19 Ocak 2018

Hrant'ın anısına...

19 Ocak Türkiye'de "Yurttaşlık Günü" olsun; İsak'ın, Hrant'ın ve de Stelyo'nun bu ülkede yıllardan beri azınlık olarak yaşadıklarını unutturmanın hatırına...

Bugün Hrant Dink'in katledişinin on birinci yılı. 
Bence artık mutlaka, ama mutlaka 19 Ocak Türkiye’de “Yurttaşlık Günü” olarak ilan edilmeli.

Bugün ülkemizde TC pasaportu taşıyan herkes, hiç bir “Irk”, “Din” ve “Dil” farkı gözetmeksizin, “Türk Vatandaşı” olmanın ayrıcalığını yaşamalı...

Ülkemizde “azınlık” olanlar da olmayanlar da...

Bu ülkede Rumlar, Ermeniler ve Yahudiler hep azınlık olmanın sıkıntısını çektiler. Gazeteci arkadaşım Stelyo Berberakis'ten, her Kıbrıs gerginliğinde ülkede Rumların uğradığı baskıları anlattığı bir çok hikayesini dinlemişimdir.   

                            ***

Türkiye'de "azınlık" olmak çok zor ve bazen eziyet. Onlar bu ülkede Yahudi ise İsrailli, Rum ise Yunan, Ermeni ise Ermenistanlı muamelesi gördüler. 

Askerliğimi hatırlıyorum. Ranza arkadaşım İsak... Bir Museviydi. Hafta sonu izni için birlikte yüzbaşının karşısına çıkmıştık. Ben adımı söyleyerek kısa künyemi vermiş ve hafta sonu kâğıdımı almıştım. İsak da selama durarak adını ve soyadını söyledi. Yüzbaşı bir anda öne eğilmiş olan başını kaldırdı ve asker kıyafetinde olan İsak'ı tepeden tırnağa süzdü. Ardından, "Bu ne biçim isim. Sen Türk değil misin?" diye sordu. 

Ben son derece rencide olmuştum. Türk askeri kıyafetindeki bir kişiye "Sen Türk değil misin?" diye soran bir komutan vardı karşımızda. 

İsak sakin bir sesle Musevi olduğunu, Türkiye'deki azınlıklardan biri olduğunu söyledi. Yüzbaşı biraz şaşkın ve büyük bir ihtimalle İsak’ın sözlerine bir anlam vermeden ve homurdanarak izin kâğıdını imzaladı. 

Çok canım sıkılmıştı. İsak'a durumun beni çok üzdüğünü söyledim. İsak ise aldırmamam gerektiğini, kendisinin yıllardan beri buna alışkın olduğunu söyledi. Ülkemdeki azınlıklar, bu türlü muameleyi hemen her gün yaşadılar ve hala yaşıyorlar. 

                             ***

Onlar ne Türkiye'ye ne de İsrail, Yunanistan ve Ermenistan'a yaranabildiler. 

Hatırlıyorum...

Hrant Dink, ölümünden bir yıl önce, Ermeni soykırım iddialarını tartışmakta olan Avrupa Parlamentosu'ndaki bir konferansa katılmış ve en büyük tepkiyi Ermeni diyasporasından görmüştü. Diyaspora, Hrant Dink'in "Türkiye Cumhuriyeti'nin bir ajanı" olduğunu iddia eden basın bültenleri dağıtarak, konferansı dinamitlemeye çalışmıştı. Hrant Dink de o gün yaptığı konuşmada Avrupalılara seslenerek "Bu türlü soykırım kararlarıyla vicdanlarınızı temizleyemezsiniz. Bu trajedinin baş sorumlularından biri sizsiniz" demişti. 

                              ***

Ben Brüksel'deydim ve Hrant'la ölümünden kısa bir süre önce telefonla konuşmuş onun Brüksel'e yapacağı seyahatle ilgili bazı ayrıntılardan söz etmiştik. Ve bir İstanbul seyahatimde onun çok sevdiği bir Ermeni lokantasında rakılı bir sofra için sözleşmiştik. 

Yapamadık... 

Azınlık ve hatta Türkiye düşmanları onu aramızdan aldı. Ve bugün, Hrant'ın katledişinin 11'inci yılı... 

19 Ocak Türkiye'de "Yurttaşlık Günü" olsun. İsak'ın, Hrant'ın ve de Stelyo'nun bu ülkede yıllardan beri azınlık olarak yaşadıklarını unutturmanın hatırına... Türkiye’nin bir “mozaikler” ülkesi olduğunu hatırlatmak ve onlara bir vicdan borcumuz olduğunu düşünerek...

Yazarın Diğer Yazıları

Altılı masa ve sarsıntılar

Altılı Masa'nın şunu unutmaması gerekiyor: Bu halk masadan kalkan, zayıf karnından vurulan, masaya tekme atan, iktidarın oyununa gelen, sarsıntılara karşı dayanamayıp sallanan ya da yıkılanı hiç ama hiç unutmayacak

Avrupa-Türkiye karşılaştırması ve terazinin kefesi

Bu ülkede yaşayan gençlerin yüzde 80’inin Avrupa’da yaşamak istemesinin nedeni, Türkiye’de yaşanan bolluğu bırakıp, orada kıtlık içerisinde bir dünya kurmak mı? Sorun bakalım bu insanlara, ‘Terazinin kefesi hangi yönde ağır basıyor?’…

İsrail ile normalleşme süreci

Orta Doğu'da şekillenmekte olan yeni dengeler Türkiye'nin normalleşme çabalarına çok uygun bir zemin sunuyor