25 Ekim 2014

Hayat Ağacı’nız kurusun!

Hayat Ağacı’nda sadece kız kardeşler kavgalı değildir, aynı odayı paylaşan kuzenler de birbirlerine tuzaklar kurar, iftira atar ve düşman düşman yaşarlar

Hayat Ağacı oldukça güçlü oyuncu kadrosuyla Yaprak Dökümü’nü sıklıkla andıran ancak çok daha dayatmacı, aile mitini faşizan bir kan bağı sevgisiyle yücelten klasik bir metin. Eşref, ailenin en yaşlı erkeği ve babası olarak otoriteyi temsil eden karar merciidir. Keriman, hırsızlık, yalancılık, sahtekarlık gibi tüm olumsuzlukları dahi anlayışla karşılayan, sonsuz sevgi kaynağı, daima affedici, anlamasa da anlayışlı kutsal eş ve annedir. Büyük oğlan Murat ve karısı Filiz ise hayırlı evlat ve gelin olmanın getirdiği sorumlulukla kendilerini feda etmiş tüm bireylerin hizmetinde servis verirler. Zaten bu karakterleri hayırlı evlat, iyi ve sevilir yapan da edilgen tutumlarıdır.

Filiz kayınvalide ve kayınpederine hizmette ve saygı da kusur etmez, siler süpürür, pişirir taşırır. Bunlar yetmezmiş gibi görümcesinin haksız hakaretlerine maruz kalır ancak akıl almaz sabır çatlatan bir anlayışla nedense hoş görür. Dahası ailenin borcu için kendi evini kocasına hibe ederken sesini çıkarmaz. Kısacası gelini olduğu ailenin gönüllü doğal kaynağıdır. Kutsal ve tertemiz aile fertleri de Filiz’i emmeyi, sağmayı, ısırmayı, parçalamayı normal bir süreç gibi yaşarlar. Pekiyi bu kutsal ailenin iyi kalpli gelini Filiz diyelim ki salak, çaresiz veya çok ‘hayırlı’ ama ailenin geri kalanı bu durumda kutsal ve temiz midir hala? Hak gibi sömürülmesi, sürekli olarak verici, anlayışlı, itaatkar olmasından rahatsız olunmaması, hiçbir şey talep etmemesinin normal karşılanması bu aileyi gerçekten kutsal mı, fırsatçı mı kılar? Demem o ki aile Filiz’i sömürmektedir ve Filiz’in tutumu terbiyeli, geleneksel, muhafazakar değerler adı altında tam manasıyla fırsatçılıktır. Ancak bu durum toplumda da çok yaygın olduğu için her aile kendi kurbanını yaratır, özenle besler büyütür, gelir ve geçim kaynağını oluşturur, hatta iktidarlar buna sosyal dayanışma filan derler. Keşke açıktan dayama, dayatma diyebilseler! Kol kırılır yen içinde kalır gibi atasözleriyle de sömürünün açığa çıkması yasaklanır.

Aslında dizideki aile, Eşref Bey adına ve üzerine kurulmuş bir şirket gibi çalışır. Sistemin keriz işçileri Filiz ve Murat ise kapitalizmin ana kaynağı aile değerlerine yani ticari işletmelerine bekçilik ederler. Bu da onları hayırlı evlat, terbiyeli gelin yani büyüklerini sayan, küçüklerini seven, ilkesi yurdunu ve milletini özünden çok seven insanlar olmasını sağlar. Ne mutlu hepsi evli, çocuklu, borçlu, dertli, kederli ve imanlıdır. Varlıkları Eşref Bey’in ailesine çoktan armağan edilmiştir zaten. Hatta bu Filiz ve Murat’a Allah rahmet eylesin dense yeridir!

TRT anlayışı gereği kutsal aile de kimse ‘ben demez’ ve fertler, otoriteye itaat ve hizmeti ibadet sayarlar. Aslında sadece TRT değil diğer kanallarda da mantık aynı şekilde işler. Örneğin ‘Bir Erkek Bir Kadın’ dizisine bile tahammül edilememiş, çift illa ki nikaha zorlanmış, nikah da kesmemiş ki bu sezon çocuk ilave edilmiştir. Dolayısıyla her yetişkin evli olmalıdır, bu da yetmez çocuk yapmalıdır. Bu senaryoyu pekiyi tanıdığınız bir uzun yazıyor olmasın sakın?

Neredeyse tüm kanalları kapsayan en yaygın dizi türü elbette aile dizileridir. Kutsal aile dokunulmazlığı genellikle hiç tartışılmaz ve aile birliği için çekilen tuhaf, anlamsız, aslında ‘millet ne der’ korkusuyla karışık fedakarlıklar yüceleştirilir. Kurulmuş, konumlandırılmış her pozisyonun asla esnemeden sabitlendiği, sorumlulukların anne ve babaya yüklenerek ilişkiler ağının aklandığı gayet çıkarcı bir kurumdur vesselam. Kardeşler arası çıkar rekabetiyle kişisel husumetlerin dibine kadar köklendiği çetrefilli kurumun içi karanlık, altı kirli ve çevresi sözde toplumsal ahlak kurallarıyla çitli yapısı yine de övülür, saygı duyulur ve illa ki korunması gerekliliği savunulur. Örneğin Hayat Ağacı’nda sadece kız kardeşler kavgalı değildir, aynı odayı paylaşan kuzenler de birbirlerine tuzaklar kurar, iftira atar ve düşman düşman yaşarlar. Halbuki bireyselliğin zorluğuyla ilgili kısım ya ayıplanır ya da es geçilir. Ayakta durabilmek için dünya cehenneminde mücadele vererek aile kurumunda sığıntı gibi yaşamaya itiraz edenler genellikle marjinal veya sorunlu ilan edilirler. Aile dizilerimizde enseste rastlanmaz, teröre bulaşılmaz, şiddet  olağan bir öfke dışavurumu olarak legalize edilir, kutsal aile kurumu içinde bireyler arası baskı, zorlama vs olağanlaştırılır. Özellikle TRT kanallarında 12 ay Ramazan olduğundan çeşitli dualar, inşallahlar, maşallahlar, Allah’ın izniyle, Allah’ın adıyla yaradana sığınmalar ile tüm söylem püru pak yıkanır, aklanır, paklanır ve dini referanslarla sorgulanamaz bir ulvilik kazanır. Dolayısıyla çok yüce ve bir o kadar kutsal aile yapısı içinde ilahi, hukuki, ahlaki bir hayat sürmenin kasvetiyle bu dünyadayken cehennemi boylayanlar çoktur ve Hayat Ağacı bunun birebir örneğidir.

Not: Ters açı ve ışık çekimleri yüzünden güzelim oyuncuların yaşlı, çirkin, deforme gösterilme çabası kanımca içeriğe hizmet etmemektedir.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Affetmeden uzlaşmak mümkün müdür ve "Uzun Yol"

"Yüzleşmek suçun gerçekliğini kanıtlamaya mı gerekçelerini anlamaya mı yaklaştırır?", "Yoksa yüzleşmek intikam ve misilleme tuzaklarından uzaklaştırarak dengeyi mi sağlar?", "Yüzleşmek suçluyu aşağılamanın medeniyet maskesiyle saldırısı mıdır?", "Bağışlama, insanın önce kendisini sonra çevresindekilerle ilişkilerini onaran bir erdem midir?" … Ya da "Affetmeden uzlaşmak mümkün müdür?"

"Tarihte Yaşanmamış Olaylar" yaşıyor!

-Oyun büyük cümleler, çarpıcı sloganlar, ağır mesajlar ya da çiğ esprilerle seyirciyi etkilemek yerine transparan ilmeklerle birbirine bağlanarak Ülkü Tamer duygu ve düşünce dünyasına hizmet ediyor

Galataperform, 20. yılında kayıp sahnelere saygı duruşunda bulundu

Naum Tiyatrosu olmadan kudurur musunuz? E kudurmuşlar bunlar yahu! Buraya çiçek gibi bir ‘Çiçek AVM’ ne güzel olur mesela! Olmaz mı? Olur olur! Çıtınız çıkmaz!