21 Ekim 2017

Osman Kavala: Sivil toplum simgesi

Osman Kavala başarılı bir iş adamı, ondan öte, çok yönlü bir sivil toplum insanı...

“Bazı toplantılar hakkında bilgisine başvurulmak üzere...”

Bu İçişler Bakanlığı kaynaklarının açıklaması. Osman Kavala’nın gözaltına alınmasına ilişkin bu gerekçe gösteriliyor.

Osman Kavala’nın kimliğine gelmeden önce sorulması gereken asıl soru şu:

Dünyanın hangi demokratik ülkesinde, hangi demokraside, hangi hukuk devletinde bir insan “bilgisine başvurulmak” gerekçesiyle gözaltına alınıyor?

Üstelik gece yarısı uçaktan inerken. Nedir bu acele? Adam sanki kaçıyor.

Madem şu ya da bu konuda bilgisine başvuracaksın, o zaman o kişiyi savcılığa ya da emniyete davet edersin. Ama, bu gibi “hukukun temel kuralları” Türkiye’de çoktan tarihe karışıyor.

Hiç kimseye söz hakkı bırakmadan, anında gözaltı. Üstelik, Kavala’nın durumunda, “yedi günlük” gözaltı süresi.

Madem bilgisine başvuracaksın:

1-Neden bu aceleyle gözaltı,

2-Neden yedi gün?

Mesele gözaltında bekletip, gözdağı vermek. Sadece Kavala’ya değil, herkese gözdağı.

 

Sivil toplum insanı

 

Osman Kavala başarılı bir iş adamı, ondan öte, çok yönlü bir sivil toplum insanı.

Çeşitli sivil toplum örgütlerinde yönetim kurulu üyelikleri ve faaliyetleri var. Türk-Polonya, Türk-Yunan İş Konseylerinin yönetim kurulu üyeliği gibi, ekonomik alanda faaliyet gösteren örgütlerde yer alıyor.

Demokrasiye inanan ve demokrasi uğrunda görev yapan, Helsinki Yurttaşlar Derneği gibi uluslararası sivil toplum örgütlerinde de üyeliği bulunan biri.

Ayrıca, Avrupa Birliği ilişkileri güçlü. Gözaltına alındığında, AB Türkiye raportörünün, “serbest bırakılması için AB’nin acil çağrı yapmasını isteyeceğim” açıklaması, bu güçlü ilişkinin örneği.

Pek çok gazetecinin, akademisyenin, milletvekillerinin gözaltına alınması gibi, Osman Kavala’nın da gözaltına alınması AKP’nin Batıda başını ağrıtacak yeni bir olay.

 

Demokrat kimlik

 

İş adamı ve sivil toplum örgütlerinde üyesi. Daha ötesindeki öz şu:

“Osman Kavala demokrasiye inanmış, bugünkü Türkiye koşullarında bile, demokrasinin aldığı ağır yaraları gidermeye çalışan biri”.

Ve bunu sivil inisiyatif yoluyla yapmaya çalışan biri.

Dolayısıyla, yasa dışı herhangi bir örgütle bağlantı kurulması imkansız.

Böyle bir insanı gözaltına alırken, şaşırtan soru şu:

Bütün ilişkileri açık olan bir kişi bugünkü iktidarı neden rahatsız etmiş olabilir? Ve neden şimdi?

Günümüzde bunlar ne kadar “saf” sorular.

Bugün geldiğimiz noktada, modası çoktan geçmiş mantıki ve hukuki sorular. Yine de, insan sormadan edemiyor.

 

Kendinden menkul yargıçlık

 

Osman Kavala’nın gözaltına alınması sosyal medyada, yazılı ve görsel medyada, Batıda çok yankı yaratıyor.

Batı basınında gözaltıya ilişkin haberler yer alıyor ve hepsi de eleştirel.

Ya bizde?

Tepkileri anlamak mümkün ve normal ama ya gözaltına alınmasına alkış tutmak!..

Bu da son yılların modası.

İnsanlar daha gözaltına alınır alınmaz, bir yargılama, daha da ötesi mahkum etme yarışı başlıyor. Yazılı ve görsel basında, sosyal medyada...

“Oh olsun” çığlıkları ile birlikte bir suçlama kampanyası alıp başını gidiyor.

Bunun o kadar çok örneği var ki, son olarak Osman Kavala için benzer çirkin senaryolar yazılıyor.

Kendilerini savcı ve yargıç yerine koymuş bir takım “gasteciler” ya da “gazeteci kılıklılar”.

Kendinden menkul yargıçlık ve savcılık almış başını gidiyor.

Gücünü iktidara yakınlıktan alan, gerçekte ne kadar yakın olduğu da bilinmeyen, kendi aralarında sık sık birbirine giren bir grup.

Ne zaman birileri gözaltına alınsa, bunlar bayram yapıyor.

Üstelik, karalama kampanyası yalan ve saçmalıklarla dolu.

Atış serbest, nasıl olsa “demokrat” bir kişi daha gözaltına alınıyor ya, o yeter.

 

Son kırıntılar

 

Osman’ın hangi girişimi, hangi sözü, hangi adımı bunları rahatsız etmiş olabilir, aklım almıyor. Osman’ın gözaltına alınması tek bir şeyi gösteriyor:

AKP artık sivil topum örgütü de istemiyor.

Çünkü, Osman sivil toplum için bir simge.

Demokrasinin son kırıntıları da, böylelikle ortadan kaldırılmak isteniyor.

Yine de, Osman’ın en kısa sürede aramıza döneceğine inanıyorum.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Taksim yasağı 1 Mayıs yasağı değil!..

31 Mart seçimlerini genel olarak kaybetmenin hazımsızlığı var, derin yoksulluk ve ekonomik krizin hırçınlığı var, İktidarın sallandığı korkusu var...

"Hava kurşun gibi ağır", "demokratik ve sivil anayasa" mı!..

Sıkıyönetim ve OHAL'i andıran türde, 1 Mayıs'ın bir gün öncesinden her yer polis kaynarken... Anayasa Mahkemesi kararları uygulanmazken... Bir de demezler mi: "Demokratik ve sivil anayasa yapacağız!.."

“Yeni Anayasa” tam da bu hafta, öyle mi?

“Demagoji?” Türk Dil Kurumu’na göre “laf cambazlığı” demek. İlgisiz konuları birbiriyle bağdaştırmak, sapla samanı karıştırmak anlamında