Gündem

Sayıştay’ın TİB raporu: 16 milyonluk alımın belgesi yok

Çiğdem Toker: Sayıştay’ın neden üç yıldır yoğun bir rapor baskısı altında olduğunu anlatan örneklerden sadece biri TİB raporu

05 Ekim 2015 14:04

TİB’in 2014 yılında 16 milyon 222 bin liralık belgesiz harcama yaptığı ortaya çıktı. Sayıştay’ın 2014 yılına ilişkin BTK denetim raporuna göre, “Güvenlik ve savunmaya yönelik makine ve teçhizat alımları” hesabından yapılan alımların fişleri düzenlenmedi, belgeleri tutulmadı. Sayıştay raporunu bugünkü (5 Ekim 2015) köşesine taşıyan Cumhuriyet yazarı Çiğdem Toker, “Düşünün; ortada 16.2 milyon TL’lik bir harcama var. Ama bu harcamanın hangi sistemler ve cihazlar için yapıldığı, kime, hangi şirkete ne ödendiği bilinmiyor” dedi.

Çiğdem Toker, yazısında şu ifadelere yer verdi:

“Sayıştay da raporunda mealen şöyle demiş: ‘Ey TİB, harcamalar bakımından sen Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’na tabisin. Bu yasa da, ‘Eğer taşınır veya taşınmaz mallar satın almak, bunları elden çıkarmak istiyorsan, Taşınır Mal Yönetmeliği’ne uymak zorundasın’ diyor.’ Bunun anlamı da şu: ‘Yapacağın her alımı belgelemeli, denetim yaptığımda bana gösterebilmelisin.”  

Çiğdem Toker'in Cumhuriyet gazetesinin bugünkü (5 Ekim 2015) nüshasında, "Sayıştay’ın TİB raporu: 16 milyonluk alımın belgesi yok" başlığıyla yayımlanan yazısı şöyle:

TİB, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’nın kısa adı. 

“İnternetin trafik polisi” olarak da anılıyor. 

Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’na (BTK) bağlı olan TİB, “katalog suçlar”da, yargı kararlarını icra etmenin yanı sıra, belli yasal koşullar altında erişimi resen engelleme yetkisine de sahip. 

Bu kısa girişi şunun için yaptım: 

Bütçeden pay ayrılan her kurum gibi, TİB’e aktarılan ödenek de halktan alınan vergilerle finanse ediliyor. 

Dolayısıyla temel hak ve özgürlüklerden biri olan ifade özgürlüğü alanında, yasaların geniş yetkiyle donattığı bir kurumun, bağlı olduğu mevzuata uygun hareket etmesini beklemek en doğal hakkımız.

***

Oysa, Sayıştay’ın yeni yayımlanan 2014 yılına ilişkin BTK denetim raporu, TİB’in kendisini mevzuatla pek bağlı hissetmediğini belgeliyor. 

TİB, -o çok tartışıldığı 2014 yılında- Sayıştay’ın açıkça “kanuna ve yönetmeliğeaykırı” olarak andığı bazı alımlar yapmış. 

“Güvenlik ve savunmaya yönelik makine ve teçhizat alımları” hesabından yapılan bu alımların tutarı 16 milyon 222 bin TL. 

Ancak bu yüklü alıma karşın, fişlerini düzenlememiş, belgesini tutmamış. 

Düşünün; ortada 16.2 milyon TL’lik bir harcama var. Ama bu harcamanın hangi sistemler ve cihazlar için yapıldığı, kime, hangi şirkete ne ödendiği bilinmiyor. 

Sayıştay da raporunda mealen şöyle demiş: 

“Ey TİB, harcamalar bakımından sen Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’na tabisin. Bu yasa da, ‘Eğer taşınır veya taşınmaz mallar satın almak, bunları elden çıkarmak istiyorsan, Taşınır Mal Yönetmeliği’ne uymak zorundasın’ diyor.” 

Bunun anlamı da şu: “Yapacağın her alımı belgelemeli, denetim yaptığımda banagösterebilmelisin.” 

Yani TİB’e bağlı olduğu mevzuatı hatırlatıp sormuş Sayıştay: 

“Hal böyle olduğu halde, 16.2 milyon TL’lik alımı neden belgelemedin?” TİB uzun bir yanıt vermiş. Özetle, şöyle diyor: 

“TSK, MİT ve Emniyet gibi kurumlar, gizlilik gerektiren alımlarda Taşınır MalYönetmeliği’nden muaf. Benim de o kurumlar gibi yönetmelikten muaf olmam lazım.Çünkü ben de ulusal güvenlikle ve suçluların takibiyle ilgili teknik imkânların hızlı biçimde sağlanması ve destek olma konusunda görevliyim. Eğer yönetmeliğe tabi olursam sıkıntı çıkar.” 

Verilen cevabın sonunda “Biz bu çalışmaları Maliye ile yapacağız. Sonuçtan sizi de bilgilendireceğiz” denilmesi de ihmal edilmemiş. 

Anlaşılır kılmak için, kısaltıp özetleyerek aktardığım bu tespit ve yazışmalar, Sayıştay’ın internet sitesinde rapor olarak mevcut. 

O raporu okuduğunuzda, 16.2 milyon TL’lik güvenlik harcaması yaptığı ve bunu yasalara göre belgelemek zorunda olduğu halde belgelemeyen, TİB’in yaklaşımındaki “yüksek özgüven”i siz de hissedeceksiniz. 

Kerameti kendinden menkul bir “gizlilik, ulusal güvenlik” gerekçesini bağlı olduğu yasa ve yönetmeliğin üzerinde gören ve kendi kendisine “fiili muafiyet” ilan eden bir “özgüven” bu. 

Bizden toplanan vergilerin nasıl harcandığının hesabını soran Sayıştay’ın neden üç yıldır yoğun bir rapor baskısı altında olduğunu anlatan örneklerden sadece biri bu.