03 Mayıs 2015

Aşk sürgüne düşünce

'Aşk yokluğunda sadece insanların değil şehrin hayatı da sterildir'

ŞEHİR TELLALI

Newyork-Londra-Roma

 

 

İtalyan yazar Elena Ferrante’nin “Benim Muhteşem Dostum” adlı kitabının orta yerinde romanın anlatıcısı Lenu, muhteşem dostu Lila ile rekabet içinde sınıfta gönlünü kaptırdığı gencin gözüne girebilmek için edebi bir makale yazar. “Aşksız şehir sana ne ifade eder?” sorusuna dayalı makale, Lenu’nun Lila ile ilişkisinde daha önce de gündeme gelen bir temadır. Kitabın başlarında Lenu edebiyatı ilk denediği orta okul sıralarında bu soruyu edebi havalara bürünüp ilk sorduğunda, hani ayağına annesinin en az beş numara büyük topuklu pabuçlarını, üzerine bir kaç beden ve boy büyük elbisesini giyip mücevherlerine, makyajına bürünerek aynanın önünde kırıtan küçük kızdan farksızdır. Farksızdır ama o küçük kıza yakışan soru patlar kitabın ilk harfinden son harfine çın çın çınlar her cümlesinde: “Aşksız şehir sana ne ifade eder?”

Sonra arasıra cevaplar soruyu: “Aşk yokluğunda sadece insanların değil şehrin hayatı da sterildir.” Lenu aşkı Napoli ile özdeşleştirir. Napoli’nin kirli sokaklarıyla, tozlu bahçeleriyle, biçimsiz bağlarıyla, yamru yumru binalarıyla, kapılardan, pencerelerden duyulan bağırış çağırışla, şiddetle. “Aşksız şehir sana ne ifade eder?” Cevaplar yine: “İnsanların mutluluktan yoksun kaldığını.” Bir kaç sayfa sonra yine cevaplar: “aşk şehirden sürgün edilirse ya? Şehrin iyi huyu kötü huy haline gelir.” Soru, kitap serisini oluşturan iki kadının arkadaşlığının hikayesinde faşizmin İtalya’yı kıstırdığı yıllardan yankılanır, geriye ve ileriye doğru.

Sürgüne düşer, sürgünde Köstence’de ölen aşk şairi Sulmo’lu Ovid’in ve de İtalyan dilinin “kurucusu,” Ravenna’da sürgünde ölen Dante Alighieri’nin dizelerinde. İkibin yıl demeden aşkı geri çağırıyor şimdi Sulmona sokakları, Ovid’in “Sulmo benim vatanım” diye çınlayan sesiyle. Dante’nin 750. doğum yıl dönümünü kutluyor İtalya. Şairini sürgüne gönderen Floransa bin pişman, boş mezarla avunuyor; “bizi terkeden ruhu bize döndü” diye. Şairi bağrına gömen Ravenna ise unutulmasın diye haykırıyor: “Floransa küçük aşkın anası!”

Aşkı böyle sahiplendiği için belki, Ravenna, aşk sanatında unutulmayan bir resme, Avusturyalı ressam Gustav Klimt’in “Öpüş” adlı tablosuna ilham verdi. Klimt, Ravenna’da San Vitale Kilisesinin Bizans mozaiklerini gördükten sonra Viyana’da aşkı altın ve gümüş yapraklarla işledi tablolarına yirminci yüzyıl başında. İzleyenin nefesini kesen “Öpüş,” resimde aşkın en muhteşem ifadesi bugün. Kısa bir süre önce vizyona giren “Altın Kadın” adlı filmin konusu Klimt’in aynı temadaki ikinci tablosu. Modeli Adele Bloch-Bauer ile muhtemelen yaşadığı aşkın enerjisiyle dolu.

İkinci dünya savaşında Hitler’in sağ kolu Hermann Goering’in ganimet olarak ele geçirdiği tablo bu yüzden sadece aşkı değil, insanlığı kuşaklar boyu karartan o korkunç hırsızlığın sembolü. Savaştan sonra tablolar, esas sahiplerinin, Nazilerin konstrasyon kampında katlettiği Viyanalı zengin Bloch-Bauer ailesine ait oldukları kanıtlanıncaya dek  Belvedere sarayında Avusturya’nın milli mirası “Mona Lisa”sı olarak sergilendi.  “Altın Kadın” adlı film Nazi ideolojisinin büyük bir hırsızlığın örtüsü olduğunun kanıtı. Filmin en çarpıcı sahnesi ise Klimt’in tablosundan bütün dünyanın tanıdığı, Adele’nin boynundaki meşhur pırlanta boyunluğun bir Nazi kutlamasında Goering’in karısının boynunda yakalandığı yer. Klimt’in aşk dolu tablolarının New York’a sürgüne gelişinin acıklı hikayesi.    

Ferrante’nin gencecik Lenu’su soruyor o zaman: “Aşksız şehir sana ne ifade eder?

www.sebnemsenyener.com

Yazarın Diğer Yazıları

Geçmişte yaşanmayana özlem

Hâlâ Portekizce’den bir türlü başka hiç bir dile tam çevrilemeyen, “saudade"...

Geleceğin hatıratı

"Gazeteler iflas etti, hükümetin propagandacılarıyla dolduruldu, muhabirlik tamamen manen ve malen çökertildi, her şey reklama indirgendi"

Bir intiharın anatomisi: Yollar, köprüler, barajlar, metrolar

Garcia, Peru’da hem büyüyen ekonominin hem de çöken ekonominin mimarı.  Bir zamanlar Peru’nun JFK’si (Kennedy’si) umudu iken sonu tarihe Odebrecht kurbanı lakabıyla yazılan adam.