02 Mayıs 2013

Nezihe Hanım ve 1 Mayıs Şiiri

Bir kadın, karamsar ve hırçın. Vaktinin çoğunu kasnak işleyerek ve kitap okuyarak geçirmiş. Dört dosya dolusu şiiri var ve bazıları bestelenen iki yüz elli şarkı sözü...

Bir kadın, karamsar ve hırçın. Vaktinin çoğunu kasnak işleyerek ve kitap okuyarak geçirmiş. Dört dosya dolusu şiiri var ve bazıları bestelenen iki yüz elli şarkı sözü. “ Hayatım baştan başa facia ile geçti” diyerek özetliyor yaşamını.

           “Böyle alûde-i müştâk ü mihen /Gelecek nev-bahâra muntazırım” diyor bir şiirinde. Mısralarında hüznün koyu hayaleti dolaşmış sıklıkla, sadece beşeri acılarla yoğurmamış şiirini, toplumsal meseleleri de dert edinmiş,işçiye ve eylemlerine hep destek vermiş, “1 Mayıs”  hakkında ilk şiiri yazmış bir şaire Yaşar Nezihe Bükülmez.  Kederli fakat direngen.

           1923’te Mürettipler Cemiyeti ile gazete sahipleri arasında çıkan anlaşmazlık sonucu greve gidilir. Mürettipler fabrikada üretimin devam etmesi için işçi ve makinelerin çalışması için yağ istemektedir.Greve destek veren Yaşar Nezihe Bükülmez  “Gazete Sahiplerine” adlı bir şiir yazar.

            “1 Mayıs” ve “ Kızıl Güller” de  görülen üslubu devam ettirdiği bu şiirinden yaklaşık iki sene sonra, 3 Haziran 1925’te, Aydınlık mecmuasına yazdığı şiirleri, grevlere destek vermesi ve Amele Cemiyeti’ne üye olması hasebiyle tutuklanmıştır. Şairenin son evraklarının ve basılmamış şiir defterlerinin sahibi Taha Toros Mazi Cenneti’ adlı yapıtında,  Nezihe Hanım’ın  yaslı şiirleri yanlış yorumlandığından tutuklandığını belirtir. Yaşar Nezihe’nin Akşam gazetesinde yayımlanan, açlıktan şikayet ettiği mektubu da tevkif edilme sebepleri arasında gösterilmiştir. Sennur Sezer, 1995’te Evrensel’deki yazısında bu mektubu komünizm propagandası olarak kabul eder.

                Nezihe Hanım, Silivrikapı’da Hünkarbeğendi sokakta bir viranede dünyaya gelir. Sarhoş Kadri lakaplı belediye kantarcısı babası, annesi Kaya Hanım’ın ismini Eda olarak değiştirmiş, 25 yaşında dünyaya gözlerini yuman genç kadının doğurduğu beş çocuktan sadece üçüncüsü, Yaşar Nezihe Hanım hayatta kalmıştır.

               İzin almadan bir sene okula gittiği için kapı önüne konulunca okuldan ayrılmak zorunda kalır ve üç evlilik yapar. İlk iki evliliğinde terk edilir, mutsuzluğa mahkum olur, son eşiyle evlendiğinde bir eve üçüncü eş olarak gittiğinden bihaberdir, hemen boşanır.  Yoksulluk nedeniyle üç oğlundan ikisini kaybedince,hayatını biricik oğluna, Vedat’a adar.

              Şiirleri 1895’ten itibaren “Malumat ve Terakki”, “ Nazikter” dergilerinde Mazlume, Mahmure, Mehcure imzalarıyla yayımlanış; “ Kadınlar Dünyası” adlı dergi şiirlerinin adeta daimi adresine dönüşmüştür. “ Bir Deste Menekşe” ve “Feryatlarım” adında iki şiir kitabı var.

             Babası koleradan vefat edince Nezihe Hanım’a aylık elli kuruş bağlanmış. Açlık ve sefalet içinde geçen ömründe on yedi sene Esirgeme Derneği’nde iş işlemiş; Şark Eşya Pazarı’nda, Darphane’de çalışmış; savaş yıllarında komşuların mektuplarını yazmış. Suni çiçekler yaparak, dere kenarından topladığı ebegümeci ve papatyaları aktarlara satarak geçimini sağlamış.

              Soyadı Kanununda Bükülmez soyadını alan Yaşar Nezihe, şiirlerine el konulan ilk şaire.  “1 Mayıs” şiiri bilinçsizliğe, umutsuzluğa, yılgınlığa bir isyan,bir çağrı. Boynundaki esaret bağını parçalayıp atamayan herkese…

               

                  1 MAYIS

Ey işçi…
bugün hür yaşamak hakkı seninken

patronlar o hakkı senin almışlar elinden.

sa’yınla edersin de “tufeyli”leri zengin
kalbinde niçin yok ona karşı yine bir kin?

rahat yaşıyor, işçi onun emrine münkâd;
lakin seni fakr etmede günden güne berbâd.

zenginlere pay verme, yazıktır emeğinden.
azm et de esaret bağı kopsun bileğinden.

sen boynunu kaldır ki onun boynu bükülsün.
bir parça da evlatlarının çehresi gülsün.

 

Ey işçi…
mayıs birde bu birleşme gününde
bişüphe bugün kalmadı bir mani önünde…

baştanbaşa işte koca dünya hareketsiz;
yıllarca bu birlikte devam eyleyiniz siz.

patron da fakir işçilerin kadrini bilsin
ta’zim ile, hürmetle sana başlar eğilsin.

dün sen çalışırken bu cihan böyle değildi.
bak fabrikalar uykuya dalmış gibi şimdi.

herkes yaya kaldı, ne tren var, ne tramvay
sen bunları hep kendin için şan-ü şeref say…

birgün bırakınca işi halk şaşkına döndü.
ses kalmadı, her velvele bir mum gibi söndü.

sayende saadetlere mazhar beşeriyet;
sen olmasan etmezdi teali medeniyet.

boynundan esaret bağını parçala, kes, at!
kuvvetedir hak, hakkını haksızlara anlat.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Doç. Dr. Hakan Yurdanur: Sokak köpeklerini vahşi, saldırgan oldukları için değil, sermayeye kâr sağlamadıkları için istenmiyorlar

Belediyelere tek laf edilmiyor. Kısırlaştırma ve diğer tedbirleri almadıkları için hiçbir cezai müdahalede bulunulmuyor. Çözümü öldürmede bulan vahşi bir tablo var önümüzde

"Biz engelliler devletin üzerine yükmüşüz gibi gösterilmemeliyiz, öyle algılanmamalıyız"

"Siyasetçiler ve toplum biz engellileri azınlık olarak görüyor. Ama azımsanmaması gereken bir çoğunluğun sesi olmak istiyoruz"

Soykırım demeniz için daha ne olması gerekiyor?

Soykırımın korkunçluğu sadece özneleri değil onların kimliklerini de yok etmesidir, gelecekleri kadar geçmişlerini de ellerinden almasıdır, yaslarını tutacak kimse bırakmamasıdır

"
"