24 Ekim 2016

İşsizlikte şiddetli yükseliş iş gücü artışından değil istihdamdaki düşüşten kaynaklanıyor

Büyüme yükseltilemezse bedeli artan işsizlik olacak...

Bu hafta ekonomide iki önemli gelişme yaşadık. Birincisi Mayıs ve Haziran döneminde yaşanan işsizlik patlamasının ardından Temmuz döneminde de işsizliğin artmaya devam ettiği görüldü. Cumhurbaşkanı’nın işsizlik artışına getirdiği yorum ise tartışmaya ayrı bir cazibe kattı. İkinci önemli gelişme ise Merkez Bankası’nın 6 aydır sürdürdüğü faiz indirimlerine son vermesi oldu. Karar isabetli ve tartışılmaya değer yönleri var. Bu tartışmayı Çarşamba günü açıklanacak Enflasyon Raporunu bekleyip gelecek yazıya bırakıyorum.

İşsizlikte son aylarda yaşanan çarpıcı gelişmelere elimden geldiğince dikkat çekmeye çalışıyorum (Ağustos’ta “İşsizlikte beklenmedik sıçrama”, Eylül’de “İşsizlikte ikinci darbe” yazılarım) çünkü sıra dışı bir olgu ile karşı karşıyayız. Normal ülkelerde bu tür gelişmeler manşetlere çıkarılır, gazeteciler işsizlikte görülen ani ve yüksek artışların nedenlerini uzmanlara sorar, televizyonlarda özel tartışma programları yapılır. Ama burası Türkiye. Bizde neden böyle olmadığını uzun uzun anlatmaya sanırım gerek yok.

Bununla birlikte geçen pazartesi açıklanan Temmuz rakamları işsizliğin artmaya devam ettiğini gösterince öyle anlaşılıyor ki bizzat Cumhurbaşkanı işsizlikteki yaşanan şiddetli artışın daha fazla görmezden gelinemeyeceğini düşünmüş olmalı ki konuya kısa ama özlü bir yorum getirdi. Bir bakıma iyi de oldu. Medyamızın kamuoyunu bu konuda aydınlatacak programlar yapmayı artık göze alıp alamayacağını kestiremiyorum ama kendi payıma işsizlik artışının nedenlerini biraz daha kapsamlı bir şekilde tartışma fırsatını verdiği için Cumhurbaşkanı’na müteşekkirim

Cumhurbaşkanı diyor ki “İşsizlik oranının yükselmesinde sebep istihdamın daralması değil iş gücüne katılımın artmasıdır. Kadınlarla gençlerden kaynaklanan iş gücündeki artış oranı önümüzdeki yıllarda da süreceği için, işsizlik seviyesini hemen düşüremeyecek olsak da aşamayacağımız bir sorun değildir.” Oysa rakamlar çok farklı bir hikaye anlatıyor.

Mevsim etkilerinden arındırılmış rakamlarla genel işsizlik oranı Mayıs döneminde 0,5 puan, Haziran döneminde 0,6 puan, Temmuz döneminde de 0,2 puan toplamda 1,3 puan artarak yüzde 9,9’dan yüzde11,2’ye fırladı. Tarım dışı işsizlik oranı da toplamda 1,4 puan artarak yüzde 11,8’den 13,2’ye çıktı. Şimdi bu şiddetli artışın nereden kaynaklandığına bakalım. Tarımı bir kenara bırakmak istiyorum çünkü tarımda çalışan sayısı bir süredir düzenli azalıyor. Son üç ayda 250 bin kayıp söz konusu. Tarım üretimi düşmediği sürece, ki öyle görünüyor, bu azalmanın faydalı olduğu bile savunulabilir. Nedenleri yazının konusu dışında. Ayrıca tarıma referans vermek işsizlik tartışmasında işin kolayına kaçmak olur.

Mevsim etkilerinden arındırılmış tarım dışı iş gücünde Nisandan Temmuza 230 bin artış oldu. Tarım dışı istihdam ise 150 bin azaldı. İşsizler ordusuna da haliyle 3 ay gibi kısa bir sürede 380 bin kişi eklendi. İstihdamdaki çöküş sanayi ve inşaattan kaynaklanıyor; sanayide 127 bin, inşaatta 115 bin kayıp var. Durumu hizmetlerdeki 91 binlik artış biraz kurtarıyor.

Rakamlar yeterince açık. İşsizlikteki patlama istihdamdaki düşüşten kaynaklanıyor. Bu iş gücü de biraz fazla artmamış mı diye sorabilirsiniz. Geçen yılın aynı döneminde ne olduğuna bakarak merakınızı giderebilirim. Tarım dışı iş gücü 2015 yılında Nisandan Temmuza 283 bin artmış. Demek ki iş gücü artışında yavaşlamadan dahi söz etmek mümkün. İstihdam ise 248 bin artmış. Sözü uzatmaya sanırım gerek yok. İş gücü artışının normal eğilimi devam ediyor ama iş yaratmada ciddi sorun var.

Kadınlara gelince. Son yıllarda kadınların iş gücüne katılımı hızlandı. Bu sevinilecek bir gelişme. Cumhurbaşkanı da yorumunda bu gelişmeden şikâyet etmiyor. Ama kadın iş gücü artışına yapılan vurgu işsizlikteki artışta kısmen de olsa kadın iş gücü artışının pay sahibi olduğunu ima ediyor olabilir. Bu konuda rakamlar ne söylüyor? TÜİK kadın ve erkek işgücü-istihdam rakamlarını mevsim etkilerinden arındırmadığından zorunlu olarak yıllık değişim rakamlarını kullanmak zorundayız. Ayrıca tarım dışı iş gücü rakamları doğrudan verilmiyor ama dolaylı hesaplamak mümkün çünkü tarımda işsizlik tanım icabı çok düşük. Sonuç olarak bir yılda işsizlikte yaşanan artış Nisan-Temmuz dönemindeki patlamadan kaynaklandığından yıllık değişimlere bakarak yeterli fikre sahip olabiliriz.

Son bir yıllık kadın iş gücü artışı yaklaşık 500 bin görünüyor. Erkek iş gücü artışı ise yaklaşık 440 bin. Kadınlardaki ekstra artışın önemli miktardaki ev kadının iş gücü piyasasına girişinden kaynaklandığını not etmekte yarar var. Nitekim ev kadını sayısı son bir yılda 268 bin azalmış. İşsizlikteki olağanüstü artışın kadınlardan kaynaklanması için kadın istihdamında göreli olarak düşük artış olması gerekir. Ama hiç öyle görünmüyor. Tarım dışında kadın istihdam artışı 322 bini bulurken, erkek istihdam artışı 264 binde kalmış. Sonuç olarak toplamda 354 bin artan işsiz sayısı kadınlarla erkekler arasında hemen hemen eşit paylaşılmış: kadınlarda 178 bin erkeklerde 176 bin. Bu elbette bir yönüyle memnuniyet verici bir tablo.

Geçen ayki işsizlik yazımı noktalarken, Mayıs-Haziran döneminde istihdamın geçirdiği sarsıntı ekonomik büyüme ile istihdam arasındaki bu mutlu etkileşiminin sonuna gelindiğinin işaret fişeği olabilir mi? diye sormuş ve  “kesin yanıt verebilmek için bir kaç dönem daha istihdam rakamlarını izlemek gerekiyor” demiştim. Temmuzda istihdamda büyük düşüş yaşandı. Öyle görünüyor ki düşük büyüme artık yüksek istihdam yaratamıyor. Verimlilik kazanımları açısından bu aslında iyi haber. Ne ki, büyüme yükseltilemezse bedeli artan işsizlik olacak. 

Yazarın Diğer Yazıları

Avrupa’da bireylerin yaşamdan en az memnun olduğu ülke Türkiye

TÜİK, “Ülkenin en önemli sorun sizce nedir?” diye sormak yerine, “Sizce ülkenin en önemli üç sorunu hangileridir?” diye sorsaydı acaba dış göç kaçıncı sırada yer alırdı?

İşsizlikte düşüşün endişe verici arka planı

İşsizlik oranının üç ay gibi nispeten kısa bir sürede 0,7 yüzde puan azalmasına sevinmek için istihdamda esaslı bir artıştan kaynaklanıyor olması gerekir. Oysa istihdamda üç aylık artış 123 binden, artış oranı da yüzde 0,4'ten ibaret. Bu yılın ilk üç ayından ikinci üç ayına istihdam artış oranı yüzde 2,3'tü. İstihdamın hız keserek duraklama eğilimine girdiği açıkça görülüyor

İkinci çeyrekte istihdam artışında tuhaflıklar

Kısacası, nereden bakarsanız bakın 2. Çeyrekte istihdam artışında özellikle de sanayi istihdam artışında bir tuhaflık olduğu aşikâr. İstihdam artışında bir tuhaflık varsa işsizlikteki azalmayı yorumlamaya değer mi? Ben değmeyeceğini düşünüyorum