05 Kasım 2012

Sizce Başbakan Erdoğan, Obama’ya mı, Romney’e mi daha yakın?

Romney Suriye konusunda Tükiye’ye daha açık bir destek vaat etti. Romney’in başkanlığındaki bir ABD’nin Rusya’ya, Çin’e ve İran’a karşı daha sert olacağı...

Obama’yı daha çok kim destekliyor?

Şehirlerde yaşayanlar, gençler, çalışanlar, siyahiler, latin kökenliler, çevreciler, askerler, gaziler, kamu harcamalarının kısılması yerine vergilerin artırılmasını savunanlar...

Romney’i daha çok kim destekliyor?

Kırsal kesimde yaşayanlar, yaşlılar, işverenler, beyazlar, milliyetçiler, vergileri artırmak yerine kamu harcamalarını kısmak ve devleti küçültmek isteyenler...

Her iki adayın da ekonomiyi canlandırmak için Keynesyen harcama dinamiklerine güvendiğini belirtelim. İkisi de toplam talebi artırmak gerektiğini söylüyor. Obama bunu kamu harcamalarını artırarak, Romney ise vergi oranlarını düşürerek yapmak lazım diyor. Yani, Obama kamu harcamalarının, Romney ise özel harcamaların artırılması gerektiğini savunuyor.

İki adayın politika tercihlerine Avrupa Birliği perspektifinden bakınca şunları görüyoruz:

Avrupa Birliği Çin’e, ABD’nin ikibuçuk katı kadar, Rusya’ya ise sekizbuçuk katı kadar ihracat yapıyor. Dolayısıyla ABD’nin Rusya ve Çin’e daha agresif tutum takınması Avrupa Birliği’nin daha çok işine gelir. Bu anlamda Romney’in dış politikası AB’nin çıkarlarına daha uygun düşüyor diyebiliriz.

Romney’in vergi oranlarını azaltarak ekonomiyi canlandırma tezi İngiltere başbakanı David Cameron’un seçim konuşmaları sırasındaki ana temasıydı. Buna “arz yanlı iktisat” (Laffer Eğrisi) deniyor. Cameron, hep vergi oranlarını düşük tutarak yabancı sermayenin ülkede daha fazla yatırım yapacağını ve ülkenin daha hızlı toparlanacağını savundu.

Angela Merkel ise malum, mali disiplin diyor başka birşey demiyor. Bu nedenle, hem kamu harcamaları kısılsın, hem de kamu borç stokunun azaltılması için daha fazla vergi toplansın istiyor. Vergi indirimi yoluyla ekonomik büyüme argümanı Merkel’e uymuyor. Keza, vergi oranlarını artırarak bütçe açığını azaltmayı savunan ve özellikle de zenginlerden yüzde 75 oranında vergi almayı hedefleyen Fransa devlet başkanı François Hollande’a da.

ABD başkan adayları arasındaki politika farklılıklarına Fed ve Avrupa Merkez Bankası (AMB) politikaları perspektifiyle de bakabiliriz. AMB mali disiplin şart diyor. Fed ise mali disiplin şart demiyor. Mali hedefler tutsa da tutmasa da, 2015 ortasına kadar düşük faiz politikasına devam edeceğim; çünkü enflasyon tehlikesi yoksa, beni mali disiplin değil, büyüme ve işsizlik oranı ilgilendirir diyor.

Meseleye kendi açımızdan da bakabiliriz.

Sizce bizim Başbakan’ın oy hakkı olsa hangi adayı desteklerdi?

Kararı siz verin: Romney her fırsatta ABD'nin dünyadaki etkinliğini ve nüfuzunu artıracağım diyor. Yani “Birleşmiş Milletler’i yine ikinci plana iteceğim ve başka ülkelerin de söz sahibi olduğu tüm organizasyonlarda ABD’nin dediği olacak” demeye getiriyor. Bizim Başbakan Erdoğan'ın halen böyle olan bu durumdan rahatsız olduğu ve sık sık Birleşmiş Milletler’i eleştirdiği malum. O nedenle  Romney’den uzak durması beklenir.

Romney Suriye konusunda Tükiye’ye daha açık bir destek vaat etti. Romney’in başkanlığındaki bir ABD’nin Rusya’ya, Çin’e ve İran’a karşı daha sert olacağı ve Orta Doğu’da daha agresif bir tutum takınacağı tahmin ediliyor. Romney başkan olursa Başbakan Erdoğan, Esed’i devirmeye odaklı Suriye politikasıyla ilgili olarak ABD’den daha fazla destek görebilir. Bu anlamda Başbakan Erdoğan Romney’e daha yakın diyebiliriz.

Romney kürtaja karşı. Obama ise kadınların sağlıklarıyla ilgili kararı erkeklerin vermesini doğru bulmuyor. Kürtaj konusunda Başbakan Erdoğan'ın Romney’e yakın olduğu açık.

Göreli olarak Romney’nin sosyal adalet kaygısı pek yok. Wall Street’i işgal edenlerin terminolojisiyle daha çok yüzde 99’u hedef alan politikalar izleyen Obama’nınsa daha fazla. Krize neden olanlar, krizin faturasına destek olmalılar diyerek, Wall Street’i vergiledi. Kanun – kural sevmeyen finans dünyasını regüle etti. Bizim Başbakan’ın da zenginlere ek vergi koymayı teleffuz ettiğini biliyoruz. TÜSİAD'la pek sık özdeşleştirdiği sermaye kesimini hedef alan konuşmalarını ve sosyal adalet kaygılarını dikkate alırsak, Başbakan’ın Obama’ya daha yakın olduğu söylenebilir.

Evet, durum böyle. Başbakan Erdoğan’nın Obama’yla da Romney’le de görüş birliği içinde olduğu konular var. Ancak ikisine de son zamanlarda uzak düştüğü bir konu var ki, o da demokrasi anlayışı.

 

Yazarın Diğer Yazıları

2015 ve T24’e veda yazısı

2016; insanlığa, ülkemize, T24 okuruna, yazarına, çalışanına ve T24’e şans getirsin

ABD 14 yıldır terörle savaşıyor, sonuç: Terör saldırıları yüzde 6 bin 500 arttı!

“ABD işgalinden önce Irak’ta hiç intihar saldırısı olması ama, 2003 yılından bu yana 1892 intihar saldırısı oldu"

Rusya, Batı’nın yaptırımlarına daha ne kadar dayanabilecek?

Gazprom biterse Putin biter. Sonra sıra Çin’e gelir. Çin karışırsa dünyayı dolarsızlaştırma ittifakı, yani BRICS tamamen biter