14 Mayıs 2024

Göz boyama genelgesi: Asıl harcamalara dokunmam!..

Genelgenin üç yılla sınırlanması bir siyasi hesap. Üç yıl böyle gidecek... Dördüncü yıl seçim gelecek!.. Dördüncü yıl gelsin yeniden seçim ekonomisi!..

2027... Hatta 2034... Ve hatta 2043, 2044...

Bu yılların özelliği ne?..

Cevdet Yılmaz ve Mehmet Şimşek tarafından, adına "Tasarruf Genelgesi" denilen açıklamayı sonuna kadar dinlediğimde, aklıma önce bu yıllar geliyor.

Genelgeye bakıyorum, o yıllara bağlı uygulamalarla ilgili tek laf yok.

O yılların birinde köprülere...

Bir diğerinde bazı otoyollara...

Başka birinde bazı havaalanlarına, bazı hastanelere...

Verilen garantiler, üstelik Türk Lirası da değil, Euro cinsinden ödenecek paralar var.

Şu köprüden bir yılda bu kadar, bu yoldan bir yılda şu kadar araç geçecek, geçmezse...

Ya da şu havaalanına bir yılda şu kadar yolcu inecek ve binecek, inmez ve binmez ise...

Aradaki farkı sen, ben, biz hepimiz ödüyoruz!..

Nasıl bir hesap ise, geçmesi hesaplanan araç ya da inip, binmesi beklenen yolcu sayısı olağanüstü sapmalar gösteriyor. Aylarca tek bir yolcunun inip binmediği havaalanları var.

"Tasarruf genelgesi" denildiğinde...

En büyük harcamalardan biri bu garantilerde yatıyor.

Mesela, o garantilerin bütünüyle kaldırılması...

Dünyanın neresinde böyle bir hesap ve harcama var?..

Sadece birilerinin zenginliğine zenginlik katmak.

Bu genelgede garanti verilen yollar, köprüler, havaalanları ve hastaneler için tek bir kuruşluk tasarruf yok.

Teşvikler, silinen vergiler

En büyük harcama kalemeleri arasında başka ne var?..

Milyarlarca liralık silinen vergiler var.

Milyarlarca liralık vergi istisnaları var.

Milyarlarca liralık teşvikler var.

Kime veriliyor o teşvikler, kimin vergisi siliniyor?..

Herhalde senin, benim değil, belli bir sınıfın.

"Tasarruf" deyince, akla öncelikle bunlar geliyor. Ancak, "genelgede" bunlardan da söz yok.

Ayrıca, AKP iktidarında 190 kez değiştirilen Kamu İhale Yasası ile ilgili yine tek laf yok. Oysa, ihalelerin şeffaf hale getirilmesi milyarlarca liralık tasarruf yollarından biri değil mi?..

Sermaye hariç

Bu kararlardan ortaya çıkan soru, AKP'nin bir kez daha kimin iktidarı olduğu gerçeği.

Sermayenin iktidarı.

Kamuda belli ölçüde tasarrufa gidiliyor, belediyelerde gidiliyor.

Ama, sermaye sınıfının çok büyük harcamalarında, asıl tasarruf edilecek alanlarda tasarruf yok.

Sembolik bile olsa...

Tasarruf genellikle araç ve bina kiralama ve satın alma, temsil giderlerinde kısıtlama, çok yüksek maaş alan yönetim kurulu üyelerinin ücretlerine tavan getirmek gibi alanlarda yoğunlaşıyor.

Halkın gözüne batan günlük harcamalarda belli kısıtlamalara gidiliyor. Halkın gözünü boyamaya dönük, "bak işte biz tasarruf yapıyoruz" masalı.

Madem göz boyama...

En çok göze batan harcamalardan biri Saray'ın harcamaları.

Ona ilişkin bir cümle, bir laf, hayır yok. En azından sembolik bir kısıtlama, bir tasarruf.

Hayır olamaz, ne de olsa, "itibardan tasarruf olmaz!.."

Hangi belediyeler?

Dikkatimi çeken bir başka nokta, tasarruflara belediyelerin de dahil edilmesi.

Elbette edilmesi gerekir. AKP'li belediyelerden geriye kalan abuk sabuk harcamalar, garip ihaleler tek tek ortaya dökülüyor.

Ne var ki, akla gelmiyor değil.

Hani, 31 Mart seçimlerinde "bize oy yoksa, size hizmet yok" lafı var ya... Hemen her mitingte söylenen o söz...

Şimdi belediyelerin harcamalarına getirilen kısıtlamalar ister istemez, o belediyelerin hizmetlerinde aksamalara yol açabilir.

O nedenle...

Örneğin, İller Bankası'ndan hangi belediyelere para aktarılıyor, hangi belediyeler tasarruf genelgesine çarpıyor, iyi izlemek gerekir.

Üç yılda 100 milyar  

Mehmet Şimşek'in açıklamasına göre...

"Üç yılda 100 milyar lira tasarruf öngörülüyor".

Hem üç yıl...

Hem 100 milyar lira...

Halen uygulanmakta olan 2024 yılı bütçesi 11 trilyon 89 milyar lira.

Üç yılda tasarruf edilmesi planlanan 100 milyar lira, bu yılın bütçesinin yaklaşık on ikide biri.

Neden bu kadar düşük?..

Çünkü, büyük harcamalar tasarruf dışında kalıyor.

Yılda 33 milyar lira...

Tasarrufun kovuğuna bile gitmez!..

Dördüncü yıl seçim

Genelgenin üç yılla sınırlanması bir siyasi hesap.

Üç yıl böyle gidecek...

Dördüncü yıl seçim gelecek!..

Dördüncü yıl gelsin yeniden seçim ekonomisi!..

Tartışmalara, sorulara açık, geniş halk kitlelerini tatmin etmekten hayli uzak, göz boyama genelgesi.

Yalçın Doğan kimdir?

Yalçın Doğan, 1965 yılında Alman Lisesi'ni, 1969'da İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesini bitirdi.

Gazeteciliğe 1973 yılında Cumhuriyet'te ekonomi muhabiri olarak başladı. 1981 yılında Cumhuriyet Ankara Temsilciliğine atandı.

1989'da köşe yazarı olarak geçtiği Milliyet'te önce Yayın Koordinatörü, 1999'da Genel Yayın Yönetmeni görevlerini üstlendi. 2003'te Hürriyet Gazetesi'nde sürdürdüğü köşe yazarlığı 2015 yılında sona erdi. O tarihten bu yana T24'te köşe yazarlığına devam ediyor.

Türk Dil Kurumu, Sedat Simavi, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'in çeşitli ödülleri yanında, 2014'te yılın en iyi köşe yazarı, Halk TV'nin 'Kırılmayan Kalemler' ödülünü kazanan gazeteciler arasında yer aldı.

Her biri özgün araştırma içeren IMF Kıskacında Türkiye, Dar Sokakta Siyaset, Fenerbahçe Cumhuriyeti, Savrulanlar kitapları ile anılarını derlediği Sussam Susulmaz Yazmasam Olmaz kitaplarını yazdı. Ayrıca, Komünist Enternasyonelde Faşizmin Tahlili başlığı ile yayımlanan Almancadan yaptığı bir çevirisi bulunmaktadır. Almanca ve İngilizce bilir.

Yazarın Diğer Yazıları

Erdoğan'ın zor tercihi: O dosya ile "yeni anayasa" hayali arasında 

Erdoğan - Bahçeli ittifakı bozulur mu?.. Bunu Erdoğan belirler. Ya Sinan Ateş dosyasında, Ayşe Ateş'e verdiği söz doğrultusunda sonuna kadar gider... Ya da o dosya, bazı zanlıları dışarıda bıraktığı söylenen iddianame ile sınırlı kalır

Erdoğan'la görüşme: CHP halka anlatamadı, oysa Özgür Özel içeride...

İletişim!.. Döne dolaşa iletişim!.. CHP'deki bu eksiklik CHP'yi geriye düşürüyor

Avrupa seçimleri: Amerikan darbesi, Steve Bannon...

Kitle halinde gelen göçmenler bizde ve Avrupa’da ne zaman sorun haline geliyor?