28 Eylül 2016

Şefkatimizi mi yitirdik?

Bir ülkede bir insanın tam 22 yıl boyunca tutuklu yargılanması bize neyi anlatmalı, nasıl anlatmalı? Arayıp tarayıp hangi kelimeyi bulmalı?

Kolombiya hükümeti ile Kolombiya Devrimci Silahlı Kuvvetleri (FARC) arasında elli yıldır süren iç savaş mermiden yapılmış kalemle imzalanan barış anlaşmasıyla noktalanırken oralardan buralara bir tümce düştü:

"Elli yılda şefkatimizi yitirdik..."

Kolombiya lideri Santos'un  barışa imza atarken söylediği bu tümce, yaşamını yitiren on binler, evlerinden olan milyonlar kadar vurucuydu...

Şefkatimizi yitirmek...

Sevecenliğimizi yitirmek...

Bazı kelimelerin "büyüsünü" anlatmaya sayfalar yetmez. Yalnızca sözlüklerdeki manaya takıldığımızda yarım kalırız.

Şefkatin hemen yanı başında bir büyülü kelime daha var:

Merhamet...

Acıma duygumuz...

Çok uzaklardan gelen o tümcenin, bizim hayatlarımızdaki karşılığını düşündüm gece boyu. Kulağımda şefkat, merhamet yüklü şarkılar ve yarım yüzyıllık buruk öyküler...

Başbakanları, bakanları, gencecik fidanları, 17'lik delikanlıları darağacına gönderirken sevecenliğimizi, merhametimizi hangi karanlık kapılar ardına kilitledik acep?

Darbeler, hapisler, ölümler, çatışmalarla geçen uzun yıllardan sonra biz de şefkatimizi, merhametimizi yitirmiş olabilir miyiz?

Neden olmasın?

Şort giydi diye genç kızın suratına tekme savuran ve sırıtan "o adamın" her şey bir yana içinde "zerre kadar" şefkat, merhamet olduğunu söyleyebilir miyiz?

Medyada "küçük küçük" haberler geçer önümüzden her gün. Sıradanmış gibi görünürler. Biraz "eşelediğimizde"  şefkatini, merhametini yitirmiş bir kalabalığın içinde kendimizi bunalmış hissetmez miyiz?

Bir ülkede bir insanın tam 22 yıl boyunca tutuklu yargılanması bize neyi anlatmalı, nasıl anlatmalı? Arayıp tarayıp hangi kelimeyi bulmalı?

Bir bilim insanının çok sevdiği kedisi köpekler tarafından boğulduğunda bıçağı kapıp köpek öldürmesini nereye koyabiliriz?

Ne kadar basitmiş gibi görünüyor değil mi?

Kedisine gösterdiği şefkat, aniden "tuzla buz" oluveriyor ve yerini şiddet alıyor.

Şefkatimiz bu kadarcık mı?

Şefkatimiz, merhametimiz yalnızca bizim olanlara, bizden olanlara mı?

Belki de hiç yok, belki unuttuk...

Ya da şefkatimiz de merhametimiz de yalan...

Ankara Etimesgut'da kirasını ödeyemeyen kişinin sokağa atılan eşyalarının fotoğrafına baktım. Ne çok kitap vardı eşyaların arasında. Bir duyarlı yurttaş sosyal medyada durumu paylaşıyor ve ulusal medyada yetkili 470 kişiye mektup gönderiyor, ama sonuç yok. İnternette şöyle yakınıyor o duyarlı yurttaş:

"Yaptığım tüm duyurma faaliyetlerine rağmen, kamuoyunda duyarlılık, mülk-i idarede müdahale etme etkisini sağlayamadım."

Manşetlerde yer alan içimizi burkan haberler değil, küçükmüş gibi görünen ama bizi ele veren, halimizi anlatan haberler bunlar.

Güzeli, barışı, duyarlılığı, insan olmanın erdemini anlatan tümcelere hasret kaldık. Her gün toprağa verdiğimiz çocuklarımız sayılara dönüştü. Her yer kan kokuyor.

Şiddet, nefret, "kökünü kazıyacağız," ölüm, savaş tümceleri tüm hayatımızın üzerine kâbus gibi çöktü.

Kötü, korkunç, iğrenç, tiksinç ne varsa, insana dair olmayan ne varsa, sıradanlaştı, doğallaştı, alışıldı. Vurdum duymaz, suskun hayatların öznesine dönüştük.

Öyle değil mi?

İçimize soralım. En doğrusu orada...

Şefkatimiz de, merhametimiz de orada...

Eğer hala yerlerinde duruyorlarsa...


Yazarın Diğer Yazıları

"Sözlerim varsa, var demeksin"

Eğer dokunamıyorsak, içine akamıyorsak, anlaşılmadığımızı sanıyorsak, anlayamıyorsak, iletişim kurmayı başaramıyorsak sözcüklerimizi yeniden gözden geçirmeye, daha derinlere inmeye ihtiyacımız var demektir

Şifreli aşklar...

Kafelerde iki sevgili oturuyor. Siz öyle görüyorsunuz. Aslında onlar çok kalabalık. İki sevgili de ellerindeki "sevgiliye" gömülmüş. Yani masada gezinen yığınla insan, yığınla söz var. İki sevgilinin sözleri arada kim vurduya gidiyor. Gözler zaten birbirini görmüyor

Yarım kaldık, sakat kaldık...

Hayallerimin orasını burasını didikleyip öykülere çeviriyordum. Güzel bir film izlemeye hazırlanıyordum. Ta ki, Birhan Keskin'le burun buruna gelinceye kadar