20 Mayıs 2018

Ahmet Hakan, seni ben bile kurtaramam

Senden başka bir Allah’ın kulu bu konuyu neden yazmadı?

Ahmet Hakan, Doğan Grubu,  Demirören Grubu’na satıldığından beri kendini yeni patronaja daha doğrusu, Saray’a göre “konumlandırma” sancısı yaşıyor.  İşi kolay değil. Son günlerde bunu herkes açık seçik görüyor...

Bu bağlamda Hürriyet’te bugünkü köşe yazısında “Ahmet Sever Mustafa Şentop’a iftira atmıştır” diye benim üzerimden iktidara şirin görünmeye çalışmış.

İktidar cenahında bana yönelik tepkiyi ve öfkeyi bildiği için  “İşte benim işime yarayacak, beni kurtaracak bir malzeme” diye görmüş...

Ama baltayı taşa vurmuş...

Olay şu:

İngiliz Financial Times gazetesinin dış politika editörü Daved Gardner,  geçen yıl  yapılan referandum öncesi nabız tutmak üzere Ankara’da AKP’nin üst düzey sorumluları ile bir dizi görüşme gerçekleştiriyor.

Döndükten sonra kaleme aldığı yazıda bir bölüm var ki, dehşet verici...

Aynen şöyle:

“Hükümetin kampanya stratejistlerinden birine, Gül ve Davutoğlu veya Erdoğan tarafından kenara itilen eski ağır topların rakip bir parti kurması halinde ne olacağını sorduğumda gözünü kırpmadan yanıt verdi:

‘Tek bir hamle yaparlarsa, Gülenci olarak damgalanır ve hapse atılırlar.’

Gardner, görüşmelerinden edindiği izlenimi de yazısında şu şekilde aktarıyor:

“FETÖ suçlaması, eski Cumhurbaşkanı Gül ve Erdoğan’ın geçen yıl kovduğu eski Başbakan Ahmet Davutoğlu gibi tartışmalı ve sesleri bastırılmış potansiyel muhalifleri tehdit etmek için güçlü bir sopaya dönüşmüş artık.”

Gardner bu vahim tespiti, Ankara’da görüştüğü AKP yöneticilerinin aktardıklarına dayanarak yapıyor. Görüştüklerinden biri de, Mustafa Şentop...

Ben de merak ettim kim söyledi acaba diye...

Gardner’i tanımıyorum. Ama onun yakın bir dostu benim de çok güvendiğim bir arkadaşım. Ona sordum. “Bana haberim var. Daved bana bunu söyleyenin Mustafa Şentop olduğunu aktardı” karşılığını verdi.

Ben de kitabımda bunu yazdım...

Mustafa Şentop ilişikte Daved Gardner’in o cümleyi kuranın kendisi olmadığına dair bir notuyla birlikte bir açıklama yaparak beni yalanladı...

Daved Gardner’e bu olay nasıl aktarıldı, arada nasıl bir diyalog geçti bilmiyorum.

Özellikle Avrupalı gazeteciler eğer söz vermişlerse kaynağını açıklamama konusunda çok hassastırlar.

Benim de kaynağıma güvenim tam...

Buradaki asıl sorun şu:

O skandal sözler partinin kurumsal kimliğini temsil eden ve parti adına konuşma yetkisine sahip biri veya birileri tarafından söylenmiş mi?

Söylenmiş.

Gardner, Şentop dahil yaptığı görüşmelerden sonra, “FETÖ suçlaması, Gül ve Davutoğlu’nu tehdit etmek için güçlü bir sopaya dönüşmüş artık” sonucuna varıyor mu?

Varıyor.

Göze
gireyim derken, birden gözden düşebilirsin;
seni ben bile kurtaramam

Şimdi Ahmet Hakan’a şu soruları sormak şart oldu:

Bu akla ziyan olay, yazılarından birinde ele almaya değmeyecek  kadar önemsiz mi? İşin bu tarafını görmezden gelip, balıklama Şentop’un açıklamasının üstüne atlamışsın...

Bir düşün...

Bana her fırsatta insafsızca saldıran yandaş medya, Şentop’un iki gün önce yapılan bu açıklamasını neden büyütmedi, kenarda köşede fark edilmesi  zor yerlerde kullandı?

Ak trollerin neden hiç sesi çıkmadı?

Çünkü bu skandalın büyümesi, konuşulması, tartışılması istenmiyor...

Çünkü doğru...

Bir daha düşün, senden başka bir Allah’ın kulu bu konuyu neden  yazmadı?

Bu bile tek başına seni uyandırmaya yetmedi mi?

Sana bir tavsiye...

Yerini korumak için iktidarın hoşuna gidecek hamleler yaparken aman dikkat et, bir kulağın Saray tarafında olsun...

Yoksa göze gireyim derken, birden gözden düşebilirsin...

Seni ben bile kurtaramam...

 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Delors asla "AB, Hristiyan kulübüdür" demedi; peki, bu haksız algı neden üstüne yapıştı kaldı?

Avrupa Birliği'nin oluşumunda büyük pay sahibi olan Jacques Delors, Türkiye'de maalesef "Batı ve Hristiyan klübü"nün sözcüsü olarak tanıtıldı, yansıtıldı. Kendi kulüpçülüklerini sürdürmek için Avrupa'dan medet umanların yazdıklarının aksine, "Türkiye'ye tavır almak, AB'yi Hristiyan kulübüne dönüştürme riski taşır" demişti

Türkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi

Erdoğan, Fatih Portakal üzerinden tüm muhalefete gözdağı veriyor...

Erdoğan'a nasıl hakaret etmişim?

Soylu'nun “Sahtekar, düzenbaz, alçak” ifadelerini AİHM kantarında tartan savcılar “Eleştiri hakkı” derken, Erdoğan şikayetçi olunca eleştiri içeren cümleleri hakaret sayıyor...