yı zor bir dönem bekliyor. Küresel refahın paylaşılması konusunda Amerika, Avrupa’ya karşı bundan böyle daha bencil hatta saldırgan bir politika güdecek. Yani Trump ile birlikte Avrupa’yı kıyasıya bir rekabet bekliyor. Yıllardır ABD’nin kucağında rahat bir hayat süren Avrupa’nın yuvadan uçma ve ayaklarının üstünde durma vakti geldi de geçiyor bile. İngiltere’nin AB’yi terketmesi hiç tesadüf değil.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Ah İran! Ah Almanya!

İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra yaratılan dünya düzeni yine o düzeni yaratanlar tarafından yıkılıyor. İran-İsrail kavgasını da bu oyunun içinde görmek gerekir. Gazze savaşı ile birlikte değerlere dayalı dış politika ve küresel dünya düzeninin dayandığı kurum, kural ve normlar da anlamsızlaştı. Gazze sadece otuz binden fazla kişinin değil, uluslararası düzenin de mezarlığı haline geldi

Dejavu: Menekşe Toprak Berlin’de Suat Derviş’in izini sürdü

30’lu yılların Berlin’i ile bugünün Berlin’i arasında benzerlikleri görmek bende de bir dejavuya neden oldu. Menekşe Toprak’ın ilk kadın romancı ve gazeteciler’den Suat Derviş’i anlattığı kitabına "Dejavu" adını vermesi tesadüf değil

Sıcaktı, çook sıcak

Dünya hiç bu kadar sıcak, bu kadar kurak olmamıştı. Birdenbire gelen yağmur ve kasırgalar geldiği yeri çöle çeviriyor. Uluslararası toplum, sözde çevreci politikalar ile iklim krizini çözüyormuş gibi yapıyor. Daha çok gelişmiş sanayii ülkelerinin yarattığı bu krizden de yine yoksul ülkeler mağdur