05 Eylül 2015

Ruhu istifa edenler!

Ruhu istifa etmiş ama amaçsız bir şekilde işe gidip gelen her beyaz yakalı kurumu için bir kara deliktir

Üniversite yıllarımı Ankara'ya mecbur, İstanbul'a aşık bir genç olarak geçirmiştim. Geçenlerde Ankara'ya bir iş için gittim. Tunalı Caddesi, Köroğlu Caddesi, Sakarya ve Konur Sokağı'nın benim gençliğime ait tılsımlı anıları vardır. Konur Sokak'ın değişmeyen o büyülü nostaljisinin kolları kendimi tam olarak konumlandırmak adına aynı hatta yer alan efsane kafelerinden birinde  soluklanmak için oturup bir  de filtre kahve söyledim. Sipariş gelene kadar telime bakmak istemiştim. Telefonumda birden fazla aynı numaraya ait peş peşe çağrılar olduğunu fark ettim. Ayrıca sesli ve yazılı mesajlar da gönderilmişti. Anlaşılan durum acildi. Daha önce işe yerleştirdiğimiz ve mentor ilişkimizi sürdüre geldiğimiz danışanlarımızdan biriydi arayan.

Cevaben dönünce son derece duygu yüklü bir sesle konuşmaya başladı, zaman zaman gözyaşları da ona eşlik ediyordu. Kısaca beklediği terfiyi alamadığını ve o terfinin hak etmeyen birisine verildiğini üzüntü ve hayal kırıklığı dolu olarak aktardı. İstifa mektubunu hazırlamış son bir onay için de sesimi duymak istemişti. Danışan aslında son derece analitik, çalışkan, özverili ve aidiyet hissi yüksek bir profildi. Son derece duygusal bir modda hareket ediyor ve bir iş dahi bulmadan mevcut ortamdan bir an önce uzaklaşma arzu ve çabası içerisine girmiş duruyordu. Oysa mevcut kurumunda önemli bir entelektüel emeği vardı ancak derdini anlatacak bir birim dahi bulamamış olmasının yaşattığı öğrenilmiş çaresizlik içinde kıvranır durumdaydı. Ona en azından bir iş bulana kadar kalması ve sabretmesini an itibariyle yaşadığı duygusal girdabın içinden çıkması gerektiğini ve yarın daha gerçekçi bir gün olacağını daha sağlıklı ve mantıklı düşünerek bir çözüm bulabileceğimizi ifade ederek teli kapattım. Aslında “Çalışmaya devam etse de ruhu istifa ettiği için ne kadar motive ve verimli olabilir?” diye içimden de geçirdim. Ruhu istifa etmiş, patronuna söylememiş robotik bir şekilde işe gidip gelen, camdan dışarı bakan ne kadar çok kişi var diye düşündüm.

Aslında ruhu istifa etmiş ama işe amaçsız bir şekilde gidip gelen her beyaz yakalı kurumu için bir kara deliktir. Müşteri ve iş konsantrasyonu düştüğü için hedefe de karlılığa da boş vermiştir. Herkesin kaybettiği bir oyunun baş rol oyuncusudur artık!

Tüm kurumlar ve insan kaynakları birimleri insan sermayesine yapılacak yatırımın en önemli yatırım olacağını her fırsatta söylerken her gün ofisimize gelen zihni yorulmuş, yıpranmış, ofis oyunlarından usanmış, değersiz hisseden beyaz yakalılar ise söylemlerle eylemlerin pek fazla örtüşmediğini söyler maalesef!

İskoç atasözü der ki “İnsanlar dudaklarınız değil, adımlarınızı izlerler”  Hele söz konusu olan grup entelektüel emeğini kiralayan üst düzey algısı ve eğitim alt yapısı olan beyaz yakalılar ise işiniz daha da zordur!

Bu da gösteriyor ki çalışanların ruhunu kurum içerisinde tutmak İnsan Kaynakları ve İş birimi yöneticileri için her zamankinden daha önemlidir!..

İnsan Kaynakları açısından; doğru iş tanımına uygun, doğru insanı işe alınca süreç bitmez. Sadece para, ortam, servis, yemek gibi hijyen şartları sağlamanız da yetmez. Yeteneklerin potansiyellerini, bilgi ve becerilerini yetkinliğe dönüştürerek iç ve dış müşterilere karşı devreye sokması kritik önem taşır.

İnsanlara eşit davranmayın, adil davranın. Bu ikisi arasında büyük fark vardır.

Zekası, kapasitesi, eğitimi ve iş sorumluluğu farklı insanlara aynı davranırsanız hata edersiniz.

Futbolda bile bir teknik direktörün sorunu çoğu zaman oyundakiler değil, yedeklerdir. Yedek kalan kendine adil davranılmadığını düşünür. Bu iş hayatındaki kurum yönetimleri için de aynen geçerlidir.

İnsanlar makine değildir. Siz onları robota çevirmediğiniz sürece!

İnsanların dört boyutu vardır.

-Fiziksel
-Duygusal
-Düşünsel
-Ruhsal

İlk üçünü karşılayıp, dördüncüyü karşılamazsanız yeteneklerinizi kaybedersiniz.

İnsanları merkezine almayan yönetici veya kurumlar yok olup gitmeye kaybolmaya mahkumdur.

Bir an için kurumunuza dönüp bakın, ruhu istifa etmiş ama size söylememiş entelektüel emek sahibi kaç çalışanınız var?

İnsanları merkezinize almalısınız.

Kalp gözü açık yöneticilerle çalışmak bu bağlamda çok önemlidir.

İnsanları kalplerinden yakalayamazsınız kayar gider elinizden anlamazsınız.

Unutmayın, insan yalnızca kalbinde taşıdığını görür!

 

Yazarın Diğer Yazıları

Kuş Uçuşu liderlik

Erdemlere dayanmayan hiçbir duruş veya uçuşun kalıcı ve sürdürülebilir olamayacağını ifade ederek, ufku açık, ışığı parlak liderlere, iyi uçuşlar...

Kuş uçuşuyla Succession

Dizide finale yaklaşırken "Sence Succession'ı kim kazanacak?" sorusunun cevabı kuş dizisi repliklerinde ifade edildiği gibi ''en iyi saklanan'' oluyor

Eski dünyadan yeni dünyaya

Yeni dünyada hepimize mutlu bir yıl dileğiyle!