25 Eylül 2011

Bensiz olmaz sanma hiç!

‘Sensiz Olmaz’da da sperme ihtiyaç var! Tabii Allen’ın komedisinden farklı olarak bir drama bu.


Show TV'de iddialı şekilde gösterime giren 'Sensiz Olmaz'ın bende ilk çağrıştırdığı, Woody Allen şaheseri 'Hannah ve Kız Kardeşleri'ndeki o unutulmaz "Biraz sperme ihtiyacımız var" diyaloğu oldu! Erkeğin kısırlığı nedeniyle çocuk yapamayan çiftin en yakın aile dostları olan karı-kocadan, tabii esasen ‘koca’dan, yardım istedikleri sahnede Woody Allen’ın üç-beş kuruş borç para ister bir eda ile adama dönüp söylediği o söz: “Demek istediğimiz şu ki biraz sperme ihtiyacımız var”.



‘Sensiz Olmaz’da da sperme ihtiyaç var! Tabii Allen’ın komedisinden farklı olarak bir drama bu. Oğlunu yakalandığı ölümcül hastalıktan kurtaracak ilik nakli için artık nefret ettiği eski kocasından (Murat Han) bir ‘öz kardeş’ yapması gerektiğini öğrenen ‘Feryal’in (Nurgül Yeşilçay) hayatı, tam da çiçeği burnunda yeni evliliğinin tadını çıkarırken kâbusa döner. Dizi, ‘bir anne çocuğu için her şeyi yapar’ klişesine yaslanarak bizi bu istenmedik ilişkiye doğru seyre davet etmekte.


Bu düşük tempoyla zor


Tabii benim ‘edepsiz’ zihnim de hemen ikinci bir çağrışıma yelken açmakta: ‘Closer’!.. Hani şu Natalie Portman, Jude Law, Julia Roberts ve Clive Owen’in habire ‘pişti’ oldukları ‘ero-romantik’ drama... Hatırlayın, boşanmak için kâğıt imzalatmaya gittiği kocası (Clive Owen), ancak kendisiyle son bir kez beraber olursa isteğini yerine getireceğini söylediğinde bu şartı kabul eden kadın (Julia Roberts), ilişkiden sonra içinde yeniden alevlenen tutkuyla evliliği düşürmekten vazgeçer. Seks, evliliği yeniler.


Beni bu yakası açılmadık çağrışımlara sevk eden dizi, gözünüzü korkutmasın! Akış bu çağrışımların çok gerisinde, hayli mazbut bir çizgide ilerliyor. Dolayısıyla hanidir alabildiğine ‘meşum’ içeriklere gark olmuş seyirci kesimi açısından ‘masum’ kaçabilecek bir dizi bu… Peki, ‘masumiyet’ kontenjanından yol alıp mesela ‘Öyle Bir Geçer Zaman Ki’ gibi rakipler arasında kendine yer açabilir mi? Bu düşük tempoyla sınırlı yan tema imkânlarıyla, sürprizlere kapalılığıyla pek kolay görünmüyor. Tamam, ‘eski koca’yla istenmedik üreme (belki de ‘seks’) ilişkisi gibi güçlü bir ‘radikal’ motif var, ama bu gayet romantik-muhafazakâr bir söylem içerisinden sunuma sokuldu. Buna da seyircinin karnı bayağı tok.


Daha radikal ve cüretkâr sulara açılmazsa dizinin işi zor yani… Yok, ‘Closer’da olduğu gibi ‘Sensiz Olmaz’ın dört başrol oyuncusunun (Yeşilçay ve Han’a ilaveten, Gökçe Bahadır, Onur Saylak) ‘pişti’ hallerine düşmesini beklemiyoruz! Ama cinselliğin yeniden aşka kapı açtığı bir gidişat ‘çekici’ gelmez mi seyirciye? ‘Zamanın ruhu’ malûm: Cinselliğin, aşkın türevi olduğu günlerin gerilerde kaldığı ve aşkın, cinselliğin türevi haline geldiği şu ahir zamanda böyle denemeler göze alınmaz olmamalı.

Öyle ya da böyle bu güçlü oyuncu kadrosunu harcamamak için dizinin revizyona, modifikasyona ve reoryantasyona tabi tutulması şart. Eh, uçuk-kaçık çağrışımları kışkırtmanın da bir sınırı var. Kendisi uçup-kaçmadıkça ‘Sensiz Olmaz’, olmasa da olur.

Yazarın Diğer Yazıları

Vurun kanatlarınızı karanlığa kuşlarım!

Yöresel ve evrensel düzlemlerde eşzamanlı yaşananları 'insan' gerçeğinde birbirine organikçe bağlamak… Daha iyi bir hayatı var etme umut ve inancıyla gelenekten geleceğe taşınmak… Bunlar, Hasan Hüseyin şiirini bu coğrafyanın en özgün ve özgül yapıtlarından biri kılar

Goebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!"

Bir okurum, siyaseten Refah Partisi - AK Parti çizgisinde yol almış olmakla birlikte bugün gelinen noktada Ak Parti'nin yapıp ettiklerine ve olup bitenlere bağlı olarak bu ideolojik 'gönül bağı'nın nasıl koptuğunu samimi bir eleştirellikle bizimle paylaşıyor

Goebbels'leşme karşısında muhalefeti sorgulamak!

Matbu medyanın hazan mevsiminin, televizüel medyanın da sonbaharının yaşandığı bir dönemde, insanları sıkan, bıktırıp usandıran karakterlere, ağızlara, kabadayılıklara kimse katlanmak zorunda değil. CHP hiç değil