18 Ekim 2014

Erdoğan'ın suçu ne?

İnsan ne olursa olsun, bir hükümete ne kadar karşı olursa olsun, ülkesiyle gurur duymak istiyor. Hele de gurbetteyseniz…

İyi bir liderin en önemli göstergesi ekip seçmedeki başarısıdır… Çünkü yetersiz takım arkadaşları zordur.

Al Monitor için Türk Kamu Diplomasinin başarısızlıklarını ve yetersizliklerini analiz eden yazımı http://www.al-monitör.com/pülse/originals/2014/10/turkey-erdoğan-image-ınternational-media.html hazırlarken pek kıymetli dostlardan destek aldım. Bu kişilerin çoğu aslında Erdoğan’a gönül vermiş insanlar. Allah hepsinden razı olsun.  

Bir sanal dostun anlattığı bir hikayeyi paylaşmak istiyorum, rivayet o ki bir padişah çok kızgınmış, gözlüğünü kaybetmiş ve tüm sarayı alt üst ettirmiş. Gözlük başında ama korkudan kimse diyemiyor… Yaşlı bir hekim çıkmış huzuruna, “Efendim çok haklısınız, biz gözlüğünüzü iyi arayamadık, daha detaylı bir arama çalışması yapacağız, ama biz ararken lütfen siz başınızdakiyle idare ediniz, biz en kısa zamanda sizi görüşünüze kavuşturacağız inşAllah” demiş… Sanal dostum bana ne olursa olsun “bodoslama eleştirme Pınar” diye telkinde bulundular. Ben kendilerinin düşüncelerine duyduğum saygıdan ötürü yazdım sildim yazdım sildim….Oldukça yapıcı biçimde eleştirmeye çalıştım…Dilimi ısırdım, aslında içimde olan onca kırgınlığı dillendirmedim… Bunca insanın alınteri göznuruyla vergi ödedikleri ülkede bu paralar nereye harcanıyor diye soramadım mesala…
Ama insan ana dilinde, ne kadar küflü ve ne kadar sürgün olsa da daha hür yaşıyor…
Dünyada en fazla üçüncü yabancı yardımı veren bir ülkenin vatandaşlarısınız siz? Çok mutlu olmalısınız… mutlu musunuz?  Ülkenizle göğsünüzü gere gere gurur duyuyor musunuz? Viagra müptelası komşunuzun 14 yasındaki Suriyeli kumasının yüzüne bakamazken, sokakta dilenen Suriyeli çocuklarla göz göze geldiğinizde huzur buluyor musunuz?

TC Kamu Diplomasisi Koordinatörü, Cemal Haşimi, bugün büyük yankı bulan bir röportaj vermiş Daily Telegraph gazetesine ….. http://www.telegraph.co.uk/news/worldnews/europe/turkey/11168354/US-led-air-strikes-on-Kobane-are-PR-campaign-Turkey-claims.html  Yazı pek çok websitesinde ve gazetede Türkçede aktarıldı… Haşimi de twitter hesabından gelen yoğun eleştirelere cevap verirken, dolaylı da olsa, röportajın montaj şantaj olmadığını kabul etmiş ve söylediklerinin arkasında durmuş olduğu için gönül rahatlığıyla söylenenleri konuşabiliriz.
Haşimi, ki anladığım kadarıyla kendisi saygı duyulan bir Kürt Haşim Haşiminin oğlu, yani –eğer yanılmıyorsam—bir Kürt, Kobane’de katl edilenler, evsiz barksız edilenler, Kobane düşerse –Allah yazdıysa bozsun—işkence ile öldürülecek, tecavüz edilecek, köle pazarında satılacak olan yine Kürtler, yanılıyor muyum? Ama Haşimi, bu direnişe karşı,  ABD desteğini bir PR (public relations, halkla ilişkiler) http://www.aktifmedya.com/dünya/kobanı-operasyonu-halkla-ilişkiler-kampanyası-h223402.html   olarak nitelendiriyor... Yorulduk artık bu Kobane söylemlerinden demeye getirek Halepten dem vuruyor….
Böyle Kürtlerle, Kobane’de direnen, Türkiye’de yürekleri yanan Kürtlerin, canların düşmana ihtiyacı var mı? Cidden bir “Türk milliyetçisi” olarak soruyorum, Kobaneye hiç gitmemiş, Halebi çok seven, yüreği Şam’da atan bir Arabist ve en yakın dostunu Şırnakta PKK terörüne 1990larda şehit vermiş bir Türk milliyetçisi olarak…. Şehitlerimize “3-5 kelle” demiş milletvekilleri olan bir partinin Kürtlerinin böyle konuşmasını nasıl açıklıyorsunuz?
Ve herşeyden daha önemlisi…Haşimi Davutoğlu’nun danışmanı şimdi. Doğru, ama aslında kendisi Erdoğan zamanından geride kalan pek az danışmandan birisi… Yani Çankaya’ya çıkamamışlar grubundan….Bir diğeri Soma’da ucan tekmesiyle ünlü ,Yusuf Yerkel sanıyorum… Erdoğan burada bir takdiri hak ediyor… Geride bıraktığı danışmanları neden geride bırakmak zorunda kaldığını anlayabiliyoruz…

Bu arada evet olan Türkiye’nin siyasetini yurt dışındaki halklara anlatmak, onların akıl ve yüreklerini kazanmaktan sorumlu Kamu Diplomasisi koordinatörlüğüne oluyor… Yurdum aydınları diyerek ülkenin insanlarını aşağılayan, en büyük söylemi diğer ülkelere “bodoslama” saldırmak olan bir kamu diplomasisi var … ABD’nin Suriye’de siyasi perspektifi olmamasından dem vurmak güzel de, siz anlatsanız –lütfen ama ağlamadan—Türkiye’nin Suriyedeki siyasi perspektifini, menfaatlerini, Türkiye ne kazandı? İçşavaşlar malum Ebola misali bulaşıyor… Kürtlerin menfaatlerini koruma niyetiniz yok bir Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı danışmanı olarak, amenna, pek Türklerin menfaatleri?
Bugüne dek ne Sare Davutoğlu’nun haksız suçlanmasına, abuk sabuk medya saldırılarına karşı kalmasına, ne gazetecilerin linç edilmesine sessiz kalmadım. Erdoğan’ı 12 yıldır çok yakından izledim… Hatalarını elimden geldiğince dillendirdiğim,  başarılarını her zaman alkışladım… Haşimi Davutoğlu’nun onayı ile mi konuştu? Hiç sanmıyorum… Erdoğanın onayı ile mi? Sanmam….

İnsan ne olursa olsun, bir hükümete ne kadar karşı olursa olsun, ülkesiyle gurur duymak istiyor. Hele de gurbetteyseniz… ne kadar azınlıksanız… Bir Türk milliyetçisi olarak benim yüreğim bugün TC Kamu Diplomasi Koordinatörünün ve Başbakan Davutoğlunun danışmanının Kobane hakkındaki, ABD hakkındaki sözleriyle yandı… Bir Kürt yüreği, Kobane’de savaşan 17 yasındaki bir Kürt kızının yüreği, kendisinin sözleriyle nasıl dağlanmıştır düşünemiyorum…. Baş e ku ez ne kurdim …..Xwezi ez kurd bu ma……………….


Erdoğan’ın suçu ne?  Erdoğan’a gönülden bağlı olanların sorgulamasinin umuyorum…Merhamet kişisel kararlarda fayda sağlar elbette ama siyasi hayatta görüyoruz ki çok fena sonuçlara neden oluyor… Erdoğan da Davutoğlu da Türkiye de ve vergi veren sizler de dünyada dış yardımda üçüncü olan bir ülke vatandaşları olan sizle de daha iyisini hak etmiyor mu sizce? 
Türkiye’nin imajı neden bu kadar düştü? Hepsi Erdoğan'ın suçu mu?

 

Yazarın Diğer Yazıları

Eyyy sevgili eskimeyen aşklar için HDP vardır!

Ayrıldıkları sevgililerini arayıp ikna eden AKP’li sayısına bakmamız icap edebilir mi?

İdeolojik halay çekelim mi? HDP'ye oy vermeniz için 6 neden

Beyaz Türkler, Demirtaş’a Cumhurbaşkanlığı için oy verdiler, ve şimdi de daha büyük rakamlarda HDP'ye oy verecekler

Menderes Sendromu ya da thanatophobia

Çocuklarımız kefenle dolaşmanın cesaret göstergesi olmadığı bir dünyayı hak etmiyor mu?