Uzun bir süredir, AKP - MHP ittifakından bu yana, devlet yönetiminde en etkin kişi kim?
Bilemediniz.
Tayyip Erdoğan her şeye hakim görünse de, akla ilk gelen isim o olsa da, bilemediniz.
Devletin yönetiminde en etkin kişi Devlet, yani Devlet Bahçeli.
Ön planda Tayyip Erdoğan ancak, arka planda olayları yönlendiren, devletin pek çok kurumunda söz sahibi olan Devlet Bahçeli.
Sadece söz sahibi olmak da değil, hükümetin aldığı kararlarda, stratejiyi perde arkasından belirleyen Bahçeli. Sanıldığından çok daha fazla etkin ve pek çok şeyi kontrol ediyor.
O kadar ki...
Onun bir sözü ile Tayyip Erdoğan erken seçim kararı alıyor.
O Tayyip Erdoğan ki, daha düne kadar ve defalarca “erken seçimi vatana ihanetle” bir tutuyor ancak, Bahçeli’nin bir sözüyle erken seçim kararına varıyor.
Buza yazılan sözler
Kendisi başta, bütün ekibiyle erken seçime aylardır ve hatta yıllardır karşı çıkan Erdoğan’ın, şimdi erken seçime gitmesi şunu da gösteriyor
Türkiye’de siyasilerin, ülkeyi yönetenlerin sözleri buza yazılıyor. Buz eriyince, sözler de eriyor. Onların sözüyle davranmak insanı, bazı özel durumlarda, yaya bırakabiliyor.
Onların sözleriyle hesap yapmanın ne kadar yanlış olduğu bir kez daha kanıtlanmış oluyor.
Ekonomi ve ekonomi
Erdoğan dün erken seçim kararını açıklarken vurguda bulunduğu konulardan biri de ekonomi:
“... Makroekonomik dengelerden büyük yatırımlara kadar her konuda çok önemli kararlar vermemiz gereken bir dönemde seçim konusunu ülkemizin gündeminden çıkarmak gerek”.
Ekonomi fena helde tökezliyor. İç ve dış borçlarda anormal artış, cari açık, geçim sıkıntısı, işsizlik hele de gençlerde işsizlik, enflasyon, yatırımlarda düşüklük, bütçenin büyük açık vermesi, doların sürekli yükselmesi, Türk Lirasının değer kaybetmesi, yani devalüasyon,protesto edilen çek ve senetlerin hızla artması, tarımda kendine yeterli dünyadaki yedi ülkeden biri iken, şimdi tarımsal ürün ithalatı, imalat sanayiinde geride kalınması...
On beş yıllık AKP iktidarının sonunda ekonomide geldiğimiz yer burası.
Erdoğan bu durumu şimdi erken seçimle aşmayı planlıyor.
On beş yılda ne kadar aşabildiyse, eğer iktidarda kalırsa, bundan sonra da o kadar aşabilecek.
Açılımın önü mü kesildi
Başkent kulislerinden yansıyan ilgi çekici bir eğilim var.
AKP Kürt sorununda sanki yeniden bir açılıma gitmeyi düşünürken...
Tam da bu aşamada kendi içinde fikir jimnastiği hızlanmışken...
Bahçeli’nin attığı ani bir adımla erken seçime gidilmesi, şimdi bu açılımı en azından geriye itiyor.
Belki ve hatta gündemden düşürebiliyor.
Bahçeli’nin erken seçim atağında, AKP’deki Kürt açılımı düşüncesinin de rol oynadığı, başkent kulislerinde dolaşıyor.
OHAL’de seçim
Türkiye’de seçimler ve OHAL ve sıkıyönetim...
AKP yönetiminde OHAL altında biz ikinci kez sandık başına gidiyoruz.
İlki referandum...
İkincisi de, 24 Haziran’da yapılması öngörülen seçim...
OHAL altında Cumhuriyet tarihinde ilk kez iki defa sandık başına gidiyor Türkiye. Bu rejimin normal işlemediğinin göstergesi.
Cumhuriyet tarihinde OHAL ya da sıkıyönetim altında yapılan başka seçim var mı?
Evet var.
12 Eylül askeri darbesi bütün Türkiye’de sıkıyönetim ilan ediyor.
1983 seçimleri sıkıyönetim altında gerçekleşiyor.
Ama, o askeri darbe dönemi, darbenin uzantısında seçim var.
Ya şimdi?
Sözde demokrasi.
24 Haziran’a giderken, OHAL’in pratikteki etkilerini hep birlikte göreceğiz.
Pek çok kısıtlamalarla gidilen bir seçim olmaya aday.