25 Nisan 2015

Samsun açıklarında altın aramak...

Kara Deniz, ünlü denizaltı filmlerine çağdaş bir katkı.

KARA DENİZ   (Black Sea)   X  X  X  ½

Yönetmen:  Kevin McDonald
Senaryo: Dennis Kelly
Görüntü: Christopher Ross
Müzik: İlan Eshken
Oyuncular:  Jude Law, Karl Davis, Llewella Gideon, Jodie Whittaker, Gus Berry, Konstantin Khabensky, Daniel Ryan/ Amerikan filmi

 

Bir zamanlar denizaltı filmleri vardı: Crash Dive-Denizaltı 104, Run Silent Run Deep-Sessiz ve Derinden, The Enemy Below-Kanlı Deniz,  Das Boot-Mukaddes Vazife,  K19: The Widowmaker-Tehlikeli Saatler, The Hunt for Red October-Kızıl Ekim gibi...

Kara Deniz, bu ünlü filmlere çağdaş bir katkı. Ama göründüğünden daha iyi olan, gerçekten sürükleyici bir film.

Bu kapalı mekân filmi, ikinci savaşta Rusya’nın savaşa katılmasından hemen önce, Hitler’in şantajına boyun eğdiği düşünülen Stalin’in Almanya’ya gönderdiği yüklü altın stokunun Karadeniz’de batan bir gemide kalması varsayımıyla açılıyor.

Sonrasında kızışan savaş boyunca, altınlar biraz unutulmuş. Bu fanteziye göre, yıllar sonra şüpheli bir iş adamı bunların peşine düşüyor. Savaştan kalma, enkaz halinde bir Rus denizaltısını onartarak ve başına işi iyi bilen bir denizciyi getirerek...

Böylece yarısı Amerikalı, yarısı Rus bir ekip oluşturuluyor. Ve bizim Samsun’un hemen yakınında denize dalan gemi, o enkaza ulaşıp  altınları ele  geçirmeye çalışıyor.

Bir yandan çok iyi işlenmiş bir kapalı mekân filmi; bu çoktan bitmiş türe enerjiyle yaklaşan sağlam bir hikâye... Ayrıca yine çok işlenmiş bir tema: insanoğlundaki o tükenmeyen para hırsı da iyi veriliyor. Üç kuruş için her şeye razı olabilecek yoksul Ruslarla daha gözü tok sayılabilecek Amerikalılar, kendi payları için çatışır gibi. Ama asıl kavga, o açgözlü iş adamının temsil ettiği acımasız kapitalizmle, insanlığını bu koşullarda bile korumayı başaran emekçiler arasında geçiyor.

Belki askeri, teknolojik ve bilimsel açılardan inandırıcılığı tartışmalı olabilecek filmde, yine de bizim gibi işin cahilleri için çok sorun yok!.. İyi seçilmiş tipik Rus ve Amerikan oyuncuların başında ‘kaptan’ Jude Law, klasik yakışıklılığını sanki tümüyle vestiyerde bırakarak, yaşlanmış, göbeklenmiş ve de saçları iyice azalmış haliyle etkileyici bir performans veriyor. Belki Oscar adayı olmaz, ama hikayeyi inandırıcı kılmadaki katkısı kesin.

 

Politik soslu ve müzikal New York güzellemesi

 

ANNİE       X  X  X  ½

Yönetmen:   Will Gluck
Senaryo:  W. Gluck , Aline Brosh Mckenna
Görüntü: Michael Grady
Müzik: Gregg Kurstin
Oyuncular Jamie Foxx,  Quvenzhané Wallis, Rose Byrne, Cameron Diaz, Bobby Carnavale, Adewale Akinnuoye-Agbaje/ Warner Bros filmi

 

Annie, efsanevi yönetmen John Huston’un tek müzikali olan, ama beğenilmeyen 1982 yapımı ve ayni adlı filmin yeniden çevrimi. Son derece mütevazı görünümü ardında da, bence oldukça başarılı ve sempatik bir film. Hele artık unutulmuş sayılan bu türün içinde...

İlk kez 1977 yılında, Thomas Meehan’ın metninden Ralph Burns’ün müzikleriyle sergilenen ayni adlı müzikal, daha sonra Little Orphan Annie adlı bir çizgi-romanla ülkesi ABD’de çok popüler olmuştu. Ayni hikaye bu kez daha modern bir sosla sunuluyor.

Gerçi ana teması değişmiyor. New York kenti ve özellikle de Queens semti fonunda, on yaşlarındaki kız çocuğu Annie’nin nüfuzlu bir adamın gözüne girmesi ve beklenmedik biçimde dar çevresini yırtarak medyanın gözdesi olması.

Yıllar sonra gelen bu film, temelde ayni entrikayı korurken olayı NewYork siyahi çevresine aktarıyor. Gerek Annie, gerekse de tanınmış iş adamı, şimdi de belediye başkanlığına oynayan Will Stacks, kibarca ‘Afro-American’ denen siyahilerdir. Elbette ilk filmin geçtiği 30’lu yıllarda, bir zencinin belediye başkanlığına oynaması düşünülemezdi bile...Bugünse nerelere dek yükseldiğini hep biliyoruz!...

Böylece Annie okulda son derece  başarılı, cingöz ve akıllı bir çocuk oluyor. Ama ne yazık ki okuması yok!.. Bu durum filmin en acı-tatlı sahnelerinden birine yol açıyor: bir TV çekiminde uzaktaki levhada yazılanları okuyamayan Annie, oradan kaçıyor. Gözyaşları içinde!.. Bu sanki daha çok Amerikan okul sisteminin eleştirisi olabilir. Hele zenciler için!...

Neyse, aslında yıllar önce kendisini terk eden ana-babasını arayıp duran Annie, başkan adayının açıkgöz danışmanının dikkatini çekiyor: bu cin gibi kızın kayıp ailesi bulunsa, ya da onların yerini alacak bir sahtekar çifte başvurulsa... Bu Stacks’ın seçim şansını nasıl arttırır!

Ve öyle yapılıyor. Bu arada başkan adayıyla küçük kız da birbirlerine iyice alışıyorlar. İnsanlar arası ilişkiler plan-program dinler mi?..

Film öncelikle son derece enerjik. Hareket hiç durmuyor. Ve baştan sonra biraz fırlama bir mizahı var. Kendisini izleten, yer yer biraz fazla absürde kaçsa da, derinliği ve toplumsal yanı olan bir mizah.

Filmin ayrıca tam bir New York güzellemesi olduğu söylenebilir. Dev kentin özellikle eski, yoksul ve bize Orta Avrupa kentlerini hatırlatan yüzü seçilmiş. Fonda gökdelenler yükselse de, hayatın eskiden olduğu gibi aktığı, ilişkilerin en doğal biçimiyle yaşandığı, insan olmanın her şeye galip geldiği bir insan yuvası. Sıcak ve sempatik.

Bu kez Greg Kurstin imzalı şarkılar pek akılda kalacak türden değil, ama hepsi hikayeye uyum sağlıyor ve onunla içiçe kalıyor. Danslar da öyle: büyük müzikallerdeki gibi profesyonelce değil, ama sadelikleri ve tazelikleriyle gönlümüzü çalıyorlar.

Annie rolünde 12 Yıllık Esaret filminin tanıttığı küçük Quvenzhané Wallis, yine son derece doyunucu bir karakter çiziyor. Başkan adayında Ray filminin Oscar’lı oyuncusu Jamie Foxx beklenen dönüşünü yapıyor. Yakın zamanda onun bir CD’sini dinlediğim için, şarkıları da bizzat söylediğini biliyorum!...

Ayrıca kızların ev sahibesinde şaşırtıcı bir performans veren Cameron Diaz, cin gibi başkan danışmanında Bobby Carnavale de çok iyiler. Arada Mila Kunis, Rihanna, Ashton Kutchner gibi ünlü ‘konuklar’ da hoş. 

Sonuç olarak, müzikal sinemayı sevip özleyenler bayılacak. 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Sinemanın unutulmuş bir yan dalına görkemli dalış

Dublör, belki biraz fazla uzun; ama görmeye değer bir yapım

Hıristiyanlık temeli üzerine bir gerilim

Immaculate'nin ilginç oyuncuları ve kimi kolay unutulmayacak birkaç sahnesi de var

Afyon'da müzik, dostluk ve siyaset günleri

Hepsi artık benim kolay unutulmaz anılarım arasında girdiler ve öyle kalacaklar