20 Nisan 2024

"Boykota" göz yaşartıcı destek!..

Şimdi aniden balıklama destek!.. Çünkü, ekonomik felakette suçu lokantaların üstüne atıyor. İris Hanım!.. Neden yaptınız bu çağrıyı?..

Sadık yandaşlardan birinin dünkü manşeti:

"Kurabiyeden Çıkan Boykot".

Bir diğer yeminli yandaşın manşeti:

"Fahiş Fiyata Sivil Boykot".

Manşet göz yaşartıcı olduğu gibi, aynı kayıkta kürek çekenlerin yazıları da, "en büyük boykot, başka büyük yok" naraları atıyor!..

22 yıllık AKP iktidarında bir protesto eylemine ilk kez destek veriyorlar.

İris Cibre'nin çağrısı

Finans uzmanı olarak parlak bir kariyere sahip İris Cibre Hanım lokantaya gidiyor.

Bir porsiyon somon ve bir kahveye on ay önce 345 lira ödüyor, o günkü kur üzerinden 15 dolar.

On ay sonra, geçenlerde aynı lokantaya gidiyor, yine bir porsiyon somon ve bir kahveye bu sefer 880 lira, bugünkü kur üzerinden 27 dolar ödüyor.

İris Hanımın bu anormal artışa kafası fena bozuluyor, insanları bugün ve yarın lokanta ve kafeleri boykot etmeye çağırıyor:

"On ayda fiyatlar aslında bu ölçüde artmadı, fiyat artışı lokanta ve kafelerdeki keyfi uygulamadan kaynaklandı, aslında bu kadar yüksek enflasyon yok".

Boykot çağrısını toplumun bir bölümü destekliyor, diğer bölümü karşı çıkıyor.

İris Cibre

Küçük bir hatırlatma

Önce iki buçuk yılı aşkın yaşadığımız ekonomik felaketten bir sayfa.

Parlak finans kariyerine sahip İris Hanıma ekonomi verileri hatırlatmak, saygısızlık olur.

Yine de, elde bulunsun!..

Madem lokantada yiyecek içecek fiyatlarından şikâyet ediyor...

- Dünyada gıda fiyatları artmak bir yana, gerilerken, Türkiye'de yüzde 71 oranında artıyor.

- Avrupa'da 27 ülkenin enflasyon oranlarını toplayın, Türkiye'deki enflasyon o 27 ülkenin toplam enflasyonundan daha yüksek.

Bu lokantalarda uygulanan fiyatları normal bulmak anlamına gelmiyor, daha çok o fiyat artışlarının nereden kaynaklandığını gösteriyor.

Enerji, nakliye, kira ve gıda ürünleri başta olmak üzere, ana kalemlerde fiyat artışlarının, bir bölümü de keyfi olmak üzere, nasıl arttığını vurguluyor.

"Keyfiliğin" bir başka göstergesi, marketlerde bir haftadan ötekine değiştirilen fiyat etiketleri. Aylardır yazılıp çiziliyor, TV'lerde insanlar yakınıyor.

Bunları İris Hanım elbette bizlerden daha iyi biliyor.

Denetleme palavrası

Boykot çağrısını alkışlayan yandaşlardan birinde Ticaret Bakanının açıklaması var.

Yeni denetleme elemanları almışlar.

"Fahiş fiyatlarla mücadele edilecekmiş!.."

Suçlu yaratmak açısından, bu palavra hiç yabancı gelmiyor.

Yaklaşık iki yıl önce Hazine Bakanı Nureddin Nebati'nin bu yöndeki serbest atışlarını hatırlamak yeter.

Hani, şu patates soğan depolarına baskınlar, marketlerde gösterişli denetimler!..

Ya da telefonlarla tehditler:

"Fiyatları arttırmayın, yakarım ha!.."

Şimdi de, suçlu belli!..

Suçlu iktidar değil, suç fahiş fiyat uygulayan lokanta ve kafelerde!..

Sorumluluğu üstünden atmak için boykot harika bir fırsat.

Başlanacak yer belli

Suçlu ararken, iktidar ve onun şakşakçıları aynaya bakmayı unutuyor.

Et ve Süt Kurumu, Tarım Bakanlığı'na bağlı, bir kamu kuruluşu.

Daha dün ete yüzde 25 zam yapıyor.

Kıyma 229 liradan, 279 liraya, kuşbaşı 259 liradan 319 liraya yükseliyor, biftek 600 lira.

Siz varın kasaplardaki et fiyatlarını düşünün ya da İris Hanım'ın şikayet ettiği lokanta fiyatlarını.

Ticaret Bakanı "fahiş fiyat denetimine" madem o kadar meraklı...

İşe, Et ve Süt Kurumu'ndan başlayabilir.

İris Hanım da, boykot çağrısına Et ve Süt Kurumu'nu dahil edebilir.

Boykot ve demokrasi

Boykot çağrısına karşı çıkanlara İris Hanım dün X hesabından yanıt veriyor:

"Boykot bir kültürdür. Demokrasinin bir parçasıdır. Boykota kaşı çıkanlar beni şaşırtıyor".

Beni de, İris Hanım şaşırtıyor.

Bununla birlikte...

"Boykot kültürdür ve demokrasinin parçasıdır" diyor ya, yürekten katılıyorum.

22 yıl içinde AKP'nin en masum protesto eylemini "kültür" olarak gördüğü, "demokrasinin parçası" saydığı tek bir örnek var mı?..

Greve, iş cinayetlerine, hukuksuzluklara, kadın cinayetlerine karşı çıkan mitinglere, kısaca "demokrasinin parçası" herhangi bir protesto eylemine karşı yıllardır iktidarın tavrı ne oldu?..

Bu eylemlere yandaşlar yer verdi mi?.. Verdiyse, iktidar ne dediyse, öyle verdi, yani karşı çıktı.

Eylemleri iktidar "terör" diye nitelemedi mi?.. Biber gazı, cop, basınçlı su, derken gözaltı, yıllarca süren tutuklamalar... İşte, Gezi!...

Ama, şimdi aniden balıklama destek!..

Çünkü, ekonomik felakette suçu lokantaların üstüne atıyor.

İris Hanım!..

Neden yaptınız bu çağrıyı?..

Yalçın Doğan kimdir?

Yalçın Doğan, 1965 yılında Alman Lisesi'ni, 1969'da İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesini bitirdi.

Gazeteciliğe 1973 yılında Cumhuriyet'te ekonomi muhabiri olarak başladı. 1981 yılında Cumhuriyet Ankara Temsilciliğine atandı.

1989'da köşe yazarı olarak geçtiği Milliyet'te önce Yayın Koordinatörü, 1999'da Genel Yayın Yönetmeni görevlerini üstlendi. 2003'te Hürriyet Gazetesi'nde sürdürdüğü köşe yazarlığı 2015 yılında sona erdi. O tarihten bu yana T24'te köşe yazarlığına devam ediyor.

Türk Dil Kurumu, Sedat Simavi, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'in çeşitli ödülleri yanında, 2014'te yılın en iyi köşe yazarı, Halk TV'nin 'Kırılmayan Kalemler' ödülünü kazanan gazeteciler arasında yer aldı.

Her biri özgün araştırma içeren IMF Kıskacında Türkiye, Dar Sokakta Siyaset, Fenerbahçe Cumhuriyeti, Savrulanlar kitapları ile anılarını derlediği Sussam Susulmaz Yazmasam Olmaz kitaplarını yazdı. Ayrıca, Komünist Enternasyonelde Faşizmin Tahlili başlığı ile yayımlanan Almancadan yaptığı bir çevirisi bulunmaktadır. Almanca ve İngilizce bilir.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Taksim yasağı 1 Mayıs yasağı değil!..

31 Mart seçimlerini genel olarak kaybetmenin hazımsızlığı var, derin yoksulluk ve ekonomik krizin hırçınlığı var, İktidarın sallandığı korkusu var...

"Hava kurşun gibi ağır", "demokratik ve sivil anayasa" mı!..

Sıkıyönetim ve OHAL'i andıran türde, 1 Mayıs'ın bir gün öncesinden her yer polis kaynarken... Anayasa Mahkemesi kararları uygulanmazken... Bir de demezler mi: "Demokratik ve sivil anayasa yapacağız!.."

“Yeni Anayasa” tam da bu hafta, öyle mi?

“Demagoji?” Türk Dil Kurumu’na göre “laf cambazlığı” demek. İlgisiz konuları birbiriyle bağdaştırmak, sapla samanı karıştırmak anlamında