09 Ekim 2014

Mehmet Ağar’ın dostunun milli takımı

Yeni Türkiye’nin Ortaçağ kafalı Milli Takımı’na destek vermeyin

Ne demişti 11 Mayıs 2012’de Avrupa Ligi’ni kazanan Arda Turan?

“Bunun bir tarifi yok. Söylenecek bir şey yok, çok mutluyum. Mehmet Ağar şu anda içeride. Burada olmasını isterdim. Yanlış anlaşılmasın siyasi olarak demiyorum ama kendisini çok severim.”

Arda Turan kim?

Türkiye Milli Takımı’nın kaptanı… Ya da Yeni Türkiye Milli Takımı’nın kaptanı…

Bu takımın teknik direktörü kim?

Türk futboluna çelmeci teknik direktörler kazandırmış, insanları tehdit ederek bir şeyler başarabileceğine inanmış, ortada biraz akıl ve mantık gördüğünde kendi durumunun riske gireceğini bildiği için hemen kendisini Türkiye Futbol Federasyonu’nun ‘derin’ kollarına atmış, Milan’a gittiğinde takım bütçesinde oluşmasını sağladığı 36,5 milyon Euro’luk açığın Türkiye’de konuşulmamasını ama Haçlı Seferi kurbanı olduğunun yazılmasını sağlamıştır.

Ülke tarihine geçmiş faili meçhullerin faillerinden biri olarak suçlanan birini sevebilirsiniz, onunla dost da olabilirsiniz, hayat görüşünüz o insanla aynı da olabilir ama hangi işi yaparsanız yapın, yaptığınız iş hele bir de milyonları ilgilendiriyorsa bu milyonların birçoğu 25 yaşını geçmemiş yarım yamalak eğitim almış gençlerse, insan kanını dillendiren hayat görüşünüzü işinize yansıtamazsınız.

Hayat görüşünüz ve işiniz bu kadar ‘derin’lere girdiğinde Bayer Leverkusen takımı yetkilileri ve futbolcunun babası, Milli Takım’ınıza çağırdığınız Hakan Çalhanoğlu ve Ömer Toprak’ın hayatından endişe edebilir. Silahlardan hayatını kurmuş insanı bu kadar çok seven bir teknik direktör ve takım kaptanının oluşturduğu bu Milli Takım’da Hakan Çalhanoğlu ve Ömer Toprak’ın, Gökhan Töre hakkındaki iddialar sebebiyle kamptan ayrıldığı haberleri ne kadar yalan ya da yanlış olabilir?

Gökhan Töre’nin, Hakan ve Ömer’in kafasına silah dayayıp dayamadığını tartışmıyorum. O hukukun konusu, Milli Takım’ın teknik direktörü ve kaptanıyla birlikte bu takımı var eden insanların silaha karşı duruşları…

Türkiye futbol tarihinin gelmiş geçmiş en yetenekli kalecisi Volkan Demirel’den bahsedelim…

“Ben seni yazdım oğlum, sen evinden aldırmazsam ben de Volkan Demirel değilim.”

Volkan Demirel’in muhabire sarf ettiği bu sözlerin ardından da Twitter’dan yaptığı açıklaması da şu şekildeydi, “Bana Birisi Saygısızlık Yapmadığı Sürece Ben Kimseye Saygısızlık Yapmam.”

Her kelimenin ilk harfini neden büyük yazdı anlamadım, sanırım bu da Ercüment Çözer jargonunda olan bir şey…

Volkan Demirel ile uzun süredir Fenerbahçe ve Milli Takım’da futbol oynayan Emre Belözoğlu, 8 Ekim itibariyle hukuken de ırkçı oldu.

Türkiye’de futbol oynadığı yıllar boyunca futbol adına tek olumlu hareketi bulunmayan bir de üzerine kendisine “Maestro” lakabını takan Didier Zokora’ya, “fucking nigger” diyen Britanya görmüş Emre de Milli Takım’ın vazgeçilmezlerinden…

Milli takımı bıraktı mı, bıraktıysa neden döndü belli değil. Guus Hiddink’in takımı 2012 Avrupa Şampiyonası Elemeleri’nde Hırvatistan’a elenince bıraktı, Fatih Terim gelince geri döndü.

Belki de bizim bu işleri bırakmamız lazım bilmiyorum.

 

Acun Ilıcalı ile halı saha

 

Mehmet Ağar’ın dostunun kurduğu milli takımda yer alan futbolcuların sivil hayatta silah kullanımdan ötürü yılda kaç masum insanın öldüğü bildiklerini düşünmüyorum. Örneğin, siz bir muhasebeci olun ve yevmiye defteri ne demek bilmeyin. Bu mümkün mü? Elbette değil ama Selçuk İnan, Burak Yılmaz, Semih Kaya’nın 3’lü savunma oynamayı bilmemesi mümkün.

Yıllardan beri bazı spor yazarları derler, “Biz kaos futbolu oynuyoruz efendim…” Hayır Türkiye Milli Takımı, Agnotoloji futbolu oynuyor. Mehmet Ağar’ın dostunun kurduğu milli takımı oluşturan tüm parçalar saha içinde ve saha dışında Agnotoloji içerisinde yaşamayı içlerine sindirmişler ki bundan rahatsız olmuyorlar.

Selçuk İnan, Burak Yılmaz’a ara pas atmaktan başka bir futbol hareketi bilmemeyi kendine yedirebiliyor. Burak Yılmaz, bir forvetin topu saklaması gerektiği bilmemeyi kendine yedirebiliyor. Gökhan Gönül, bir bek için Avrupa standartlarında boyunun kısa olduğunu bilip bu açığı kapatmak için pozisyon alma gibi çalışmalar yapamadan futbol oynayabiliyor. Olcan Adın, topu sola çekip kaleye şut atmaktan başka bir şey yapmamayı kabul edebiliyor. Semih Kaya, topa vurmayı bilmeyen bir stoper olarak Avrupa’da top oynamayı hak ettiğini düşünebiliyor.

Ve bu bilgisizlik bilimine aşık olan insan topluluğu, her yıl binlerce insanın yok yere ölmesine sebep olan silah denen şeyden çıkan tartışmaya dahil olmuyor. Çünkü onlar her zaman Fatih Terim ve Arda Turan’ın podyumunda olduğu Türkiye futbol piyasasında ekmek yemek istiyorlar. Acun Ilıcalı’yla halı saha maçı yapmak istiyorlar, Türkiye’yi yöneten insanların yanaklarını okşamalarını istiyorlar, “Devlet için bin tane operasyon yaptık” diyen insanları ziyaret etmeye değer olmak istiyorlar.

Mehmet Ağar’ın dostunun mili takımı, dostu ve Mehmet Ağar’ı Avrupa Ligi zaferinin ardından tebrik eden futbolcu, iyi bir takım ya da iyi bir insan olmak istemiyorlar. Silahlarla, kanla, parayla, hırsla, boyun eğmeyle, bilgisizlikle kurulmuş Türkiye’de, “Devlet için bin operasyon yaptık” diyen insanların takımı ya da insanı olmak istiyorlar.

Bu yüzden kişi başına düşen milli gelirin 11 bin Dolar’ı geçmediği bir ülkede en düşük maç biletini 50 TL, formayı da 120 TL yaparak destek bekliyor.

Sizin ne düşündüğünüzü bilemem, düşündüklerinizi de yargılamam ama sizden bir şey isteyebilirim. Herkes, herkesten bir şeyler isteyebilir. Arthur Schopenhauer, şimdilerde Türkiye’de yaşasaydı bu futbolcular için ne derdi acaba?

Ben sizden şunu istiyorum.

Yeni Türkiye’nin Ortaçağ kafalı Milli Takımı’na destek vermeyin. Onların silahla, parayla, şikeyle kirlenmiş futbolları sizi sevindirmesin. Küçük sevinçlerden mutlu olmayı bilmeyen bir toplum olarak, ilk önce mutlu olmamayı bildiğimizi öğrenelim.

Bilgiden, gelişmekten, doğrudan, etikten ve doğadan uzak olan pisliğin içine batmasına rağmen bunu sorun etmeyen bu futbol ortamının sizi mutlu etmesine izin vermeyin. Eğer buna izin verirsek, belki de bu ülkedeki tek mutluluğumuzu futbolu bize bir daha geri vermeyecekler.

Birçok kez dediğim gibi, bu ülkenin her alanda rezil olması gerekiyor.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Futbolcu, selaammmm dur!

Amedsporlu futbolcular PKK kamplarında altyapı eğitimi alarak mı futbola başladılar?

Acil golcü aranıyor!

Haziran'da yaşanacakları Aralık'ta görmek kolay değil ancak bizim iki sorunumuz var; kolay hata yapıyor ve gol yiyoruz, bir de zor gol atıyoruz

Bizim insanımız saygısız olmayı geçti, yetersiz faşist oldu

Antoine Leiris’in eşi Helene mi, Paris’te ölen Türk kızı Elif mi PKK’ya yardım ediyor?