09 Temmuz 2017

Bir insanı boğazlamak!

Adamın biri, sokağın ortasında genç bir kadının ümüğüne çökmüş...

Bu yazı, metin içinde yer alan bir videodaki insan boğazlama görüntüsünün saniye saniye anatomisinden ibarettir.

1.saniye:

Bir kadın ve adam.

Binayı çevreleyen demir parmaklıkların önündeler.

İlk bakışta, aralarında bir boğuşma yaşandığı izlenimini ediniyorsunuz.

Ama yanlış!

2.saniye:

Bir anda, karşılıklı bir arbede değil, adamın kadını boğazlamaya çalıştığı izlenimine kapılıyorsunuz.

Dehşet verici bir durum!

Üstelik belinde silah var adamın.

Polis olmalı.

Oysaki giysileri bir polisinkilere benzemiyor.

Ama üniformalı…

4.saniye:

Kadraja bir adam giriyor.

Bir an için, arka plandaki boğazlama sahnesini kapatarak sakince yürüyüp geçiyor.

Sol eline defter, ajanda gibi bir şeyler var.

Duraklamıyor bile!

6.saniye:

Demir parmaklıklar önündeki adam, kadına zor kullanmaya devam ediyor.

Boğazlama sahnesi bütün dehşetiyle sürmekte.

Adam, kadının baş ya da boyun bölgesine olanca gücüyle bastırıyor.

Genç kadının ayakları yerde, demir parmaklıkların kaidesinde, eğreti durumda.

Adamın, boynuna bastırması nedeniyle kadının gövdesi, geriye doğru kaykılıyor.

Galiba rüzgâr var.

Aniden ikisinin arasından, üstünde yazılar olan, afişe benzer bir kâğıt parçası savulup uzaklaşıyor.

8.saniye:

Kadraja iki adam giriyor.

Birinin elinde bir çanta.

Kaldırımda olağan bir şekilde yürüyorlar.

Kollarını sallayarak umursamaz bir şekilde gidiyorlar.

Sanki çığlıkları duymuyorlar, sanki orada biri boğazlanmıyor…

Dönüp baktıkları belli ama yine de duraksamıyorlar.

Boğazlama görüntüsü bir an için kayboluyor.

9.saniye:

İki adamın hemen arkasında genç bir delikanlı gözüküyor.

Altında gri, kapri pantolan, ayaklarından spor ayakkabı, sağ elinde pet şişe.

O da hızını kesmiyor.

Bir anda ekranda beş kişi oluyorlar.

Arkada, kadının boğazına ya da başına çökmüş bir adam.

Hemen önünde, kaldırımda hızlı adımlarla yürüyen delikanlı.

Ve önünde yan yana yürüyen iki kişi daha...

Üçü birden, bir an bile hızlarından bir şey kaybetmeden geçip gidiyorlar.

Hızını kesmese bile delikanlının, ekrandan kaybolmadan önce dönüp, boğazlama olayına baktığı belli oluyor.

12.saniye:

Adam, olanca gücüyle kadının baş tarafına abanıyor.

Çaresizce çırpınıyor kadın.

Bir ara, kurtardığı sağ eli, adamın kolunun altında yukarı doğru kalkıyor.

Sanki iki parmağı açık.

Zafer işareti mi ne?

Bir uluma duyuluyor!

Kadının boğulma sesine benziyor bu.

Adam, kadını sırt üstü yatırmış durumda artık.

Kurban, bir kez daha sağ kolunu kurtarıyor.

Parmaklarıyla yaptığı zafer işareti açıkça görülüyor.

20.saniye:

Bir feryat daha kopuyor aniden.

Kadınca bir feryat bu!

Boğuk, kesik kesik, canhıraş...

Boğazlanan, nefesi tükenen, can havliyle çırpınan bir canlının çığlığına benziyor.

Derken, bir adam daha giriyor kadraja.

Sol elinde bir çanta.

Yürüyor.

Dönüp bakmıyor bile.

Hızını dahi azaltmıyor.

Geçip gidiyor…

21.saniye:

Kurban teslim alınmış gibi.

Adam, elleriyle kadının boğazına çökerken birden kameraya takılıyor gözü!

Başını bahçeye taraf çeviriyor.

İçerde birilerine sesleniyor sanki…

Boğuk bir çığlık daha yükseliyor kaldırımdan.

Adam bastırıyor, bastırıyor, bastırıyor…

Kadın çırpınıyor, çırpınıyor, çırpınıyor…

Bir anda nasıl yapıyorsa sol bacağını kaldırıyor, sağ eliyle de kendini kurtarmaya çalışıyor.

27.saniye:

Çırpınışları devam ediyor genç kadının.

Adamın sol eli, birkaç kez kadının yüzüne doğru, bir ileri bir geri gidip geliyor.

Kadının canhıraş çığlıkları peş peşe üç beş kez art arda yankılanıyor.

36.saniye:

Adam başını hızla sola doğru çeviriyor.

Başını çevirdiği yönden kaldırıma aniden bir gölge fırlıyor.

Kadının feryat figan çığlıkları devam ediyor.

Gölgenin ucundan hışımla bir gövde atılıyor ileriye!

Aynı üniformalı.

Aynı beli silahlı.

Hamlesi kameraya doğru…

38.saniye:

Görüntü burada sonlanıyor…

 

*  *  *

Düşünüyorum…

Üniformalı adam, parmaklıkların dibinde, elinde bir bıçakla yatırdığı kadının boğazını kesiyor olabilir miydi?

Bu imkânsız!

Çünkü yerlerde kan yok!

Adam, kadını gerçekten boğazlıyor muydu, onu da anlamak güç!

Ama görüntü, öyle bir izlenim veriyor.

Belki de, kadının bağırmasını, slogan atmasını önlemek amacıyla ağzını kapatmaya çalışıyordu…

Peki niye korkuyordu?

Öfkeli bir şekilde, görüntü alan kişiye doğru koşmasının nedeni neydi?

*  *  *

Gerçek şu:

Görüntü, 5 Temmuz 2017 günü Semih Özakça ve eşi Esra Özakça'nın Twitter hesabından paylaşılır.

Videodaki kadın, 2008 yılında Mardin’in Derik ilçesinin bir köyünde yaptığı öğretmenlik görevi sırasında gösterdiği başarılarından dolayı MEB tarafından teşekkürle ödüllendirilmiş Nazife Onay’dır.

15 Temmuz sonrası, 7 Şubat’ta yayınlanan KHK ile meslekten ihraç edilmiştir.

O gün kendini, aynı MEB’in Ankara’daki binasının demir parmaklıklarına kelepçelemiştir.

Amacı, açlık grevindeyken tutuklanan Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın serbest bırakılması ve işlerine geri dönmelerini sağlamaktır.  

*  *  *

Alışıldık bir Türkiye panoraması.

Ülkenin başkentinde sıradan bir gün.

Adamın biri, sokağın ortasında genç bir kadının ümüğüne çökmüş.

Sanki/belki kadını boğazlıyor.

Çığlıklar feryat figan.

Önünden insanlar geçiyor.

Kimi yürürken bakıyor, kimi başını çeviriyor, kimi bakmıyor bile!

Sokakta biri mi boğazlanıyor, bir kadına tecavüz mü ediliyor, birinin canına mı kastediliyor...

Kimsenin umurunda değil!

*  *  *

Ama birilerinin umurunda!

Kadını boğazlamaya çalışan adam!

Eylemin aktif yürütücüsü özel güvenlik elamanı yani.

Onun umurunda!

Görüntü alındığını fark edince panikliyor, hemen yardım çağırıyor.

Ardından –saniyelerce sonra- aceleyle fırlıyor biri.

Nedense öfkeli.

Panik halinde, suçlu bir telaş içinde koşuyor.

Belli ki korkuyor!

Korkuyorlar!

Yaptıkları şey her ne ise, iyi bir şey yapmadıklarının farkındalar.

Görülmesin, duyulmasın, bilinmesin istiyorlar.

Hırsla, hışımla, öfkeyle koşması bundan.

Görüntüyü çekeni bir yakalasa var ya…

Muhtemelen o da, diğerinin yaptığı gibi yatırıp, acımasızca basacak ümüğüne!

Belki oracıkta, yeni bir boğazlama sahnesi daha yaşanacak.

Bilmiyoruz.

Kayıt burada bitiyor.

Kovalayan özel güvenlik elamanı, muradına ermişe benziyor.

*  *  *

5 Temmuz 2017.

Başkent Ankara.

Milli Eğitim Bakanlığı’nın önü.

Adamın biri, sokağın ortasında bir kadını boğazlıyor.

Kadının çığlıkları yükseliyor.

Önünden insanlar geçiyor.

Sessiz, acelesiz, telaşsız…

Dönüp bakmıyorlar bile.

Dedim ya…

Seyirlik bir Ankara manzarası…

 

Yazarın Diğer Yazıları

Kürt'e pusu

Kürt için düz ovada siyaset yapmak, sırtına ateşten bir gömleği giymek gibi

Masumluğumuzun yüzü şehirler

Liseli yıllarımın, masumluğumuzun yüzü Ardahan'dan, 45 yıl sonra masumluğunu yitirmiş bir ülkeye...

Kikuyu dilinde imza

İnsan evrimine adanan bir ömür...