30 Nisan 2018

Seçim sizin ya da bu da geçer ya hû...

"Bu da geçer ama, çoğunlukla delip geçiyor..."

Söylendiğine göre, üstünde tünediğimiz dünyamızda hiçbir şey sürgit olmamış. "Bu da geçer ya hû!" deyimi dünü olduğu kadar, bugünü hatta geleceği bile niteliyormuş sanki.

Bu da geçer ama, çoğunlukla delip geçiyor.

Ne derler, bugünü anlamak için geçmişi bilmek gerek. O yüzden işe hep en bilinmeyenden, en geçmişten başlanır. Ve sıra bitürlü bu günleri öğrenmeye varamaz.

Acaba bugünden başlayıp geriye doğru, gidebildiğimiz kadar gitmeyi denesek ve bu gayretle, merakımızı ayaklandırsak mı?

Yoksa, her birinin üst yüzünde neden, ön yüzünde çünkü yazan zaman merdiveni  basamaklarından, determinist bir bakışla birer birer geriye doğru mu insek?...

Günümüzde milyonlarca insan Güneyden Kuzeye doğru göç ediyor!.. İş istiyor, refahı paylaşmak istiyor. Yollara düşüyor, aç sefil yürüyor, denizlere gömülüyor ya şiddetten kaçıyor ya şiddeti seçiyor,  bombalar patlatıyor, kendini patlatıyor. Neden?..
                                                           ……

Oysa bize öğretildiği kadarıyla, dünyamızda insan hareketleri hep güneşi izlercesine onun ardından ve onun battığı yöne doğru olmuş. 

Yani dünyanın döndüğü yönün tersine, kısacası Doğu'dan Batı'ya doğru. 

Ayağının altında yuvarlanan iri bir topun üstünde kalmak ve düşmemek için hep küçük adımlarla dönmenin tersine yürümeye çalışan sirk cambazı gibi.

Belki bu genellemeye uymayan örnekler de bulunabilir. Meselâ Büyük İskender'in , Napolyon'un, Hitler'in doğuya doğru sonuç vermeyen hareketleri gibi. 

Derken dilimize tartışmasız yerleşen bir kavram olarak, Doğu Batı  kutuplaşması fikir ve siyaset çevrelerince de kabul görmüş. 

Bu harekete haklılık ve meşruluk kazandırmak üzere de Batı ve onun değerleri yüceltilmiş, amaç olarak  gösterilmiş… 

Batı, Batılı olma, Batılaşma, Batılılaşma bir özlem, bir özenti olurken, kişi ve toplum indinde çok doğal olarak, karşı kutbu da yaratmış; Batı’nın reddi, Batı düşmanlığı, Batı nefreti, Batı kompleksi gibi. 

Bu durum "Büyük Doğu" gibi doğu'yu yüceltmeyi getirirken. "Şarklıyız biz şarklı" gibi deyimlerle aşağılık kompleksine de sebep olmuştur.  

Batı uygarlığı sosyolojik bir kavram sayılıp yükseltilirken, uygarlık Doğu'dan gelmiştir söylemi ile de avunmaya ve dengelenmeye  çalışılmış. Bu da…

Şaire "Garbın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar / benim iman dolu göğsüm gibi  serhaddim var!”  dedirtmiş ve  …. nasıl böyle bir imanı boğar, 'medeniyyet!' dediğin tek dişi kalmış canavar,  gibi dizeleri bile söylettirmiştir.

Biz Orta Asya'dan yani uygar Doğu'dan buralara uygarlık getirdik derken, oranın neden terkedildiği de iyice gizlenmiş oluyor.

Ve nihayet rüzgar gülü Doğu-Batı doğrultusunda sabitlenir.
Ama "muasır medeniyet seviyesine erişmek" yada yeni dildeki söylenişiyle "çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmak" ve onu geçmek deyimleri bu konuda Batının lehine netlik getirirken, konuşmacıların diline de pelesenk olmuş ve giderilemez bir açlığı da açığa çıkarmıştır. Tıpkı sopanın ucuna takılmış havuç gibi, sen ona doğru koştukça o da senden hep uzaklaşır ya!..

……

İkinci dünya savaşı sonuçlandı ve Almanya ikiye bölündü. Müttefiklerce paylaşılan Berlin, bir duvar ile ikiye ayrıldı. Galip gelen iki süper güç kentin, dünyanın ve duvarın iki yanında kaldı. Gerilim soğuk savaş olarak devam etti. Duvar yıkılınca o da bitti. Kitleler sıcak güneyden, serin kuzeye doğru yöneldiler.

Doğu Batı olarak kutuplaşan dünyanın, aslında Kuzey Güney olarak ayrıştığı fark edildi. Goethe, Doğu Batı bütünleşmesini yıllar önce sezmiş ve yazmıştı.

Kuzey  ülkelerince yaratılan iletişim ve bilgi teknolojisindeki çok hızlı gelişim, güney ile de paylaşılınca, oralarda yıllardır yaşanılan sömürünün ve haksızlığın gelişmiş ülkelerdeki  refahın da başlıca nedeni olduğu anlaşıldı.

İyi fiyatlarla güney ülkelerine satılan her türden haberleşme araçları onların cebini boşaltırken gözlerini de açtı.

Dediğimiz gibi, milyonlarca insan bugün Güneyden Kuzeye doğru akın ediyor!.. İş istiyor, hak istiyor, refahtan  pay istiyor. Yollara düşmüş, aç sefil yürüyor,  ya şiddetten kaçıyor ya şiddeti seçiyor, bombalar patlatıyor, kendini patlatıyor…

Kuzey ise yollarını kesiyor, onları her fırsatta kan ve ateşle bastırıyor, bombalıyor ama kendilerini hakça ve mertçe savunabilsinler diye geliştirdikleri silâhları yine iyi fiyatlarla onlara satmayı da hiç ihmal etmiyor.

Bu yorumlar size doğru gibi gelmiyorsa kendinizce düzeltebilirsiniz, özgürsünüz. Bir şartla ama;

Doğulu mu, Batılı mı, Kuzeyli mi, Güneyli mi olduğunuza karar vererek.

Seçim sizin!..

Yazarın Diğer Yazıları

Tan Oral çiziyor...

Türkiye'nin önde gelen çizerlerinden Tan Oral, çizgileriyle Türkiye ve dünya gündemini yorumluyor

Tan Oral çiziyor...

Türkiye'nin önde gelen çizerlerinden Tan Oral, çizgileriyle Türkiye ve dünya gündemini yorumluyor

Tan Oral çiziyor...

Türkiye'nin önde gelen çizerlerinden Tan Oral, çizgileriyle Türkiye ve dünya gündemini yorumluyor