Gündem

Demirel'den Aydın Doğan'a: Yayınlarına kızdığım oldu, ama devlet gücüyle üzerine gelmeyi düşünmedim

Süleyman Demirel'in Aydın Doğan'a yazdığı mektuptan...

19 Haziran 2015 14:25

9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in, Başbakanlığı döneminde Tayyip Erdoğan'ın yayınlarına gösterdiği tepkilerin ardından Maliye Bakanlığı'nın yaklaşık 6,5 milyar lira vergi aslı ve cezası hesapladığı Doğan Medya Grubu'nun sahibi Aydın Doğan'a, "devlet gücüyle medyanın üzerine gitmediğini" de vurguladığı bir mektup gönderdiği ortaya çıktı.

Söz konusu mektubu Hürriyet gazetesi yazarı Ertuğrul Özkök, bugünkü köşesinde yayımladı. Özkök'ün "Türk milletine seslenen bir vasiyet" olarak nitelediği mektupta, Demirel ile Doğan'ın "yıllanmış dostlukları", siyasi yasaklı olduğu yıllarda yaşadıkları, Doğan ve Demirel arasındaki "görüş ayrılıkları" yer alıyor. Mektupta Demirel, Aydın Doğan'a "Yayınlarına kızdığım oldu, ama devletin kudretiyle üzerine gelmeyi aklıma bile getirmedim" diyor. Mektubun sonunda Demirel, "Avrupa Birliği çıpasına sarılmalı ve asla vazgeçmemeli" ve "Osmanlı'dan bu yana süren tehditlerle mücadele etmeli" diye yazıyor. 

Ertuğrul Özkök'ün "Son mektup ve bir vasiyet" başlığıyla yayımlanan 19 Haziran 2015 tarihli yazısı şöyle: 

Dokuzuncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in ölüm haberini aldığım an o mektup aklıma geldi...

Dün Aydın Doğan'ı aradım: "Aydın Bey, devlet töreninin yapılacağı gün, o mektubu yayınlamalısınız..." dedim ve devam ettim:
"Ya siz yayınlayın ya da izin verin ben yazayım..."
"Sen yaz" dedi...
Bugün, Türkiye'nin kaderine 40 yıla yakın süre etkili olmuş bir siyasetçinin, Aydın Doğan'a yazdığı mektubu yayınlıyorum.
Tarihi 7 Şubat 2015...
Aydın Doğan'a yazılmış ama bana göre Türk milletine seslenen bir vasiyet...
O nedenle benim köşemden yayınlanmasına izin verdiği için Aydın Bey'e çok teşekkür ediyorum.
Çünkü mektubun içeriği, hepimizin, benim ve sizin çocuklarınızın, torunlarınızın geleceği ile ilgili...
Size önce bu mektubun hikâyesini yazayım...

 

28 Temmuz 2014 günü Bodrum'da bir yemek

 

 

Dokuzuncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel geçen yıl 28 Temmuz'da Bodrum'da Sema ve Aydın Doğan'ın misafiri olmuş. Yemekte Demirel'in yıllardır en büyük dostlarından biri olan Taylan Bilgel de varmış...

Güzel ve samimi bir sohbet yapmışlar. Bir anlamda, 36 yıldır süren ilişkilerinin bir bilançosunu çıkarmışlar.


* * *


Bu yemekten 7 ay sonra Demirel, Aydın Bey'e bir mektup yazıp o güzel günü hatırlatmış. Sizin de tahmin edeceğiniz gibi, aradan 7 ay geçtikten sonra yazıldığı için, mektup basit bir teşekkür sınırını aşıp 36 yıllık bir ilişkinin muhasebesi haline dönüşmüş.


* * *


Siyaset ve medya, birbirinden ayrı düşünülemeyecek iki alan. Demokrasinin yürümesi için birbiri ile Siyamlı ikizler gibi ortak kaderi paylaşıyorlar. Ama aynı zamanda bir Habil'le Kabil ilişkisi de olabiliyor...


* * *


Araya bir askeri darbe, iki ara rejim girmiş...
Bu süre içinde Demirel'le, başbakan, sonra yasaklı lider, sonra yine başbakan, sonra cumhurbaşkanı olarak ilişkileri olmuş. Ardından onun emeklilik dönemi gelmiş...
Anlayacağınız bu dostluk, bütün sınavlardan geçmiş ve bugüne gelmiş...


* * *


Her dakikası mutlu bir dostluk değil bu elbet...
Çok zor anlar olmuş... Birbirlerine kızmışlar, belki de haksızlık da etmişler...
Ama bu 36 yıldan geriye ne kalmış derseniz...
Bence büyük bir dostluk ve ondan da büyük bir demokrasi dersi kalmış...
Herkesin ibretle okuması, herkesin sonuçlar çıkarması gereken bir bilanço bu...

 

Hepimize bir ders: Barışmayı bilmeyenler kavga etmemeli

 

Tekrar edeyim.

Bu ülkeye bürokrat, teknokrat ve siyasetçi olarak 40 yıl hizmet etmiş olan Demirel'in vasiyeti şu: Avrupa Birliği yolundan vazgeçmeyin... 
Ama çok ilginç bir ayrıntı daha var.
Rahmetli Demirel, Sema Doğan'ın, Çamlıca'daki evinde onun onuruna verdiği yemekten söz ediyor.
Dikkat ettiyseniz, bu yemeğin "onun siyaseten yasaklı olduğu günlerde" verildiğinin de altını çizmiş.
Yani herkesin ondan kaçtığı bir askeri darbe döneminde, Doğan ailesi evlerinin kapılarını açmış...
Aynı Aydın Doğan, yine o yıllarda, öteki yasaklı lider Bülent Ecevit'in çıkardığı Arayış dergisini de finanse ediyordu.
Bugün ona, "Darbe yanlısı", "Terör yanlısı" diyecek kadar alçaklaşan adamlara sormak isterim...
Hanginiz böyle bir dönemde bu cesareti, bu yürekliliği gösterdiniz...


* * *


Rahmetli Demirel'in o harika sözüyle bitireyim yazımı.
"Barışmayı bilmeyenler kavga etmemeli..."
Hepimiz zor günleri yaşıyoruz...
Aydın Bey'e çok haksızlıklar yapıldı... Onu ve medyasını yok etmeye çalıştılar... 
Ama çok iyi biliyorum ki, 21 yıldır yanında çalışmaktan şeref duyduğum bu insan, kininin davasını sürdürmeyen, barışmayı bilen bir insandır...
Yani onurlu bir savaşçıdır o...


* * *

Herkes bir kere daha düşünmeli...

Demirel'in son mektubu, bu ülkenin bütün siyasileri ve medyası için çok iyi bir "niyet mektubu" da olabilir...


 

Doğan Akın: Doğan grubuna vergi cezasıyla kaç kuş vuruldu, yeni medya düzeni nasıl kuruldu?