04 Ağustos 2016

OHAL’de Merhaba…

Hayatlarımız, darbeler, darbe girişimleri, sıkıyönetimler, OHAL’lerle geçti, geçiyor...

Hayatlarımız, darbeler, darbe girişimleri, sıkıyönetimler, OHAL’lerle geçti, geçiyor... Bu ortamda sanattan söz etmeyi lüks sayanlar olabilir, ama yanılıyorlar. Darbelere, diktalara direnişin en etkili yollarından biridir sanat. Bu yüzden, bu köşede sanattan söz açmak niyetim.

Tabii, sanat derken, yaratıcılıktan, yaratıcılardan söz ediyorum. Saray sofralarına süs olarak yerleştirilen popçularla, topçuları kastetmiyorum. 500 adedi hafta sonu mitinge katılacakmış. Katılmayanlar, işlerini kaybetme riskini göze alacak! Menajerlerinin “ünlü”leri uyardıklarını duyuyorum... “Aman ha… İhmal etmeyin!”

Yaşadığımız günlerin en korkunç yanı da bu işte. İnsanları düşündüklerini ifade etmekten korkmaya, yazdıklarını silmeye, hatta davranışlarını değiştirmeye yönelten oto-sansür olgusu. Oysa, susulacak zamanlarda değiliz. “Birlik, beraberlik” teraneleri süredursun, sanatın her dalına saldırılar sürüyor. Yıkılan heykeller, toplatılan mizah dergileri, yasaklanan yayınların yanında, işlerinden atılan sanatçıların listeleri var artık.

İfade özgürlüğü alanında dünyanın en geri ülkelerinden biri haline gelmişken, OHAL koşullarında sanata yönelik yaptırımların daha da ağırlaşacağı görülüyor. Uluslararası PEN Yazarlar Birliği, dün yayımladığı bildiride “Ülkedeki insan hakları ve ifade özgürlüğüne dair kısıtlama ve baskıların artarak daha ileri gidebileceğine dair endişe içersindeyiz. Darbe girişiminden bu yana 59 gazetecinin ve yazarın da dahil olduğu 70 bine yakın insan gözaltına alındı, haklarında soruşturma başlatıldı, işlerinden kovuldu ya da askıya alındı. 132 medya kuruluşu hakkında kapatılma kararı verildi, 29 yayınevi kapatıldı” dedikten sonra, Türkiye’yi uluslararası hukuk kapsamındaki yükümlülüklerine saygı göstermeye çağrıyor” diyordu.

Bu ortamda, korkup, köşesine çekilen sanatçı ve yorumcuların sayısı az değil. Ama, düşüncelerini ifade etmekten çekinmeyenler  de var. Hele, nicelik değil de nitelikten söz edeceksek, kaygı duyulacak bir durum yok.

Bugün de, 20’ye yakın sanat kuruluşu bir basın açıklaması yayımlayarak, İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatroları’nda yaşanan açığa alınma ve hizmet akdinin feshi olaylarına tepkilerini dile getirdiler.

Açıklamanın tam metni ve imzacıları şöyle:

 

Ne darbe ne OHAL!

 

15 Temmuz darbe girişimi, halkın da desteğiyle geri püskürtülmüş, başarısız olmuştur. Mecliste olsun olmasın bütün siyasi partiler, sendikalar, odalar, sivil toplum kuruluşları fiilen demokrasiden yana tavrını koymuş, darbecilere karşı çıkmıştır.

Elbetteki darbe girişiminde bulunan herkes yargı karşısına çıkarılmalı ve yasaların öngördüğü biçimde cezalandırılmalıdır. Ancak,bu durumu fırsat bilen iktidar, muhalif gördüğü herkesi tasfiye etmek için adımlar atmakta, darbenin savuşturulmasını politik güce dönüştürmektedir.

Darbe bastırılmış, ama OHAL ile fiilen “darbe hukuku”nun hüküm sürdüğü bir döneme girilmiştir. Kanun Hükmünde Kararname ile yönetilen ülkede, hayatına demokrasiden yana yön vermiş nice insan işinden edilmekte, hakkında soruşturma açılmakta, meslekten men cezasına maruz kalmaktadır. Valiliklerin “gizli” yazıyla “muhbir” arayışına çıktıkları, basında yeralmaktadır.

Başlayan “cadı avı”ndan, darbe ya da FETÖ ile hiçbir ilişkisi olmayan aydınlar, gazeteciler,sanatçılar, yazarlar, şairler,tiyatrocularda nasibini almaktadır. Bu hukuk dışı ve kuralsız savrulmanın son halkası, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları’nda 6 kadrolu sanatçı ile bir memur açığa alınmış,  20 hizmet alımı sanatçının ilişiği kesilmiştir. Hukuksuzluk karşısında meslektaşlarımızla sonuna kadar dayanışma içinde olacağımızı belirtmek isteriz.

Darbeye karşı olduğumuz kadar sıkıyönetim koşullarına ve OHAL’e de karşıyız.  OHAL bir an önce kaldırılmalı, örgütlenme ve inanç özgürlüğü başta olmak üzere, uluslararası hukuk kuralları çerçevesinde, demokratik adımlar atılmalıdır. Yargının bağımsızlığını ve halk egemenliğini güvence altına alan laik anayasal düzensüratlekurulmalı; haksız yere tutuklanan, soruşturmaya maruz kalan ve işinden olan herkesin hakları iade edilmelidir.

Çözüm demokrasi, bağımsız yargı, insan hakları, temel hak ve özgürlüklerin kısıtlanmadığı bir Türkiye’de birlikte yaşamaktır.

 

Oyuncular Sendikası

Kültür Sanat Sen

Türkiye Yazarlar Sendikası

Sinema Emekçileri Sendikası (Sine – Sen)

İstanbul Şehir Tiyatrosu Sanatçıları Derneği (İŞTİSAN) 

Devlet Tiyatroları Opera ve Bale Çalışanları Vakfı (TOBAV)

Opera Bale Vakfı (OBAV)

Devlet Tiyatroları Sanatçıları Derneği (DETİS)

Opera Solistleri Derneği (OPSOD)
Sanatçılar Girişimi
Kültürlerarası İletişim Disiplinlerarası Sanat Derneği (KİDS)

Uluslararası PEN Türkiye Merkezi

Uluslararası Plastik Sanatçılar Derneği (UPSD)

Tiyatro Eleştirmenleri Birliği (TEB)

Sinema Yazarları Derneği (SİYAD)

Piramid Sanat

Leman

Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi

Tiyatro Oyuncuları Meslek Birliği (TOMEB)

Yazarın Diğer Yazıları

Oscar 2020: Sınır tanımayan yaratıcılık

'Joker'in, tıpkı 'Parazit' gibi sistem karşıtı bir mesajı olduğu açık ama bu mesajı gölgeleyen unsurlar da yok değil. Toplumdaki eşitsizliği, ayrımcılığı sergilerken bireysel motifler öne çıkıyor. Joker'in gülme hastalığından muzdarip olması sınıfsal konumunun önüne geçiyor

Antalya'da trajik final

Anlaşılan o ki, 56. Festivalde yarışan filmlerden çok jüri tartışılacak

26. Adana Uluslararası Altın Koza Film Festivali: “Nuh Tepesi”nden ülkeye bakış

Uluslararası Kısa Film Yarışması, bizden bir yönetmenin zaferi ile sonuçlandı; “Ayakkabı” adlı filmi ile ödülü kazanan Nehir Tuna, konuşmasında Kültür Bakanlığı’ndan destek alamadığını vurguladı